İBRETLE YAZIYORUM…

             Bu günkü yazımda Diyarbakır eksenli siyaset uzantılı, bürokrasi engelli birkaç konuya değinerek Diyarbakır’da ki bazı kurumların karne notlarını siz sevgili okurların vermesini talep edeceğim. Buyurun beraber irdeleyelim. Haksız olduğum noktalarda uyarı yapmak serbest.

 

İlk ele almak istediğim konu çok ama çok önemli SAĞLIK:

 

Bilindiği üzere Diyarbakır’da devlete ait hastaneler Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği adı verilen bir kuruma bağlandı. Bu kurumun asli görevi sözleşmeli personelleri ile her altı ayda bir başarı ve performans grafiklerini artırmaktır. Aksinin olması halinde sözleşmeler iptal edilerek daha kaliteli hizmet verebilecek yeni yetenekler ile yola çıkmak gerekir. Gelelim gerçeklere, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde geçtiğimiz günlerde bir elektrik kesintisi yaşanıyor ve bu olay tam da ameliyatların en yoğun yapıldığı bir zamanda oluyor. Normal şartlar altında elektriklerin gitmesi ile birlikte jenaratörlerin veya güç kaynağının devreye girmesi gerekiyor. Peki, ne oluyor? Elektrikler kesiliyor, jeneratör arızalı, ameliyat personeli cep telefonlarının fenerlerini açarak ameliyatı tamamlamaya gayret sarf ediyor. Böylece hem hastane yönetiminin gayri ciddi tutumu, hem de ameliyathane gibi önemli bir alana mikrop yuvası olan telefonların rahatlıkla sokulduğunu görüyoruz. Öte yandan yine aynı hastanede hasta bakıcılarına uygulanan mobingden, Asansör rezaletlerinden ve daha bir çok konudan söz etmek istemiyorum bile. İşte, büyük bir gurur ile gündeme getirilen hastanelerimizin içler acısı durumu.

 

Gelelim Eğitim alanına, Milli Eğitimi irdeleyelim azıcık:

 

İşini bırakıp hülyalara dalan Milli Eğitim kadrosu uyur iken Diyarbakır’da ki devlet okulları bile artık paralı bir hale geldi. Örnek vermek gerekirsen Diyarbakır Valiliğine 100metre uzaktaki bir İlk Öğretim okulunu ele alalım. Dün şahsımla öğrencisini o okulda okutan bir veli ile arkadaş olan dostum anlatıyor. Diyor ki: “Okul yönetimi arkadaşımdan 150 lira peşin, ayda 40 lira taksitle çocuğunun eğitimi için para istemiş. Arkadaşımın durumu iyi olmadığı için ben kendisine borç verdim. Gitti okula ödedi. Bu nasıl bir eğitim sistemi?” SAHİ BU NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ?

 

Bu İlk Öğretim Okulunda nerden bakarsanız öğrenci sayısı 2 Binden 500’den az değil. Küçük bir hesap yapalım, 2500*500 = 1.250.000. Eski para ile 1 Trilyon 250 Milyar lira. Ey benim uyuyan güzelim, Milli Eğitim Müdürlüğüm, sen Diyarbakır Valiliğine 100 metre ötedeki sorumluluk alanında olan İlk Öğretim Okulunda dönen bu dönme dolaptan haberdar değimlisin? Bu örneğim ise kıssadan hisse eğitim alanının içine çekildiği güncel durum.

 

Her fırsatta, herkesin bahsettiği KADİM ŞEHİR DİYARBAKIR olgusuna da bir göz atalım şöyle kısadan:

 

Bilindiği üzere Ulucamii’nin restorasyonu sırasında yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla soruşturma açılmıştı. Olay şu anda mahkemede. Olayı araştıran müfettişin raporunda neler yazıyordu? Bileniniz var mı? Nede olsa burası Kadim bir kent.

Et balık kurumunda yaşanan kepazeliklerden söz etmiyorum bile. Bir işçi nasılda devletin kurumunu özel ofisi gibi kullanmıştı değil mi?

 

Sahi DEDAŞ özelleşmişti değilmi!...

 

 İşkence de demek serbest olmuş. Oda kafasına göre takılsın. Nede olsa yesen de bu, yemesen de bu diyor ki kimse sesini bile çıkartamıyor.

 

En basitinden dört, beş örnek verdim, örnekleri çürütene helal olsun.

 

Şimdi gelelim Siyasetçiler ve bürokratlar eksenine:

 

Diyarbakır’da bunlar yaşanırken iktidar siyasiler ne yapıyor? Milletvekilleri veya adayları nasıl bir reçete sunuyor? Ya da ne gibi vaatlerde bulunuyordular geçmişte? Ankara’da bombanın patlamasının ardından kimi cenazesini bulmak için mücadele ediyordu, kimileri de kan vermek için seferber olmuştu, kimi siyasilerde düğünlerde çektikleri fotoları facebook sayfasına yüklemekle meşguldü.

 

Beyler, sizleri o koltuklara oturtanlar, sizi değerli kılanlar, önemli hissettirenler de genel merkezler değil. Teveccühleri ile sizlere sandıkta oy veren, onore eden ve sizleri bağırlarına basan seçmenlerdir. Verilen örnekleri okursanız aslında verilen değere, verdiğiniz karşılığı da çok net göreceksiniz.

 

Kamuoyu artık takip ediyor, tartışıyor ve değerlendiriyor. Bunun bilinmesinde yarar var.

Bu sapkınlık halinden birileri sorumlu, birileri görevini yapmadığı için bu organize işler oluyor zaten. Sürekli yapıldığı için normal mi görülmeli, yoksa bir yerden düzeltilmeli mi?

 

Saygılarımla

[email protected] 

YORUM EKLE