İHANET ÇOK KIZGIN, PUSUDA BEKLİYOR…

 İşin doğrusu bir müddetten bu yana ne sosyal medyada, nede çevremle birçok konuyu tartışmıyorum. Bazı arkadaşlarım neden yazmadığımı merak ederken bunun iki sebebinin olduğunu söylemeyi çok isterdim ki ben ilk sebep olarak rahatsızlığımı gündeme getiriyorum. İkinci olasılıktan söz etmek bile istemiyordum. Madem bu kadar ısrarcı dostlarımız var, olayı az biraz açayım o zaman.

 Bilindiği üzere 15 Temmuz tarihinde alçakça bir darbe girişimi yapılmak istenmiş ve halk bu eyleme göğsünü siper ederek ve yaşamlarını hakka teslim etmişti. Her fırsatta ülkenin başkomutanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, mikrofonlar ve ekranlar aracılığı ile halkı onore ederek saygılarını defalarca sunmuştur. Bu halk ne kadar onore edilse azdır ve yapması gereken en asil duruşu sergilemiştir. Bu karanlık ihanet girişiminin tekrarı olsa bu kez binler, on binler hayatlarını vermeye nazırdır. Peki, vatandaş göğsünü siper ederken, sabahlara kadar meydanlarda nöbetler tutarken hak yerini buluyor mu? Sokaklar ne diyor diye düşünenimiz var mı? Canlı yayınlara alınanlardan bazıları merdiven altına saklanırken, kimileri de köylerine kaçmanın hesabını yapıyordu. Bankalar tedirgin olmuş, baronlar paralarını bavullara yerleştiriyordu. Kaçmanın planını yapan karanlık ruhla ise pasaportlarını çoktan hazırlamıştı. O arada halk ölüyordu…

 Darbe bastırılmış, halk zafer kazanmıştı ki sıra bu karanlık güruha yönelik operasyonlara geldi. Her fırsatta dile getirilen ve benimde 4 yıl işsiz kalmama, hakkımda aslı, astarı olmayan davaların açılmasına zemin hazırlayan, o davaların bozulması halinde şeklini değiştirerek tekrar açılmasına vesile olanlarda olmuştu. Tüm bu çaba Dicle Üniversitesinde yaşananları irdelememden mütevelli. Tehditler, gizli pusular birçoğunu yaşadım aslında, birçoğunuzun haberi olmadan. Tabi hala da yaşıyorum.

 15 Temmuz geçti, operasyonlar yapıldı, sözde temizlik yapılmış, sözde adalet tecelli ediyormuş gibi şeyler de söyleniyor bu aralar. Benim cenahımdan baktığınızda hak yerini bulmuyor, yapılması gerekenler yaptırılmıyor birileri tarafından. Birileri birilerini aklamanın peşinde, korkarım ki başarılı da oluyorlar. Onlar yine orda, biz sağlığını, canını ortaya koyanlar yine yerimizde sayıyoruz, umudumu kaybetmek istemiyorum ama gelin görün ki koca şehirde sağır sultanın bile bildiği şeyler var iken doğru düzgün görünmeyen çok şey aleni. Evet, gördüklerim beni ürkütüyor, bana göre ihanet hala soluk alıyor ve eskisinden daha da kızgın bir durumda, burnundan nefretin dumanının çıktığını görüyorum.

 BİRİLERİ DUYACAK MI?

Bir arkadaşım geçen gün yanıma uğradı ve dedi ki, “Çok şey göstermelik, korkuyoruz birileri ile görüşmeye, bildiklerimizi anlatmaya. Elimizdekini kime sunabiliriz, ya onlarda onlardansa? Bir başka okurum ise, “Bence Dicle Üniversitesini çok iyi irdeleyin özellikle 657 ve akademik personeller nasıl işe girdiler? Bu çok önemli” diye uyarıyor. Tabi uyaran da oradan, gerçekten de halktan biri, hani o göğsünü siper edenler var ya, tamda onlardan biri…  

 Şimdi ben bu yazıyı yazdım, gerçekte birileri okuyacak mı ve o birileri adil davranmak için bize ulaşacak mı? İşin gerçektende samimiyeti var ise bir yerden kendini göstermeli diye düşünüyorum.

 Saygılarımla

[email protected]

 

 

YORUM EKLE