Amedspor Eyüpspor Maçı Öylesine Bir Maçtı.

Bugünlerde hafızam bana tuhaf oyunlar oynuyor! Maçın Pazar günü oynanacağından o kadar emindim ki, Cuma gecesi, gecenin Üç buçuğuna kadar Amedspor kitabına çalıştım. Ne de olsa Maç Pazar günü oynanacak ve ben maçtan bir gün önce Amedspor kafilesini konakladıkları otel de ziyaret edeceğim. Aslında bu bir randevuydu. Mehmet Budakın’la daha önce sözleşmiştik. Daha doğrusu gidip onları ziyaret edeceğime ben söz vermiştim. Cumartesi sabahı, sevgili Fırat Kaynak, telefonuma o mesajı bırakmasa, Ben bugün, hem ziyareti hem de maçı kaçıracaktım. Sabah erkenden bir biçimde ulaştım kafilenin kaldığı otel’e ve borçlu olduğum özür’ü diledim. Umarım bazı şeyleri telafi etmişimdir.

Maça gelince, öylesine sıradan bir maçtı. Doğrusunu söylemek gerekirse, iki çift lafı hak edecek bir oyun yoktu sahada. Dolayısıyla maç analiz yazısı yazmayacağım. Ama bu maç bazı temel şeyleri yeniden söylemem için bir vesile olsun.

1-Sportif yarışma ve rekabet için Kurum ve sermaye, olmazsa olmaz ilk koşuldur. Yarışmacı bir takım için Kurum ve sermaye en belirleyici güçtür. Lokomotiftir, motordur, dinamodur. Burası tartışılmaz. Hazır tarih araştırmaları yapıyorken iddialı bir laf edeyim. Kurumsallık adına geçmişte yapılandırdığımız ve iş görmeye çalıştığımız yönetim biçimlerimiz sorunlu, zaaflı ve arızalıdır. Bu bakımdan, prensip olarak, yepyeni tarzda yeniden yapılanmak ekmek su kadar elzemdir. Ben yönetim şema ve görev dağılımlarından söz etmiyorum. Benim sözünü ettiğim şeyler ilkeler ve prensiplerdir. Kurumsal kimlik ve kültürün belirleyici rol oynadığı yeni bir yönetim tarzıdır. Kurumun bir kurum olarak felsefesinden, sahaya yansıyan oyun felsefesine kadar, her şeyi ilke bazında algılayacak ve uygulayacak bir yapıdır sözünü ettiğim.

Bu amaçla hemen 31 mart seçimlerinden sonra Amedspor bileşenleri mutlaka bir çalıştay düzenlemelidir. Akademisyenlerinden kanaat önderlerine varıncaya kadar herkesin katılımı sağlanmalı ve bu çalıştay, Amedspor’a yepyeni bir kurumsallık hediye etmelidir. Çağdaş kulüp normlarına ulaşmadan başarılı bir yönetim ve sahada başarılı bir sportif performans sergilenemez.

Söz konusu kurumsallık kendi kendisine yeterliliği esas alıp, ihtiyaç duyduğu sermayeye mutlaka kavuşmalıdır. Amedspor’u krizlerin takımı olmaktan çıkarıp, istikrarın tamı yapmak ancak böyle mümkün olabilecektir.

2- Öz kaynak düzeni, en az yarışmacı takım kadar önemli ve değerli hale getirilmelidir. Öz kaynak düzeni ile Yarışmacı takım olguları aynı şey değiller. İki ayrı dünyadırlar. İki bağımsız ve özerk yapı olarak değerlendirilmeli ve herkesin ihtiyaçları aynı derecede önemsenip, birbirinin alternatifi haline getirilmemelidir. Öz kaynak düzeni deyim uygunsa bir futbolcu fabrikasına dönüştürülmelidir. Hem yarışmacı takımın ihtiyaçlarını karşılamalı hem de piyasaya oyuncu ihracatı yapabilmelidir.

3- Eyüpspor maçı gösterdi ki, Amedspor hemen yarından başlayarak gelecek sezonun planlamasına başlamalıdır. Yapılacak çok iş var. Bana kalırsa bir büyük hazırlık kampı mantığıyla, önümüzdeki zaman dilimi maksimum düzeyde değerlendirilmelidir. Bakın yıllardır yazıyorum, oyuncularımızın teknik kapasitesi son derece düşük. Teknik kapasite top sürme, çalım atma filan değildir. Teknik kapasite, aheng içinde paslaşmadır. Pas’ın kalitesidir. Pas’ın işlevi ve üretkenliğidir. Top kontroludur. İki oyuncumuz birbirini sıkıntıya sokmadan paslaşmayı beceremiyor. Bu büyük bir sorundur. Futbolda alan kat etmek, ancak doğru, dengeli ve isabetli pas alışverişi ile mümkündür. Futbol literatürüne ‘’ kontrol ve pas’’ olarak geçen temel ilke ve çalışma biçimi, hemen yarın, bütün çalışma biçimlerinden daha acil bir iş olarak ilan edilmelidir.

Bence bunları konuşmak Eyüpspor ile yapılan maçın analizinden daha değerli, daha yararlı ve daha gerçekçidir.

YORUM EKLE