A, B, C,….. GERİSİ NEREDE?

          Yıl boyunca çocuklarımızın eğitimi adına hasta olduğu halde büyük fedakarlık yaparak öğrencilerine sevgi ve şevkle hizmet veren öğretmenlerimizden özür dileyerek bu köşe yazımı yazıyorum. Bu fedakâr, cefakâr öğretmenlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır ki bu yazımla o öğretmenlerimize yapılan haksızlığa da kısmen dikkat çekmek isterim.

 

Okullarımızdan bazılarının hali işte aynen böyle, A, B,C, …. Gerisi Nerede? değil aslında, söylenmesi gereken öğretmen nerede? Şıkları sıralıyorum:

 

A-Öğretmen tatilde

B-Öğretmenin işi var

C-Öğretmen Raporlu

D- Hepsi hikaye

 

               Dilerseniz bazı gerçeklikleri ortaya koyarak olayı az biraz irdeleyelim.

 

Diyarbakır’ın bazı okullarında ders zilinin çalması ile birlikte sevinçle okullarının yolunu tutan öğrenciler bir müddetin ardından firelerle karşı karşıya kalıyorlar. Öğretmenleri derslerine girmedikleri için öğrenciler eğitimlerinden geri kalıyorlar, kaldırılıyorlar. Kimi öğretmenlerimiz okulun başladığı günlerin hemen ardından, kimileri de klasik ikinci dönemde nüksetmeye başlıyor klasik hastalıkları. Şahsen ve bizzat bazılarının hasta olmadıkları halde devletin hastanelerinden nasıl rapor aldıklarına şahit oldum. Saat gibi çalışan kalplerini hasta göstererek hem de.

 

Bu öğretmenlerimizden bazıları Kardiyolojiden, kimi de farklı hastalıklardan dolayı raporlar alıyor. Bu öğrenci sevgisi ile yanıp tutuşan, kavrulan öğretmenlerimiz doğal olmayan yoldan hasta oldukları için maaşlarından da kesinti olmadan doktor raporlarının kendilerine sunduğu sonsuz nimetten nemalanıyorlar. Geçmiş yıllarda bunun örneklerini çok gördük ve nedense Milli Eğitim Müdürlükleri bu konuları görmezden gelmeye devam etti.

 

Mesela bir öğretmen 10 gün rapor aldı ve iznini kullandı, olabilir hastadır dersiniz. Bu eğer periyodik olarak tekrarlanır ise ve göze batmaya başlar ise bağımsız bir hekim heyeti vasıtası ile gerçekleri öğrenmek çok zor olmasa gerek Milli Eğitim tarafından. Peki, yasal olarak bunun karşılığı nedir sizce? Karşılığı bana göre Sahtekarlık ve Devleti dolandırmaktır. Devleti dolandıran bu zihniyeti irdelemek ve yasal yaptırımları ortaya koymak ise devletin ilgili kurumunun görevidir. Bu ilgili kurum bunu yapmıyor ise işte o zaman suça ortaktır.

 

Bu ve benzer vakalar devletin birçok kurumunda eminim ki gerçekleşiyor. Çok iyi bilirim ki hiç işe gitmeden emekli olanların sayısı az değil.

 

Bence artık devlet kurumlarının bu ve benzer vakaları incelemek adına harekete geçmeleri ve gereğini yapmaya başlamaları gerekir, aksi taktirde bunun da takipçisi olmaya devam edeceğiz.

 

Saygılarımla

[email protected]

 

 

YORUM EKLE