GÜLE GÜLE SPOR SEVGİMİZİN BAŞLAMA NOKTASI

 Bizim için her hangi bir stat değilsin. Sende bir kentin ortak paydası,sevinçleri ve üzüntüleri saklı. Anılarımızın kozmik odasısın. Diyarbakırspor’u, hatta futbolu tanımamızın,sevmemizin ve hayatımıza hakim olan bu duygunun başladığı yersin. Nice nesiller seninle gözlerini açtı,seninle büyüdü,hatta seninle göçüp gitti. Dededen toruna Diyarbakırspor sevgisinin buluşma noktasısın.Tribünlerinde ve saha zemininde az mı gözyaşları döküldü?.Kimi zaman sevinçten kimi zaman üzüntüden. Diyarbakırspor’un hem varoluşuna hem de tükenişine şahitlik ettin. Ah be 55 yıllık tarihi çınar,dilin olsa da tanıklık ettiğin güzellikleri,vefayı,hatta ihanetleri anlatabilsen. Sen bize Diyarbakırspor’u büyük bir emek ve hayallerle kuran büyüklerimizin, efsane amigolar Hamza’ların  Çavuş’ların ,unutulmaz başkan,yönetici ,teknik adam ve futbolcuların yadigarıydın. 20 bin taraftarın tribünleri inlettiği,20 bin taraftarın da stada giremediği için dışarıda kalarak gol sevinçleri ile kenti ayağa kaldırdığı efsane statsın. Gol sesleri o kadar gür ve güçlü yankılanırdı ki futbolla ilgisi olmayan ev kadınları bile kentin diğer noktalarında Diyarbakırspor’un galip olduğunu anlardı.Sadece şampiyonluklara şahit olmadın,Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş ve Trabzonspor’un defalarca hezimete uğratıldığı maçların şahidi oldun.

Tahta tribünlerden koltuklu tribünlere,toprak zeminden yem yeşil zemine. Merhum Ali Gaffar Okkan’ın şeref tribünü yerine maç izlemeyi tercih ettiği efsane çıkış tünelinden kar ve yağmurdan korunmak için sığındığımız skorbord altına kadar ne anılar saklı sende. Gazeteci olarak saha içindeki kale arkalarında tanık olduğumuz ve ortak olduğumuz unutulmaz sevinçler.

Az mı okuldan kaçıp sana koştuk. Kimi zaman paramız olmadığı için kimi zaman da çocuk olduğumuz için içeri alınmazdık.Ama çareler tükenmezdi. Omuzlarımızı direk yapıp içeri girmemiz ve ismini hatırlayamadığım,kendisine karşı hınçla dolduğumuz Beden Terbiyesi Müdürlüğü görevlisinin bizi şikayet ederek polisler tarafından dışarı çıkarılmamız. Merhum İshak dayının “Az bekleyin. Maç başlayınca sizi alırım” diyerek itfaiye kapısından bizi içeri sokması. Ya da tanımadığımız büyüklerin bizi kendileri ile beraber tribüne alması.

Halen anlatırken o anı şimdi yaşıyormuşuz gibi heyecanlandığımız unutulmaz maçlar ve goller,bizi kahreden yenilgiler,beraberlikler ve goller. Sen bu yüzden hayatımızın film şeridinin yaşandığı özel yersin. Hatırladıkça gözlerimizin dolduğu,derinlere daldığımız, parayla satın alınamayacak kadar değerli hikaye ve hatıraların olduğu abidesin.

Diyarbekirspor seninle var oldu,büyüdü,gelişti,sonra yine seninle çöküşe geçip dibe vurdu.Taşı kadar bahtı da kara olan kentin bir çok değeri gibi seni de yitiriyoruz. Bir sene daha sende misafir kalıp sonra vedalaşmayı bize çok gördüler.Son bir kez sana doya doya bakıp gitmek bize hayal oldu. Diyarbakırspor’u büyük bir emekle büyüten büyüklerimiz gibi sen de bizlerin kusuruna bakma. Bu kentin hiçbir değerine sahip çıkamadığımız gibi seni de koruyamadık. Tek tesellimiz senin yerine inşa edilen 33 bin kişilik modern ve yeni stat. Sen nasıl 55 sene bir çınar gibi bu kentin sporunu şahlanışına şahit oldun,inşallah yeni stadımız da kentimizin sporda yeniden dirilmesine sahne olur.

Bize öyle mahzum,öyle sitemkar bakma. Sen en iyisi her zamanki gibi yine sus ve kaderine razı ol. Sen utanma,utanması gereken varsa o da bu kentin sporuna sahip çıkmayan bizleriz.

Güle güle spor sevgimizin  başlama noktası,hoşça kal anılarımızın film şeridi gibi gözlerimizin önüne geldiği efsane çınar. Bedenin yıkılacak ama manevi açıdan büyük değeri olan hatıraların kalbimizdeki en güzel yerde her zaman duracak.

 

GAZETECİ SAFFET AZBAY

YORUM EKLE