KURTULUŞ SAVAŞININ FARKLI BİR VERSİYONU

 Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep tayip Erdoğan’ın seçim tarihi olarak 24 Haziran’ı işaret etmesi siyaset arenasında büyük bir hareketlenmeye neden oldu. Ak Parti tarafından dahi beklenmeyen bu hamle hemen, hemen herkesi hazırlıksız yakaladı. Tabi bu çıkışla birlikte aday, adaylık başvuruları başladı.

Tabi ben aday adaylarını da ikiye ayırıyorum. İlki kadrolu, he şeye ve her an başvuranlar, diğeri ise canıyla, malıyla, aşkıyla davasına sahip çıkanlar ve bu seçimin kader seçimi olduğunun farkında olarak başvurmak için arenaya çıkanlar.

 

Hal böyleyken ilk sıralamada var olanlar yine MEYDANE çıkarak, Ankara sokaklarını arşınlamaya başladılar ve geneli başvurusunu genel merkez düzeyinde 6 Bin TL’den gerçekleştiriyorlar. Nede olsa tecrübe var.

 

Bide Canı, malı, kanı ve aşkıyla davası için mücadele edenler var ya işte onlar vekili olmak istedikleri şehirlerin parti merkezlerine giderek aday olmak istediklerini beyan ediyorlar. İşin püf noktası burada, işin tecrübelileri Ankara’dan, yerli ve milli olanları ise İllerinde 6 Bin TL+ Partiye bağış adı altında bir tarzla karşılaştıklarını iddia ediyorlar. Yani anlayacağınız sürpriz ile karşılaştıklarını beyan ediyorlar.

 

Peki, bu uygulama gerçek mi, yoksa bir söylemi diye baktığımızda, mevcutta aday adayı olanlara sorduğumuz zaman hepsi bu duyumu aldıklarını ve hazırlıklarını bu çerçevede yaptıklarını dile getiriyorlar. Tabi kimi tanınmış, bilinmiş kanat önderleri ‘Duyduk ama vermeyeceğiz’ diyerek sitemkar bir tavır takınıyorlar.

 

Peki, Parti genel merkezinin belirlediği miktarın üzerinde bir meblağı kim, neden ister dediğimizde ise önümüze 2 veya 3 şık çıkıyor.

İlki, Tıpkı İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı devlet okullarında okul aile birliklerinin dayattığı gibi ama gönüllü verilmiş gibi gösterilen ‘BAĞIŞ’ paraları gibi, bir ‘BAĞIŞ’ dayatmasıyla Diyarbakır’da başvuru yapmak isteyen insan sayısını minimal seviyeye çekmek, rağbet yokmuş gibi göstermek ve bedeli ödeyebilenleri kabul ederek seçilmiş ve sınırlı bir oranda stabil olmasını sağlamak.

İkincisi, şansını denemek isteyen, siyaset sahnesinin heyecanını tatmak isteyen genç ve dinamik kesimin önünü kapatarak, küstürmek.

Üçüncüsü ise piyasalarda söylenen başkanlık binasının yüksek olan mali giderine katkı ayarlamak veya Başkanlık sisteminin gelmesiyle birlikte sınırlı olacak olan imkanların son nimetlerinden yararlanmak.

Baktığınızda bu üç seçeneğin dışında bir şey görülmüyor.

Asıl soru şu. Genel merkezin belirlediği rakamın dışında iddia edildiği gibi 20 Bin TL den başlayan ve yükselen BAĞIŞ zorunluluğu kim tarafından destekleniyor? Bunu hayata geçirenler nasıl bir kötülük yaptıklarının farkında mıdırlar? Diye sorarak cevabını beklediğimi bildiriyorum.

 

Şahsen ben 24 Haziran tarihinde yapılması planlanan seçimi ‘Kurtuluş savaşının farklı bir versiyonu’ olarak hayallendiriyor, isimlendiriyor, değerlendiriyorum. Bu savaşın neresinde duracağınız sizi bağlayabilir ama sonucu herkesi yakından etkileyecek. Bu nedenle işleri kolaylaştırmanın, insanları maddiyatla ayrıştırmanın doğru olmadığını belirterek BAĞIŞ dayatması var ise bunun büyük bir yanlış ve sabotaj olduğunu düşünüyorum. BAĞIŞ denilen ama uzaktan ilgisi olmayan bu uygulamadan Genel Merkezin bilgisi olabilir ama bana kalırsa Külliyenin Küllen haberi yoktur.

YORUM EKLE