BİR GARİPLİK VAR BU İŞTE!...

 Öyle bir ruh hali içersindeyiz ki resmen psikopata bağlamış bir toplum haline gelmişiz. Neden mi?  Dilerseniz bu konuyu örneklerle somutlaştıralım, ne dersiniz?.

 

‘PSİKOPATA BAĞLAMIŞIZ’

Birkaç günden bu yana Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde çatışmalar alevlendi, yakın mesafelerde gerçekleşen çatışmaları izlemek adına elini cebine koyarak bir sinema salonu rahatlığında manzara niyetine çatışmaları izleyenler mesela, nasıl bir ruh hali ile tarif edilebilir ki!

 

Ya da yine çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelere yakın kahvehanelerde bu hengâme içinde okey, batak, pişpirik oynayacak kadar rahat olan insanlar var. Hem de sayıları azımsanmayacak kadar. İşte böyle bir atmosferi solurken, bu denli rahat nasıl olunabilir ki! Bunu tarif edecek bir psikiyatrik teşhis var mı acaba?

 

Birde olayın diğer yüzü var, bu ruh halinin adı da umursamama. O nasıl oluyor peki, şimdi onu mantık ölçüsünde dile getireyim.

 

‘SAHAJA YOĞA TUZAĞI’

Tabi bunlar ruh halimizin bir bölümünü özetlerken çeşitli yapılar da özellikle çocukları etkilemek adına farklı senaryoları hayata geçiriyorlar. Mesela Sahaja Yoğa adında bir oluşum, özellikle iş merkezlerini ve bu merkezleri ziyaret eden ailelerinin çocuklarını etkilemek adına sahne oluşturuyorlar. Sözde insanlara dinginlik veren bir çalışma yaptıklarını söylüyorlar fakat liderlerinin ayaklarını yıkadığı suyu müritlerine içirdiğini bildiğimizi bilmiyorlar. Böyle kendini ilahlaştırma, tanrılaştırma çalışması yapan kurumların uzantıları her ne kadar çocukları eğlendiriyor gibi görünse de işin aslının bu olmadığını herkes çok iyi biliyor. Çok iyi bildikleri halde çocuklarını niye malzeme ettiklerini ise kimse bilmiyor. Bunu da açıklayacak bir ruh bilimi yok olsa gerek. Dinsel manada zararını bildiğiniz halde çocuğunuzu nasıl rahatlıkla teslim edersiniz ki! Çözmüş değilim bu mevzuyu hala.

 

‘PARAGÖZ DEDAŞ’

Sadece bu olsa öpüp başımıza koyacağız da birde Milli Eğitim ve DEDAŞ cenahı var bu olayın. Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz’a, Sur ve Bağlar ilçelerinden göç etmek zorunda kalan ve elektrik faturalarını ödeyemeyen vatandaşların elektriklerini DEDAŞ’ın acımasızca kestiğini. İnsanları karanlığa mahkum ettiklerini, bunun nedenini sormuştum. Verdiği cevap hem çok manidar hem de çok anlamlıydı. Sayın Yılmaz: “DEDAŞ önümüzdeki en büyük muhalefet partisi gibi” yanıtını vererek bu paragöz yapıyı tek cümle ile özetlemişti.

 

‘OKULLAR BİR ALEM’

Diyarbakır’da Eğitim ve Öğretim her ne kadar öğrenciler ve velileri için tedirginlik içerse de maşallah bazı okullar haraççı mantıklarından bir türlü kurtulmuyorlar. Hala velilerin sırtına binerek paralar talep ediyorlar ve yollarını bulmanın hesabını yapıyorlar. Yardımcı ders kitabı, okul aile birlikleri, kıyafet mafyası derken birçok alandan para koparma hesapları var. ALLAH’tan Milli Eğitim Müdürü değişti de belki eğitim seviyesinde artış, para talebinde de azalış yaşanır umarım.

 

‘SAĞLIK DİYE BİR ŞEY VARDI’

Sağlığın ne kadar sağlıksız işlediğini son dönemlerde muhatapları çokça dillendirirken köşe yazarlarının da ele aldığı konular ve sordukları sorular duvara çarpıp geri geliyor. Hiçbir soru yanıtlanmazken, yetkililerin de sağır edici sessizliği pek hayra alamet değil. Nede olsa bölgede terör olayları var ve bu sis perdesi tüm pislikleri gizliyor. Tabi siyasileri dile getirmek iste çok yanlış. Zira hiçbir varlık göstermeyen siyasilerin kutsallına dil uzatmak ise büyük bir günah.

 

BİRDE İŞİN ‘REK-LAM-LARRRR’ BOYUTU VAR

Bilindiği gibi mevcutta Diyarbakır’da zaten 1300’e yakın STK (Sivil Toplum Kuruluşu) vardı. Bunlardan bir bölümü işlevsel, bir bölümü ise sadece lokal yaşamından faydalanmak için kurulmuştu. Birde bu rakama eklenen yeni yavru STK’lar kuruldu. Bunlardan bir bölümü Memleket rahata kavuştuktan sonra gerçekten yarar sağlayacak, bazıları ise şimdiden fırıldak gözlerle çevreyi kontrol etmeye başladılar bile. Kimileri STK’ların adını kullanarak belli bürokratik kilit noktalara ulaşmak gayreti içinde, kimileri de işini gördürmenin hesabını, kitabını çoktan yapmış durumda. Üç-Beş koli dağıtarak adlarından söz ettirmeye çalışırken aynı zamanda sosyal medyayı kullanarak bazı siyasilerinde fotoğraflarının yardımı ile ‘Biz buyuz, güçlüyüz’ mesajı vermeyi de ihmal etmiyorlar. Gazeteciler ile dostane ilişkilerini kullanarak haber yaptıran bazı zavallılar ise satın aldıklarını düşünüyorlar. Bre ahmak, senin gündüz rehberler aracılığı ile gittiğin yoldan bu gazeteciler gece, gözü kapalı geri dönmüşler. Diyarbakırlıların dediği gibi bu işin lo lo’su, daha le le’si var…

 

 

Velhasıl kelam bu aralar her şeyde bir başıboşluk ve aymazlık yaşanıyor. Kimse görevini layıkı ile yerine getirmezken nedense mangalda da kül bırakmama gibi bir söylem içersindeler. Sadece söylemlere baktığınızda sanki küçük diyarı onlar yaratmış gibi.

 

Yani kıssadan hisse bir görmesekte, herkes çok iş yapıyor gibi. Birde yaşanan terör olayları o kadar iyi bir kamuflaj örtü oluşturuyor ki herkesin ayıbı onun altında kaybolup gidiyor.

 

Saygılarımla

[email protected]

YORUM EKLE