Diyarbakır'da Çözüm Süreci Paneli

Diyarbakır'da düzenlenen 'Müzakere Süreci ve Taraflar' konulu panel Esnaf ve Sanatkarlar Odası'nda başladı.

Diyarbakır'da Çözüm Süreci Paneli
Diyarbakır'da düzenlenen 'Müzakere Süreci ve Taraflar' konulu panel Esnaf ve Sanatkarlar Odası'nda başladı. Panelde Kuzey İrlanda'daki IRA terör örgütünün çözüm sürecinde yaşadıkları konuşuldu.

Eğitimde Ortak Çözüm Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nün Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odası'nda ortaklaşa düzenlediği 'Müzakere Süreci ve Taraflar' paneline Avukat Emin Aktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Ahmet Ertak, Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ayşe Betül Çelik, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Büşra Ersanlı,Yeditepe Üniversitesi'nden Yrd. Doç Dr. Maya Arakon ve yazar İsmail Beşikçikatıldı.

Yrd. Doç. Dr. Maya Arakon, çözüm sürecinin iki ya da üç ay gibi bir sürede hallolduğu gibi bir algının yanlış olduğunu söyledi. Çözüm sürecinde işin başında olunduğunu kaydeden Arakon, Kuzey İrlanda'daki IRA'yla görüşmelerin 15 sene kadar sürdüğünü kaydetti. Arakon, "Kuzey İrlanda sürecinde bu görüşmeler ve müzakere dediğimiz süreç aşağı yukarı 15 sene sürdü. Protestanlar ve Katolikler asında ilk görüşmeler 1983te başladı. Hayırlı Cuma anlaşması 1998'de imzalanabildi. Bu süreç içinde gerçekten çok adım atılmasına rağmen süreci provoke eden birçok olay oldu. IRA'dan ayrılan küçük bir grup bu anlaşma durumunu kabul etmedi. Şimdi bu süreç 1 -2 ayda bitecek gibi değil." diye konuştu.

Çözüm sürecinde üzerinde durulması gereken birçok noktanın olduğunu belirten Arakon, öncelikli olarak yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu dile getirdi.Türkiye'nin 12 Eylül Anayasasından kurtulup sivil bir anayasaya geçmesi gerektiğinin altını çizen Arakon, şunları ifade etti: "Bütün taraflardan, her kesimden katılımcıyla 'katılımcı bir anayasa' oluşturulması gerekiyor. 4. Yargı Paketi çıktı zaten. Ceza Kanunu içinde yeni gelen yargı paketiyle birlikte Terörle Mücadele Kanunu içindeki maddeler zaten barındırılıyor. Terörle Mücadele Kanunu'na ihtiyacımız yok. Tamamen kaldırılması gerekiyor. En azından şekil itibariyle 7. ve 8. maddelerin kaldırılmasını önemli görüyorum. KCK tutukluları yaklaşık 10 bine yakın. Onların hala cezaevinde olmaları tabii ki bu barış sürecinin bir paradoksunu oluşturuyor. O durumun bir an önce adil bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Arkasından geliyor seçim barajı. Yüzde 10 seçim barajı olduğu sürece hiçbir şekilde siyasal adaletin sağlanamayacağını bildiğimize göre bu seçim barajı ya kaldırılmalı ya da İspanya'da olduğu gibi yüzde 3'e indirilmeli ki bölgesel partiler de temsiliyeti artırabilsin. Baraj benim açımdan maksimum yüzde 3'e indirilmesi gerekiyor. Ben yüzde 5'i bile çok yüksek görüyorum."

Yazar İsmail Beşikçi ise tarihten örnekler vererek, Bangladeş halkının Pakistan'a karşı kendi dilini ve kültürünü savunmasını anlattı. Dil ve kültür isteğine Pakistanlı yöneticilerin İslam'a ve İslami kardeşliğe aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıktığını aktaran Beşikçi, yaşanan kanlı mücadelenin ardından Bengal halkının 300 bine yakın kayıp verdiğini dile getirdi. Beşikçi daha sonra Bengal'in bağımsız olarakBangladeş'i kurduğunu söyledi. Bangladeş'in mücadelesinden konuyu Kürt sorununa bağlayan Beşikçi, Kürtlerin İslam kardeşliğiyle kandırıldığını ileri sürdü. Beşikçi, şu ifadelere yer verdi: "Kürtleri kandıran bir anlayıştır. Kürtler buna kanmış kanıyor. Bengal neden kanmadı? Böyle bir anlayışa kanmadı ve mücadelesinde başarılı oldu. Barış süreci diyoruz ya Türkiye'nin demokratikleşmesi ile Kürt sorunu çözülür anlayışı kanımca sağlıklı bir yaklaşım değildir. Türkiye'nin demokratikleşmesiyle Kürt sorunun çözüleceği doğru değil. En önemli ilke kendi kendini yönetim hakkıdır. Temel ilke bu olmalıdır. Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilmesi lazım. Kürtler kendi geleceğini tayin hakkına sahip olmalı. İslam kardeşliğinin özü siyasal olan bir düşüncedir. Kürtleri engellemekten başka hiçbir fonksiyonu da yoktur."


Güncelleme Tarihi: 16 Mayıs 2013, 15:30
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER