‘ANNEME OĞLUN HIRSIZ DEDİLER’

Ahmet Beşenk 2009 – 2010 Yılları arasında Kimse Yok mu derneğinde Lojistik şube sorumlusu olarak Çalışmaya başlayan 42 yaşındaki H. A. tüm ilişkileri gözler önüne serdi. Derneğin kirli ilişkilerini ortaya çıkarttığı için kendisini hırsız diyen dernek yöneticileri ile amansız bir savaşa girdiğini belirten H.A. asıl amacının hırsız olmadığını ispatlamak olduğunu, bu mücadele zemininde ise birçok kirli ilişkinin ortaya çıktığını savundu. BİMER, CİMER ve Mahkemeye başvuru yaparak şikayet dilekçeleri gönderdiğini ifade eden H.A. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına da ayrıca ifade verdiğini ve yolsuzlukları belgelediğini kaydetti.

‘ANNEME OĞLUN HIRSIZ DEDİLER’

 İşte o röportajdan başlıklar:

 

 

‘ANNEME OĞLUN HIRSIZ DEDİLER’

 

BEŞENK: 2009 yılında göreve başladığınızı beyan ediyorsunuz ve bir çok yasa dışı eyleme şahit olduğunuzu beyan ediyorsunuz. Neler yaşadınız, neler gördünüz?

 

H.A. : Çalıştığım süre içersinde dernek yöneticileri ile görüşerek yardımların aslından daha fazla gösterilerek şişirildiğini veya yardımdan haberdar olmayan insanların adına evraklar düzenlenmek yolu ile sanki yardım almışlar gibi gösterildiklerini beyan ettim. Bu şikayetlerimin sıklaşması ile birlikte dernek yöneticileri görevime son vererek birde hırsız damgası vurdular. Bir kaç gün sonra annemn tekrar Kimse Yok mu derneğine giderek iş başı yapmam için ricaya gitti. Anneme oğlun hırsız dediler Annem çok üzüldü, gerçi benim böyle bir şeye tenezül etmeyeceğimi biliyordu ma aolsun ana yüreği. Gerçek manada hırsızlığı ortaya çıkartmak ve hırsız olmadığımı kanıtlamak adına o günden, bu gündür mücadele ediyorum. Yoğun gayretler içersine girdim ve yüzlerce kişi ile iletişime geçerek hesapların şişirildiğini ispat ettim.

 

‘CEMAAT EVLERİNE YARDIM BEREKETİ’

BEŞENK: Yardımların en çok yapıldığı yerler nereleriydi ve bu yardımlar gerçekten yapılıyormuydu?

H.A. : Araştırmamı derinleştirdikçe farklı illegal çalışmaların olduğunu gördüm. Cemaatin okuma salonlarına giden çocukların ve Zaman gazetesi abonelerinin kimlik bilgilerinden yola çıkarak bilgisi olmayan birçok kişinin adına yardım yapıldığını gördüm. Ulaşabildiğin bu tür vakalar ile iletişime geçtim, bu ailelere yardımların ulaşmadığını da gördüm. Hayali yardımların çok fazla gösterildiğine şahit oldum. haklılık mücadelesinin verdiğim dönemde derneğin yardım yaptığı ve ablaların idare ettiği bir evin öğrencilerine de ulaştım. O dönem öğrenci evinde kalan bir bayan, cemaat evlerine gelen yardımların oranını bilmediğini söyledi, yardımları ise ablaların aldığını beyan etti. Kendi ismin de geçtiği yardımlardan şahsen hiçbir suretle kendisine ulaşmadığını söyledi. Derneğin yaptığı yardımlar mutlak suretle barkot okutmak sureti ile yapılırdı. Barkot numaralarını incelediğim zaman aynı barkot numarasının çok sayıda kişiye çıktı yapıldığını veya barkot giriş, çıkışı yapılmadığına şahit oldum Çok sayıda yardım verildiği beyan edilen şahıslar ile iletişime geçtim, listelerde belirtilen rakamlar ile aslında verilen yardımların birbirlerini tutmadığını da gördüm. Ayrıca bir yerel gazetecinin de yüklü miktarda hem yardım dağıtığını, hem de yardım aldığını da tespit ettim.

 

BEŞENK: Kim bu yerel gazeteci?

H. A. : İsmini deşifre etmek istemiyorum emniyet ve savcılık fezlekelerinde adı zaten mevcut. 

 

‘DOĞRUYU YAPTIĞIM İÇİN BU KADAR TEDİRGİN OLMADIM.’

 

BEŞENK: Suç duyurusunda bulundunuz mu?

H.A. : Evet Bimer ve Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundum.

Bimer ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduktan sonra çok sayıda tehdit aldım. Konuyu ilgili birimlere intikal ettirdikten sonra davadan vazgeçmem için çok baskı gördüm, ölüm tehditleri aldım. Konu ile ilgili olarak tehditler almam üzerine savcılığa yine suç duyurusunda bulundum. Akabinde bana 6 ay süre ile uzaktan koruma tayin edildi. Yaşamım boyunca doğruyu yaptığım için bu kadar tedirgin olmadım. Korku dolu yıllar yaşadım ve hala yaşamaya da devam ediyorum fakat asla geri adım atmayacağınım.  Birde bana üstüne üstlük şikayetlere devam etmem halinde derneğin gizli bilgilerini sızdırmaktan hakkımda yüklüce bir tazminat ve ceza davası açacakları tehditlerini de yapmaktan geri durmadılar.

 

‘BUNLAR İYİLİK MELEĞİ İSE…’

 

BEŞENK: Dernekten atıldıktan sonra Dicle Üniversitesinde çalışmaya başladınız Orda da baskı gördünüz mü?

H.A.: Dernekten atıldıktan sonra Dicle Üniversitesinde çalışmaya başladım. Kimse Yok mu derneği ile ilgili şikayetlerim bu dönemde devam etti. Derneği şikayet etmemin ortaya çıkması ile birlikte Üniversitesindeki bazı guruplar şahsımı Temizlik, Çöpçülük, Yemekhane, Mutfak veya hasta bakıcılığına kadar bir çok birime sürgün etti. Dicle Üniversitesindeki bu baskılara dayanamıyordum ki benide işten atmak istiyordular. Baskılara dayanamayınca epilepsi hastası olduğum için zorunlu olarak engelli emekli olmaktan başka çarem yoktu ve emekli oldum.

 

‘MASUM MÜSLÜMANLAR SANIYORDUM’

 

BEŞENK: Dernekte göreve başlamadan önce ne iş yapıyordunuz?

H.A. : Kimse Yok mu derneğinde faaliyete başlamadan önce 2008 yılında Zaman Gazetesinde çalıştım. o zamanlar Cemaati masum Müslümanlar olarak görüyordum. Toplantılarına ve gezilerine katıldım. Süreç içersinde cemaatin gerçek kimliğini ise Kimse Yok mu derneğinde tüm gerçekçiliği ile fark ettim ve Müslümanlıktan çok uzak olduklarına kanat getirdim aynı zamanda kendilerine doğruyu gösterenleri hırsız olarak ifşa ettiklerini bizzat, şahsen yaşadım ve bu mücadeleyi başlattım.

Güncelleme Tarihi: 13 Haziran 2016, 13:55
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER