EŞREFİ MAHLUKAT MI YOKSA EŞŞEKİ MAHLUKAT MI?

Yüzünde var edilenlerin en şereflisi, eşrefi mahlukat olarak beyan edilen insanoğludur. Peki, gerçekte insanlar yaratılanların en şereflisi midir ya da kendini bu ulvi kimlikten sıyırmak için çaba gösteren nafile yaratıklardan mıdır diye düşünüp irdelemek gerek bence.

Çok fazla tarihin tozlu sayfalarını karıştırmadan, orayı, burayı eşelemeden direkt olarak bir iki konuya temas ederek irdelemek, irdelerken de az birazda mesaj vermek isterim. Bunların biri Yiyeceklere kanatlı, eşek ve at eti katan sözde MEKANLAR, diğeri de helale haram katmanın, karekterli ve kişilikli olmanın inceliğini gündemleştirmekten imtina eden EĞİTİM sistemini irdelemek isterim.

Mesela geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanlığı tarafından bir liste yayınlandı. Bu listede helaline haram katan işletmelerin yani yemek ihtiyacımızı karşıladığımız mekanların isimleri yer alıyordu ki bu işletmelerin ete kanatlı hayvan eti karıştırdıkları beyan ediliyordu. Bu listede adı geçen birçok yerde şahsım da belki bilerek veya bilmeyerek yemek yemişimdir. Şimdi bu liste bana geldiği zaman özellikle isimlerine titizlikle baktım, inceledim, şurada yemek yemişim, burada yememişim derken ikinci bir mesajla dikkatim dağıldı. Mesajda at ve eşek eti satanların da olduğunu bana bildirmeyi unuttuklarını da söyleyince şöyle oturup bir düşündüm. İnsan neden helal kazancına üç akçe katmak için gırtlağına kadar kendini pisliğe batırır diye. Zaten helalinden bir mekan açıp yine helalinden kazanmak için nasibini aramak varken neden harama tevessül edip EŞREFİ MAHLUKAT olmak yerine EŞŞEKİ MAHLUKAT olunuru onu anlamak için eğitim sistemine dem vurmak isterim.

“EĞİTİM sistemindeki başı bozukluk, bir türlü dikiş tutmayan, yalama olmuş kişiliği artık dikiş tutmayan bazı zartızurtların yetiştireceği insanlardan ancak bu cacık çıkar” diyenlerinizi duyar gibiyim. Maalesef ki katılmamak elde değil bir noktaya kadar.

Eğitim sistemimizin içinde birer nefer gibi kendi sınıflarını kendi elli ile kendi ceplerinden masraflar yaparak boyayan, tamiratlarını yaptıran, kazancının yüzde 10’nunu her maaş dönemi zekat olarak veren vefakar, cefakar öğretmenlerimizi tenzih ederek, önlerinde saygıyla eğilerek ayırıyor ve yorumumu yapmaya başlıyorum.

Malumunuz İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ Feysel Taşçıer Diyarbakır’a atandığı günden bugüne değin eğitim kazanı bir türlü sükuta ermedi, her daim kaynayarak fokurdamaya devam etti. Milli Eğitim Bakanlığının EMİRLERİ her fırsatta yayınlandı, katı yasaklar getirildi, uymayanların cezalandırıldığı beyan edildi. Yine her fırsatta İl Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıer kayıt, zoraki bağış, son yılların modası AYDAT, mafyalaşan KIYAFET, yardımcı ders kitabı ve daha adını sayamadığım birçok olayın vuku bulmaması gerektiğini sert dillerle gündemleştirdi. Bir eğitimcinin bu kadar yoğun haykırışına rağmen kimsenin dinlememesi, kayda değer almaması, kafalarına göre takılmaları bu haykırışların yerine ulaşmadığına delalet ediyor. Yani hemen, hemen tüm okulların ilgili yöneticilerinin masalarının üzerinde bulunan kıyafet firmalarının tekeleşmiş kartvizitleri bu aymazlığın, ilgisizliğin bariz kanıtlarından en masum olanı. Küçücük bir kırtasiye olmasına rağmen her daim ihtiyacınızın içinden çıktığı sihirli bir sandık gibi karşınızda beliriveren anlaşmalı kırtasiyeler ve daha birçok mevzu kayda değer alınmamışlığın belgesidir aslında.

Bir dikkatte ben çekip, altını kırmızı kalemle de kalınca çizeyim. Malum önümüz kış, malum etlerden yiyenimiz de çok. Sabahın köründen, gecenin yarısına kadar Süleyman Demirel Kampusunda eğitim gören çocukların ebeveynleri SERVİS ücretlerini her ay peşin ödüyor. Servisler çocukları evlerinin önünden almıyor tam aksine kilometrelerce yürüttükten sonra belirtilen toplama kamplarından alınıyorlar. Hani yarın bu çocuklarımızın başına bir şey gelirse en azından sağlımızı düşünmüyorsunuz bari can güvenliğimizi düşünerek çocukların evlerinin önünden alınması talimatını verin bir zahmet.

Yani uzun lafın kısası Bağıran, çağıran bir İl Milli Eğitim Müdürü, ona kulaklarını tıkayan alt seğmentleri ve yine onu dinlemeyen okul yöneticileri, onların yetiştirdiği AT; EŞEK ve KANATLI hayvan etlerini merhametsizce insanlara servis eden EŞŞEKİ MAHLUKATLAR, işte böyle yetişiyorlar.

Şimdi sormak gerekmez mi bu eğitim açmazı ile yetişen nesiller ne zaman EŞREFİ MAHLUKAT olduklarının farkına varacaklar?

YORUM EKLE