DİYARBAKIR’DA GAZETECİ OLMAK…

 Diyarbakır’da gazeteci olmak ateşten gömlek giymekten farksız.

Bir defa Diyarbakır’da tarafsız bir gazeteci iseniz, aslında herkes tarafından taraflı görünen bir düşman mahiyet indesiniz. Haklıyı savunduğunuzda arsız kendini haklı gördüğü için yine hainsiniz. Yani iki ucu ve ortası b..klu değnek misali, yada yukarı, aşağı tükürme hikayesi.

Aslında kentin çevresinde, ötesinde, berisinde o kadar çok ayak oyunları oynanıyor ve bunları yakından bilen gazeteciler var. Yazıyor mu? Elbette ki yazamıyor. Yazsa ne olur veya ne olmaz birde onu irdeleyin. Belki duymuşsunuzdur birçok gazeteci saldırıya uğruyor, sebepleri gerçekleri yazdıkları için sindirilmeye çalışılmalarıdır.

Daha geçen gün Haber Türk’ten Ahmet Yokuş saldırıya uğramadı mı? Yada Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından gazeteciler dipçiklenmedi mi? Gazetecilere saldıranlar farklı taraflar ama saldırılanlar basın mensupları. Bu da demektir ki dengeyi tutturmak mümkün değil. Yapılan her haber mutlaka birilerinin hoşuna giderken, birilerinin de hoşuna gitmeyecektir. Nihayetinde bir taraftan biri mağduru, diğeri ise zalimi oynayacaktır. Bundandır ki her ortama günah keçileri lazımdır.

Peki, gazetecilere saldıranlar medeni ve iyi bir eylem mi gerçekleştiriyor? bu mümkün mü saldırıların ardından iyi niyet beslenmesi!...

Ben her zaman şunu demişimdir; Gazeteciler aslında iyi terzilerdir, toplumun söküğünü güzel dikerler ama bir kendi söküklerini dikemezler. Gazeteciler şiddete uğrasalar bile kendi çalıştıkları kurumlar bile yazmıyor uğradıkları hışımları ki nedenini bir türlü çözemedim.

Bir dönüp bakalım Devletin kurumlarının bağlı olduğu medya kuruluşları dışında sendikalı olan var mı? Ya da açlık sınırının üzerinde maaş alan kaç gazeteci vardır? Sahiplenilmiyor bu gazeteciler be kardeşim hiç kimse tarafından…

Aslında sahiplenilmesi gereken, korunması gereken gazeteciler değil mi? Nihayetinde vazifelerini bu kıt kanat şartlarda yerine getirme cesaretini gazetecilerden başka kimler gösterebiliyor ki? Bir yerlerde bir şeyler oluyor ve herkes TV’lerinin kumandalarına sarılıyor, yaşananlarla ilgili birkaç kelam duymak adına. Madem her şeyi bizden öğreniyorsunuz, o zaman bize niye saldırıp duruyorsunuz? Bu sorunun cevabını bir türlü bulamadım. Beklide cevap soruda gizlidir: Gazetecilik mi yapıyoruz yoksa gazetecilik mi oynuyoruz sıkıntı burada…

Saygılarımla
[email protected]

YORUM EKLE