Doğru Anlaşılmak...

1925 yılından beri idamlar, sürgünler, talanlar, hapisler, mecburi iskânlar vs dâhil, neredeyse kesintisiz bedel ödeyen Diyarbakırlı geniş bir ailenin mensubuyum…
Rüyalarımı ana dilimle görüyorum.
Kürtçe düşünüyor, hayallerimi Kürtçe kuruyorum.
Dualarımı Kürtçe yapıyorum.
Kürtlerin acısını, kederlerini, özlem ve taleplerini yüreğimde taşıyorum.
Yeri geldiğinde de bunları ifade ediyorum…
2004 yılında Sayın Başbakan'a bunları anlattım.
Ve ta o zaman onun Kürtlere olan samimi kardeşlik duygularına şahit oldum.
Çözüm konusunda verdiği umutlar üzerine de partisinden büyükşehir adayı olmayı kabul ettim…
Daha sonra aktif siyasetin içerisinde bulunmadım.
Arada bir düşüncelerimi kamuoyu ile paylaşmak için yazılar yazıyorum…
Kur'an bize, fitnenin katil olmaktan beter olduğunu bildiriyor.
İnancım gereği, yazılarımın hiçbirinde kötü söz söylemiyorum.
Negatif sözlerin vücut bulup kötülüğe neden olduğunu biliyorum.
Eleştiri yaparken bile hep naif ve nazik bir dil kullanıyorum…
Türk-Kürt kardeşliğinin savunucusuyum.
Barış sürecini yürekten destekliyorum.
Bu yüzden Sayın Başbakan'ı takdir eden yazılar yazıyorum.
Barışın diğer kanadı olan PKK liderinin barışta ısrarcı olmasına yüksek değer biçiyorum…
Daima kişilerin iyi yönlerini yazmak istiyorum.
Siyasetine uzak olmakla beraber, ülkücü gençliği sokaklardan koruyarak ülkemizin huzuruna katkı sunduğunu düşündüğüm Sayın Devlet Bahçeli'yi de bu yönüyle takdir ediyorum…
Olduğum gibi bilinmeyi isterim.
Ak Parti'li değilim. 
BDP'li değilim.
Hiçbir partili değilim.
Âlim kimliğiyle 'barışın gövdesi olması gereken' Fethullah Hoca'nın ve cemaatinin bugünkü durumuna üzülüyorum; cemaatçi değilim…
Yazılarımın ana teması, ülkemizdeki tüm aslî unsurların ve diğer bütün farklılıkların huzur ve barış içerisinde yaşaması içindir.
Doğru anlaşılmayı umarım…
Saygılarımla,
Mücahit Can
YORUM EKLE