AYM'den tarihi karar: İşkenceyle alınan ifade delil olamaz

Mağdurlar için örnek karara imza atan AYM, işkence altında alınan ifadeyi saymadı.

AYM'den tarihi karar: İşkenceyle alınan ifade delil olamaz
 Cumhuriyet'ten Hilal Köse'nin haberine göre, Turfan, 12 Kasım 1998'de gözaltına alındı. Gözaltında, dayak, basınçlı soğuk su, cinsel organına baskı ve psikolojik işkencelere maruz bırakıldı.

Polis zoruyla tutanakları imzaladı. Adli Tıp'a sevk edildiğinde, vücudundaki yaralar kabuk bağlamaya başlamıştı. İşkence belgelendi. Turfan'a beş gün iş göremez raporu verildi. Turfan, savcılıkta ve mahkemede işkence altında ifade verdiğini söyledi. Aynı soruşturmada yakalanan diğer kişiler de işkence görmüştü. Birbirlerini suçlayan ifadeleri kabul etmediler. Ancak o tutanaklar dava dosyasından çıkarılmadı.

''Zaman aşımı kurtardı''

Şüphelilere işkence yapan polisler ilk yargılamada beraat etti. Yargıtay, mağdurlara işkence yapıldığının kanıtlandığını, polislere ceza verilmesi gerektiğini belirterek kararı bozdu. Polisleri ise zaman aşımı kurtardı. O polislerden biri, sendikacı Süleyman Yeter'e işkence yaparak ölümüne neden olduğu için hapse mahkum edilen polis şefi Ahmet Okuducu'ydu. AİHM ise Türkiye'yi 2009 yılında işkence nedeniyle mahkum etti.

Yeniden yargılanacak

Turfan, 2004 yılında tahliye edildi. DGM'de başlayan davası, 13 Ekim 2010'da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sonuçlandı. Turfan'a "yasadışı Ekim örgütü üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Turfan, Yargıtay'ın onama kararı verdiği 8 Ocak 2013'ten beri 'kaçak.' AYM'de haklılığı bir kez daha kanıtlandı. AYM, Turfan'ın, adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Dosyanın, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine de hükmetti. Turfan'a yargılama gideriyle birlikte toplam 16 bin 650 TL ödenecek.

Karardaki önemli tespitlerden satır başları şöyle:

"1- Hüküm kurulurken, işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ile toplanan delillere dayanılması, hakkaniyete uygun yargılama hakkı ile bağdaşmaz. Yargılamanın adilliğine ilişkin ciddi sorunlar ortaya çıkarır.

2- Kişi işkence altında ifade verdiğini söylediğinde, mahkemede, işin esasına geçmeden, öncelikle bu konunun açıklığa kavuşturulması gereklidir.

3- Başvurucu hakkındaki yargılama, işkence gördüğü döneme ilişkin, avukat olmadan alınan beyanlara dayalı olarak düzenlenmiş tutanaklar üzerine bina edilmiştir.

4- Başvurucu, polisler tarafından düzenlenen, kendisini ve bazı kişileri suçlayıcı ifadeler içeren tutanakları imzalamak zorunda kaldığını ifade etmiş, Bu beyanların kendisine ait olmadığını söylemiş, itiraz etmiştir. İfadelerde isimleri geçen diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmemişlerdir.

5-Gerekçeli karar incelendiğinde, bu beyanlara dayalı olarak tanzim edilmiş tutanakların delil olarak kullanıldığı görülmektedir.

6- İşkence ve kötü muamele yasağına aykırı eylemler sonucu elde edilen delillerin kabul edilmesi, mutlak surette yasaklanan işkenceye yönelik bir tolerans olarak değerlendirilme ve kamu grevlilerinini bu yönteme başvurmalarını teşvik gibi sonuçlar doğurabilir.

7- Avukat olmadan kollukça alınan ifade şüpheli tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Başvurucu aleyhine delil olarak gösterilen Y.D.'ye ait ifadeler müdafi olmaksızın alınmış, kovuşturmada reddedilmiş, korkudan imzalamak zorunda kalındığı ifade edilen beyanlardır.

8-Başvurucu aleyhine olan diğer sanık beyanları, teşhis tutanakları ve aramada ele geçirilen deliller mahkumiyete esas alınmıştır. Bu beyanların bir kısmının, AİHM'de, işkence altında alındığı belirlenmiştir. Diğer kısmı da avukat olmadan alınan beyanlardır.

9- Arama tutanağı da işkence altında imzalandığı gerekçesiyle sanıklarca kabul edilmemiştir. Kaldı ki, arama usule uygun yapılmamıştır. 

10- Delilleri elde etme koşulları, onların gerçekliği ve güvenilirliği üzerinde şüphe doğurmuştur."

Güncelleme Tarihi: 30 Aralık 2015, 11:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER