Roj Baş Yeni Türkiye

Hiç kimse Allah'ın kanununu değiştiremez. Değişim ve dönüşüm tabiat (Sünnetullah) kanunudur. Dünya döndükçe var olacak; var oldukça da dönecek. Ve her şey zamanı geldikçe değişecek. Tıpkı bugün zamanı geldiği için Türkiye'nin değişime başladığı gibi…   Eski Türkiye hatalarıyla sevaplarıyla, ama daha çok hatalarıyla artık dünde kalıyor.

Önümüzdeki dönemde ülkemizde çözüm sürecini de içine alan büyük değişiklikler olacak ve peşinden güzelliklerin dolu olduğu yeni günler gelecek inşallah…   Hepimiz zihinsel altyapımızı düne ait şeylerden temizlemeliyiz. Ve artık bundan sonra çatışma psikolojisini mazide bırakmalıyız. Barış ve kardeşlik projesinin en önemli kazanımı olarak, karşılıklı jestler yaparak değişime güç ve kuvvet vermeliyiz…    

Allah bizi zaman ve mekân sınırları içerisinde tutmuştur. Bize düşen, zamanı geldiğinde olagelen 'zahiri' sebepler karşısında en iyisini yapmaktır. Gerisi zaten bir takdir akışı içerisinde cereyan eder…   Zahiri sebeplerden en önemlisi halkın 12'ye isabetidir. Ülkeyi 12 yıl yöneten Recep Tayyip Erdoğan'ı 12. Cumhurbaşkanı olarak seçmesidir. Halkın oylarıyla direkt seçilen Yeni Türkiye'nin mimarı Reisicumhur, inşallah süreci kalıcı barışla sonuçlandırır ve 12 yılda yaptığı hizmetleri bununla taçlandırır…   Geçmişte ezan Türkçeleştirilerek yanlış yapılmış ve daha sonra bu yanlıştan vazgeçilmişti. Ondan evvel de Osmanlı alfabesi bir anda tamamen kaldırılmış, bin yıllık tarihle bağlar koparılmıştı. Padişahçı, sultancı, saraycı, saltanatçı falan değilim. Bir Müslüman'ım, ancak iman ettiğim kitabı aslına uygun olarak okuyup anlayamıyorum...    

Kur'an harflerinin de aynı alfabeyle yazıldığı Osmanlı alfabesinin kaldırılması yüzünden yüz kere hatim etmeme rağmen halen iman ettiğim kitabı hakkıyla okuyamadığım, kelimelerinin köklerine gidemediğim için üzülüyorum. Bu konu gündeme geleceği ve kayıplarımız anlaşılacağı zaman halkımız, Osmanlı alfabesinin geri getirilmesini ve eğitim sistemimizin iki alfabeyle yapılmasını isteyeceğinden adım gibi eminim...      

Ayrıca; kalkınmak, müreffeh ve huzurlu bir ülke olmak için toplumu baştan aşağı saran ihtiyaç fazlası lüks hayat düşkünlüğü ve israf önlenmelidir. Vatandaşlar arasındaki yaşam seviyesi farkı azaltılmalıdır. 'Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir' anlayışı hâkim kılınmalıdır...  

Sosyal adalet anlayışının kapitalist ülkelerde olması mümkün değil. Bırakın yardım etmeyi, vahşi kapitalist sistem aç kalırsa komşusunu yer. Bugün tok olduğu halde binlerce kilometreden gelip Ortadoğu'yu karıştırıyor, çatıştırıyor ve zenginliklerini talan edip götürüyor. Emperyalist anlayıştan beslenen Avrupa Birliği'ne girme fikri bir kere daha düşünülmelidir...  

Yeni Türkiye iç huzuruyla birlikte bölge ülkelerine de liderlik yapmalıdır.  

Hoş Geldin Yeni Türkiye/ Tub Xêr Hati…   Saygılarımla, Mücahit Can
YORUM EKLE