DalKurd FF’nin Acil Desteğe İhtiyacı Var

Artık, DalKurd maçlarını analiz edereken kendimi sadece saha içinde olup bitenler ile sınırlamayı doğru bulmuyorum. Sahanın içinde gördüğüm her olumsuzluğun, her başarısızlığın saha dışında olan kaos ve çaresizlikle doğrudan bir ilişkisi var. İlişkisi var lafı, öylesine kibarca ağzımdan çıkan bir laf; meselenin özü esas itibarıyla saha dışında. Sahanın içindeki her şey saha dışında  olan karmaşanın ifadesi. İç neyse dış, daha da kötü. Hemen en başta seyirci desteğini çekmiş durumda. DalKurd maçlarını neredeyse seyircisiz oynuyor. Bunun nedenleri elbette araştırılmaya değer ama bundan daha da önemli şeyler var. DalKurd Kürtler adına şu an itibarıyle, bütün dünyada UEFA klasmanında en yüksek ve ileri seviyede oynayan tek Kürt takımıdır. Bu durum bile her şeyden bağımsız olarak DalKurd’un şartsız şurtsuz desteklenmesi gerektiğini söyler. İnanılır gibi değil, yeryüzünde bu düzeyde yarışan tek takımınız var ve siz bu takıma sırtınızı dönüyorsunuz. Tek kelime ile yuh. Yuh yani…

‘’Amedspor Kaos ve Direniş’’ kitabından sonra şimdilerde harıl harıl ‘’DalKurd Bir Kürt Masalı’’ adlı kitap çalışmasını bitirme telaşındayım. Kitabın 120 sayfası bitti. İlk kitapta belirlediğim yöntemi ikinci kitapta da sürdürüyorum. Önce DalKurd’un kimliğini, kültürünü ve karakterini temellendirmeye çalışıyorum. 2004 yılında kurulan DalKurd FF’nin kısacık ömrüne sığdırdığı başarıların temelinde aile var. Sırf bu yüzden kitabın giriş bölümünde sayın Ramazan Kızıl’ın hayat hikayesine yer verdim. Çünkü DalKurd efsanesini kimlik ve karakter olarak ondan daha iyi tanımlayacak bir sembol ve hikaye yok. DalKurd FF’nin kurucu başkanı sayın Kızıldı ve hala başkanlık koltuğunda oturan da yine kendisidir. Bu alın teri ile kazanılmış haklı bir saygınlıktır. Ben sadece bir hak tesliminde bulunuyorum.

Kim ne derse desin, bu yıl tanık olduğumuz çözülmenin ana merkezi aile içi ilişkilerdir. Dirençli ve kararlı bir tutumla takımı bugünlere getiren çekirdek aile galibai kamuoyuna yansımayan nedenlerden ötürü çözülmeye başlamıştır. Fransız atasözünde olduğu gibi, ‘’ her kale içten fetih edilir’’. Kale içinde çözülmeye başlamışsa, bu gidişi durdurmak çok zordur.

Benim önerim meseleyi Kürtçe çözmektir. Derhal bir rûsipiler heyeti toplanmalı ve meseleyi hal yoluna koymalıdır. Bize yakışacak olan budur. Her ne yapıyorsak, yaptıklarımızın meşruiyete ihtiyacı var ve bu meşruiyeti sağlayacak olanda sözüne güvenilir bir rûsipiler heyetidir. Ailenin ve taraftarın birliği ancak bu şekilde sağlanır. Ancak bu şelikde büyük kampanyalar örgütlenebilir ve ihtiyaç duyulan mali desteğe ulaşılabilir.

Önce ailenin birliği sağlanmalı. Sonra bir büyük çalıştay ya da konfersanslar aracılığı ile tarafatar desteği sağlanır ve bu büyük güçle ekonomik destek kapıları çalınır.

DalKurd dünya seviyesinde tek kurumsal sportif kimliğimizin temsilcisidir. Bugüne kadar yaptıklarıyla zaten efsaneleşmiştir. Bu efsaneyi korumak ahlaki bir görevdir. Unutmayın başka DalKurd yok.

YORUM EKLE