BAŞ NE İSE KIÇ TA OYMUŞ!…

 Diyarbakır’ın geldiği son duruma baktığımda sorumsuzluk ve insanlıktan uzaklaşma olgularının tamamen yok olduğunu görüyorum. Özellikle de sağlık alanında.

 

Bilindiği gibi çok sayıda yazar ve gazeteci gerek haberlerinde gerekse de köşe yazılarında ihbar niteliği taşıyan birçok konuyu irdeledi, irdeledik. Her açılan konu bir belgeye veya sağlam dayanağı olan bir bilgiye dayandırıldı. Söylendi, anlatıldı, aktarıldı, hem de bağıra, bağıra.

 

Sistem o kadar deformasyona uğramış ki, yetkili olarak bilinen kimliklerden birçoğunun yetkisi o kadar yetkisizleştirilmiş ki ellerinden bir şey gelmiyor bile.

 

Geçtiğimiz günlerde gerek Diyarbakır Söz gazetesinden Ömer Büyüktimur’un, gerek Güncel gazetesinden Volkan Eser’in ve gerekse benim kaleme aldığımız sağlık skandalları karşısında ne bir açıklama yapıldı, nede duyan oldu!...

 

Taştan ses çıktı, Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Murat Kangın’dan ses çıkmadı. Üç maymunu oynar oldu çok kişi, ‘Duymadım, görmedim, söylemedim’ hesabı. Nedir bu ketumluk, nedir bu sır ve sis perdesi!... Kim, kiminle, nerede neler yapıyor? Bu mu şeffaflık ve doğruluk?

 

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır kamu hastaneleri genel sekreterliğinin başarı grafiğini incelemek ve sağlıkta gelinen son durumu değerlendirmek istedim. Son iki yıl içinde Diyarbakır’ın ciddi ivme kaybı içinde olduğunu gördüm. Bunun yanı sıra özellikle çocuk hastanesinin içler acısı son durumunu kaleme alan Ömer Büyüktimur’un serzeniş dolu yazısını okudum. Ne bu yahu, bu ne pişkinlik demeden edemedim. Sen 2 yıl içersinde Diyarbakır’ı sağlık alanında enkaza çevireceksin, başarı grafiğini allak bullak edeceksin ve çıtın çıkmayacak. Hayretler içersindeyim.

 

Gelelim Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin akıl almaz sağırlığına. Onlarda Diyarbakır’dan farklı değil. Zira, kendi genelgelerinde yazdıkları ile çelişiyorlar. Örneğin; Kamu Hastaneleri Birlikleri Verimlilik Değerlendirmesi Hakkında Yönergesinin 4. bölümünde aynen şöyle der: “Başarısızlık sebebiyle genel sekreterin değişmesi halinde birlik başkanlarının ve başarısızlığa sebebiyet veren hastane yöneticilerinin sözleşmeleri kendiliğinden sona erer. (4) Kurumca Tablo-4’de yer alan puan aralıkları dikkate alınarak hesaplanan bireysel başarı gruplarına göre aşağıdaki hallerin gerçekleşmesi durumunda genel sekreter ve hastane yöneticisi dışında kalan birlik yöneticilerinin görevine de son verilir: a) Başarı grubunun düşmesi. b) (D) başarı grubunda devralınması halinde üçüncü değerlendirmede bir üst başarı grubuna çıkarılamaması. c) (E) başarı grubunda devralınması halinde ikinci değerlendirmede bir üst başarı grubuna çıkarılamaması. (5) Kritik verimlilik göstergesinden puan alamayan veya belirlenen kritik hedefin altında kalan birlik veya sağlık tesislerine bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için Kurumca süre verilebilir. Bu süre boyunca ilgili sağlık tesisi karne puanı %10 noksan hesaplanır. (6) Birlik hedefleri için belirlenen kritik verimlilik göstergelerinde, verilen sürede düzelme sağlanamadığı takdirde birliğin grubuna bakılmaksızın Kurum tarafından genel sekreterin görevine son verilir. (7) Kurumca belirlenen sürede kritik verimlilik gösterge puanlarında düzelme sağlanamadığı takdirde sağlık tesisinin grubuna bakılmaksızın ilgili hastane yöneticisinin görevine son verilir.” Deniyor.

Ya ALLAH aşkına bir kurumun başarı değerlendirme puanlarına insan bir haftada ulaşamaz mı? Ulaşamıyor demek ki, ben ulaşamadım, ulaştırılmadı.

 

Aslında yaptığımız hata şu, biz kurumların illerdeki yöneticilerini eleştiriyor ve irdeliyoruz, oysaki onları denetlemekle yükümlü olanları ise görmezden geliyoruz. Demek neymiş? BAŞ NE İSE KIÇ TA OYMUŞ… Ya sizce?

 

Saygılarımla

[email protected]

YORUM EKLE