AMED'İN TOPRAĞI

oprak kendine gelmeye çalışıyor bu aralar

AMED'İN TOPRAĞI
 Toprak kendine gelmeye çalışıyor bu aralar… Yer yer çiçek açıyor yer yer yeşilin farklı tonlarıyla besliyor bizi. Hâl böyle olunca bir bahar yazısı yazmak geldi içimden. Biraz hüzünlü… Oğlak burcu kadınlarının toprağa olan düşkünlüğü başkadır. En azından benim için öyle. Toprağı severim. Kuru halini, çamur halini, farklı renklerde oluşunu ama en çokta kahverengi giyişini. Yağmur sonrası toprak kokusunun ise yeri apayrıdır. O koku vazgeçilemeyen biri gibidir. Herkesin bir halini seversiniz; fikrini, zikrini, duruşunu. Birinin ise; vicdanını, merhametini ve kıymet verişini. Öyle bir şey işte toprağın bendeki kokusu, resimleri, kafamda oluşan çeşit halleri.

 

Toprakla en son ne zaman buluştum? diye düşündüm de ‘Amed’ geldi aklıma. İstanbul’un taşından, tozundan, kalabalığından uzakta, bilmediğim bir şehirde yalın ayak bastım Diyar-ı Bekir’in çimlerine ve çimlerin altındaki kahverengiye. Fecr-i Saadet’e ermek gibiydi… Batmaya yakın güneşi yakaladım ve yüzümü döndüm sıcak ışığa. Şehrin biraz yukarısına doğru yol aldığımda ise vardığım tepe buram buram yayla kokuyordu. Etrafa baktım. Az ağaç az insan… Yol kenarındaki çam ağaçları dikkatimi çekti. Biraz kirlenmiş ve ait olmadıkları bir yerden her an gitmeye hazır gibi duruyorlardı. Bunlar detaylar tabi… Biz toprağa dönelim… Dedim ya Amed’e vuran güneş ile ayak sürdüm kahverengi toz kütlesine. Rüzgarına da yüzümü döndüm… İçime bir güzellik geldi. Yaşamalısınız! Yeni aileler, yeni insanlar tanıdım. Şehir merkezinde üç beş tur atarken girdiğim her yerde bir gülüşle karşılaştım. Hatta ve hatta başka bir yerden geldiğim belli oluyormuşçasına yüzüme tuhaf tuhaf bakan tanımadığım ağabeylere ablalarla, genç erkeklere güzel kızlara ‘evet ben geldim’ dercesine tebessüm ettim.

 

Kıymet verdiğim iyi insana da bir ‘ben geldim’ bıraktım. Yeni tanıdığım birkaç minik yüreği de çok sevdiğimden hafızamla kalbime yerleştirip geri döndüm. Kilometrelerce öteden gündemdeki şekli ile hep bir kara kutu içinde izlediğim ve ardı arkası kesilmeyen düşsel gidişlerimden hatırladığım Diyabakır’ın içine girdiğimde boş bir şehir gördüm. İnsanlarda iyilikle beraber tedirginlik vardı. Ölmek üzere gibi ya da küllerinden doğmaya niyetli bir halk. Şalvarlı, puşili erkekler ile renk renk yazmalı, hızmalı kadınlardan göremedim ama yine de gözüm aramadı değil. Zaman kısıtlı olunca şehri tam keşfetme imkânım olamadı. Başta ifade ettim ya hani, “Bir bahar yazısı yazmak geldi içimden, biraz hüzünlü”… Güneşinden, huzur veren toprağından, az ama öz insan topluluğunun verdiği o kalabalıksızlıkta yalnız olmaktan aldığım haz, muazzam tarihi ve mimari dokusu ile yüzüme tebessüm bırakan Hasan Paşa Han’ında menengiç kahvemi yudumlarken Diyarbakır’da ölen bir kadının hikâyesi ile içimi burkarak son buldu. Kulak misafiri oldum yan masada anlatılanlara… Bir kadın ölmüş Amed’de. Ne savaştan ne de hastalıktan; sadece sevdadan… Sırf sevdasının doğup büyüdüğü toprağı görmek, havasından bir nefes alıp, suyundan yudumlamak için gittiği rüya şehrinde son nefesini vermiş. Hayretle dinledim… Malum çaktırmak da istemedim. Sanki benmişçesine içim de acımadı değil hani. Üzüldüm… Ne hayatlar var dedim. İnsan sevdadan ölür mü? Ölürmüş… Ben de cahilliğimi orada bıraktım ve bir yandan yazıp bir yandan da dinlemeye devam ettim. Toprağına dokunduğum Amed’e giderken daha farklı hikâyeler dinleyip hayat boyu anlatabileceğim güzel anılarımın olmasını isterdim.

 

Güneş vardı, hava temizdi, hep olmak istediğim yerdeydim ama yaşanılanlar acıydı. Dedim ya toprak önemli. O kadın gerçekten öldü mü bilmiyorum. Hatta o kadın Amed’e mi gömülmüş soramadım. Üstü kadar altı da önemli olan toprağı bir yorgan gibi inandığınız değer için üzerinize yavaş yavaş çekerek örtünüyorsunuz. Sonra bir daha da içinden çıkamıyorsunuz. Mezar gibi… Acaba o kadın toprağın hangi halini sevmişti, ölecek kadar? Sanırım yağmur sonrası kokusunu… Amed’de bir kadın ölmüş… Anladım ki bilerek ve isteyerek. Şimdi Amed’e bahar gelmiş. Kadının üzerini örten o aziz toprakta açmış baharın renkleri…

Güncelleme Tarihi: 18 Ocak 2017, 16:53
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER