KOYUN DÜŞMÜŞ CAN DERDİNE KASAP DÜŞMÜŞ ET DERDİNE…

 1700’lü yılların Fransız yazar ve filozofu, Aydınlanma Çağı'nın en önemli kişiliklerinden biri olan Denis Diderot, ‘Yalnız iyilik yapmak yetmez; iyiliği incelikle de yapmak gerekir.’ demiş. Tıpkı bu günlerde bize yapılan iyilikler gibi. Bakın nasıl yapılıyormuş bu iyilikler birlikte öğrenelim.

 

Geçtiğimiz günlerde gözlerimle şahit olduğum birkaç manzara hiç mi hiç hoşuma gitmedi. Hani insan anlamsız bir tebessüm eder ve başını hafif yana sallar ya, ha işte tamda o manzara. Dilerseniz sizinle paylaşayım.

 

Herkesin malumu Diyarbakır manzarası net ve reel bir biçimde ortada. Esnaflar kan ağlıyor, vatandaş evine ekmek götüremiyor, kirasını ödeyemiyor ve hatta çocuklarını dahi okula gönderemiyorlar. Bu yokluk, travma ve belirsizlik halinde dahi paranın peşinden koşan bazı kuruluşları görünce tiksindim resmen. Bir kurum elektriği kesiyor, bir başkası suyu, bir diğeri ise doğalgazı, vergi dairelerine ise deme gitsin, bankalar mı onlar zaten vampir…

      

Diyarbakır bir yangın arenası, bir kayboluşluk hikayesi ve üzeri zifiri, katran karası, puslu, sisli havalarla kaplı be kardeşim, sen neyin derdindesin DEDAŞ, DİSKİ, DİYARGAZ, defterdarlık, bankalar!...

 

Koyun düşmüş can derdine siz düşmüşsünüz tahsilat derdine. Ne bu aç gözlülük, ne bu bananecilik, ne bu bencillik! Nedir bu rüsvalık?

 

Bu insanlar sizin insanınız değil mi karanlıkta kalan, üşüyen, kanarcasına susayan, borcu olan! Muhacir mi, göçmen mi, esir mi? Suriye’den gelen mültecilere bile böyle muamele görmüyor.

 

Elinize almışsınız tornavidanızı, pensenizi düşmüşsünüz ortalık yere, ha bire kesiyorsunuz vermediğiniz enerji sayaçlarındaki bağlantıları. Bir insanda merhamet olur, vicdan olur, insanlık olur. Kesiyorsunuz da elinize ne geçiyor, vatandaş paramı yumurtluyor, borcunu mu ödeyebiliyor sanki!

 

1700’lü yıllarda yaşayan insanların mantığını incelerken günümüzde aslında çok şey kazanmış görünebiliriz belki ama insanlığımızı tamamen unutmuşuz. Yazık…

 

İnsan zekâ karşısında eğilir ama şefkat karşısında diz çöker” demiş Voltaıre.

 

Şimdi sormak lazım biz mi akılsızız yoksa karşımızdakiler mi çok akıllı. Yoksa hepsinden daha tehlikelisi vicdansız mı karşımızdakiler?

 

Saygılarımla

[email protected]

 

 

 

YORUM EKLE