MUTLULUKTAN GEBERECEM

               Bu ne büyük bir saadettir ki tarif edilemez, bu ne büyük bir onurdur ki beni gökyüzüne taşıdı. Tarif edilemez bir mutluluk yaşıyorum. Merak etmeyin sebebini hemen söyleyeceğim. Dün akşam yaşadığım bir manzara beni ziyadesi ile fevkaladenin fevkine yükseltti. Benim için bir kurtarıcı olan, Diyarbakır’ın medarı iftiharı olan, geleceğimizin güvencesi olan Ak Parti Diyarbakır 5. Sıra Milletvekili adayı Fazıl Hüsnü Erdem’i görme şerefine nail oldum. 
Bütün ihtişamı ile dün akşam DSİ 10. Bölge misafirhanesinde diğer milletvekili adayları ile buluşarak büyük bir ilkin altına imza attı. O çok yükseklerdeki yerini terk ederek bizler gibi sıradan insanları şereflendirmek için katından aşağı inen Fazıl beye sonsuz minnettarlığımızı sunmayı bir borç biliyorum. 
Fazıl bey, sizi görmeseydik inanın dumura uğrayacak, hasretinizden mevta olacaktık. Ne büyük bir insansınız ki seçim çalışmalarının başladığı günden şimdiye kadar sizleri görmeyen bu acizlere kendinizi gösterdiniz, bizi şereflendirdiniz. Sizi dün gördük ya artık görmesek te olur. Artık seçim günü oyunuzu kullanırken sizi görmek için sabahın erken saatlerinde yolunuzu gözleyeceğiz. Hoş kullanmasanızda olur zira sizin yerinize, gecesini gündüzüne katan milletvekili adaylarımız var. Ne gerek var ki koşturanlar var iken sizin kendinizi yormaya.
Nede olsa AK Parti Diyarbakır 6. Sıra Milletvekili adayı Durdane Yalar hanımefendi gereken çalışmaları yapıyor. Aslında Durdane hanımın bu kadar çalışması, gecesini gündüzüne katması, günlük 20 ev 15 esnaf ve seçim bürosunda misafirleri ile ilgilenmesi pek doğru gelmiyor bana. Ne gerek var ki bu kadar çalışıp, gecenizi gündüzünüze katmaya, ne gerek var bu kadar insanı ikna etme gayretine girmeniz, partinize oy kazandırmak için mücadele etmenize, ya da tüm Yamaç köyleri ve çevre köyleri yaşayanlarını tek çatı olarak toplayıp, birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajları vermenize. Gerek var mıydı? . Siz böyle yapınca dersten kaçanlar hemencecik sözlülerde, mülakatlarda kendilerini ele veriyorlar. Empati kurun lütfen, siz bu kadar çalışırken, diğerlerinin ortada olmaması nasıl değerlendirilir sizce? Her şey bitti de parti için mücadele etmek size mi kaldı? Bu kadar cansiperane savaşmanızın ne anlamı var? Seçmenlerden biri sizden Lap-top istemiş, bir diğeri hastaymış, bir diğeri ise işsizmiş. Size mi kaldı Lap-Top hediye ederek bir gencin mutlu olmasını sağlamak, hastaları tedavi etmek, kucağınıza alarak hastane, hastane dolaştırmak ya da işe yerleştirmek. 
Netice Aslan Hanım size ne oluyor peki, niye bu kadar koşturup insanlara başörtüsü mağduriyetinizi anlatıyorsunuz? Başörtüsü mevzusundan dolayı okuldan atılmışsanız atılmışsınız. Kimi ne ilgilendiriyor ki? 1990 lı yıllarda yaşadığınız eziyetleri ve travmalarınızı tarif ediyorsunuz? Yok ef1endim AK Parti kurulduğu günden bu güne kadar partinin tüm kademelerinde çalışmışsınız, köy köy, sokak. Sokak, mahalle, mahalle gezmişsiniz. Kime ne? Ne önemi var? Sizin Fazıl beyden üstün bir tarafınız mı var?
Ne işiniz vardı 2 gece Kulp ilçesinde kaldınız? Hastanelik oldunuz? Serum yediniz? Sizde Durdane Yalar gibi neden hep mağdurların yanındasınız? Belki biz mağdur olmayı seviyoruz? Kapı, kapı dolaşarak oy istemenin de bir adabı var yani. Gerek var mı gece gündüz mücadele etmeye? Niye mağduriyetimizi ortadan kaldırmak istiyorsunuz. Fazıl beyi görmüyor musunuz oturduğu yerde efendi, efendi oturuyor. 
Kalkınma Bakanı ve Diyarbakır 1. Sıra milletvekili adayı Sayın Cevdet Yılmaz’ı da anlamakta güçlük çekiyorum. Diyarbakır’ın çok büyük zenginlikler üzerinde oturduğunu, bölgenin kalkınması için bir kurtuluş mücadelesi verildiğini ve bunun elzem olduğunu vurgulaması, sürekli hatırlatmalar yaparak altını çizmesi, her fırsatta AK Partinin 13 yıllık geçmişinde ülkeye kazandırdıkları ve yeni hedeflerindeki ısrarcılığını da dillendirmesini anlamış değilim. Sayın Bakanım, siz bunları söylüyorsunuz ama karnesi kırık olan arkadaşlarımızı hiç mi düşünmüyorsunuz. İnsanlar onlara çözüm sürecini, yeni anayasayı veya başkanlık sistemini sorduklarında ne cevap verecekler? Siz bu kadar çalışırken, çalışmayan arkadaşlarımızın haklarına müdahale ederek, ‘Yan gelip yatmak’ haklarını ellerinden neden alıyorsunuz? Ne gerek var ki rahatlarını kaçırmaya? Nede olsa seçim bir ekip işi değil, nede olsa 3 - 4 kişinin çalışması yetiyor. Sayın Cevdet Yılmaz, Durdane Yalar ve Netice Arslan, ne olursunuz çalışmalarınızı bu kadar yoğun ve belirgin yapmayın. Çalışmayan arkadaşlarımız üzülüyor. Üzmeyin onları.

Saygılarımla
[email protected]

YORUM EKLE