Kaos ve Direniş Amedspor.

''...Prensip olarak ben Amedspor’u, DalKurd ile birlikte Kürt futbolunun en belirgin ikonları olarak görüyorum. Yine prensip olarak Kürt futbolu kavramını kullandığımızda, bu kavramın içeriğini de açıklamak gibi zorlu bir görevi de üstlenmiş oluyorum. Freudyen bir yaklaşımla futbol kültür ve kimliğinin psişik boyutları, kendi toplam pratiğinden beslenir. Diğer her şey gibi futbol da hem kültür hem de kimlik olarak kendi toplam pratiğinin ürünüdür. Elbette, hepimiz her konuda olduğu gibi kendi pratiğimiz üstünde düşünür ve bundan kimi ilke, prensip ve normlar çıkarırız. “Düşünce eylemimizin nesnesi, pratik faaliyetlerimizdir.” deyişi, önceliği pratiğe verir. Bu bakımdan her şeyin, nihayetinde pratik tarafından şekillendiğini söylemek lazım gelir. Hiçbir şey öteki şeyle bir boşlukta karşılaşmaz. Her şey ötekiyle daha önce edindiği özellikleri içinde bu karşılaşmaya reaksiyon gösterir. Önce etkilenir, sonra bu etkiyi içselleştirerek ona kendinden bir şeyler katar. Onu dönüştürür. Deyim yerinde ise bu döngü sonsuza kadar böyle devam eder. Kültürü, doğadan devşirdiğimize göre ve Eagleton’un ifadesiyle “kültür olmadan hayatta kalamayacağımıza göre” doğa ile kurduğumuz bu ilişki, esasen varoluşumuzun ilk ve belirleyici pratiğidir. 

Kavram olarak Kürt futbolunu tanımlamak kolay ama bu tanımlamanın içeriğini temellendirmek oldukça güçtür. Tanımlamak kolaydır. Neden? Çünkü belirli bir zaman diliminde ve belirli bir mekanda sahnelenen etkinliklere tanıklık ettiğimizde, ona dair belli bir fikir ediniriz. Gözlerimizin önünde olup bitenler zihnimizde iz bırakır. Kendimizce bazı çıkarımlarda bulunuruz. Ve hiç kuşku yok ki, söz konusu çıkarımlar, daha önce o etkinliğe dair neler bildiğimize bağlı olarak sonuçlar üretir. O an gördüğümüz her şey, daha önce gördüklerimize eklemlenir. Eğer, zihnimizde o olguya dair bütünsel bir bağlam yoksa gördüklerimiz zihnimizde bir keyfiyete yol açar. Peki ya, o olguya dair zihnimizde var olan bağlam, bütünü değil de parçayı esas alıyorsa; düşünsel evrimimiz daha karmaşık bir hal alır. Şunu söylemeye çalışıyorum, gördüğümüz şey ile olan şey arasındaki doğal ilişki, olan şey hakkında ne kadar bütünsel bir bakış açısına sahip olduğumuz ile ilgilidir. Gördüklerimizden hareketle o şeyi kendimizce tanımlarız. Bu bakımdan, yeşil sahalarda sahnelenen Kürt futboluna ilişkin bir fikrimiz vardır ve bu fikirler tanımlama için yeterli bir çerçeve sağlar. 

Diğer yandan Kürt futbolu, diğer ülkeler ve ulusların futbollarından iki bakımdan farklı olduğu için içeriğini belirlemek son derece güçtür. Bu farklılığın ilki, Kürtler meşru bir siyasi temsile sahip olmadıkları için oyun ile siyasi temsil arasında doğrudan bir illiyet bağı kurmak çok büyük çaba gerektirir. İkincisi, Kürtler, kendi belirledikleri bir hukuk içinde değildirler. Hem hukuki hem de siyasi temsili meşrulaştıran bir statüden yoksun olmak, kendi kültür ve kimliğini esas alan özgün bir oyun inşa etme imkanını buharlaştırır. Bu iki durum, Kürt futbolunu alegorileştirir. Açıkça söylemek gerekirse kendi kendisini temsil etmeyen, kendi köklerinin hukuku içinde eyleyemeyen toplumlar, kendilerine ait, kendi kültür ve kimliklerinden beslenen, hakiki etkinlikler, oyunlar ve hayat tarzını ve hatta, hakiki bir varoluşu yaratamazlar. Dolayısıyla Kürt futbolunun kendi gerçekliğini tarif etmek, “Evet, işte bu Kürt futboludur!” diye bir şeyleri işaret etmek, hiç de kolay değildir. Bu yaklaşımdan yola çıkarak; “Kürt futbolu doğaçlama olarak kendi kültürel kimliğine sıkı sıkıya bağlıdır ama tasarım ve kurgu olarak halen taklittir.” demek, pek de yanlış olmaz.
 
Mesela, hareket olarak, top sürme eylemi kesinlikle Kürtçedir; oyuncu toptan gönüllü olarak kopmaz. Topla ilişkisi, dansla ilişkisi gibidir; halay çeker gibi topla oynamaktan büyük haz duyar. Her Kürt oyuncu kendine bir top cambazı payesi biçmek ister. Topa ve oyuna çok kişisel yaklaşır ve bu oyunun on bir oyuncu ile oynandığını adeta unutur. Topla oynama iştahı, her zaman maçın ve oyunun taleplerinin önüne geçer. Dolayısıyla bir sistem oluşturmaya elverişli bir uyum şekillenmez. Oysa halay dansında bile ötekine, yanı başındakine dokunmak, onun elini tutmak ve dansın ritmini birlikte oluşturmak esastır. Ama iş, iki oyuncu arasındaki en temel birimi inşa etmeye, diğer deyimle paslaşmaya gelince, yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği yapmak gibi kavramların hepsi çuvallıyor. Dolayısıyla iki oyucu arasındaki ilişki, oyunu oyun yapan en temel ilişki, sanki bu oyunun asli unsuru değilmiş gibi duruyor. İstisnasız bütün Kürt futbol takımlarının bütünsel olarak iç pas ilişkisi, hâlâ Kürtçe olmaktan çok uzaktır.''....

Kaos ve Direniş Amedspor adlı kitaptan bir kolaj.

YORUM EKLE