OLACAK MI?

 On yıllar boyunca yaşanan terör olayları ve sonrasında rahat yüzü göremeyen Diyarbakır’ın çok fazla birikmiş sorunu var aslında, yıllar yılı terör olayları ise bu sorunları hep hasıraltı etti, medya ise sadece belirli konuları eşeledi. Oysaki tüm toplumun ve medyanın görevlerinin başında insanları tehdit eden unsurları gözler önüne sermek değil mi? Nedense yaşamın tüm alanları görmezden gelmek için kendini fikslemişti.

 Özellikle 1990’lı yıllarda başlayan uyuşturucu furyası kullanım yaşını 10’lara kadar çekerken, Başta bölge olmak üzere Türkiye’nin birçok vilayeti adını dahi duymadığımız uyuşturucu maddeleri ile tanıştı. Tabi beraberinde bu pis meret kapkaç, hırsızlık, gasp, fuhuş, organ ticareti ve daha bir çok illeti de beraberinde getirdi. Ta ki çözüm süreci başlayana kadar.

 Çözüm sürecinin yaşam bulması ile birlikte sokakların aslında ne kadar kirli olduğu ve bu pisliğin içinde ne tür mikropların yaşandığı da gözler önüne serdi. Nispetten çözüm süreci beraberinde bir temizliği de getirdi. Hayat normalleşti, maddeler piyasadan yavaş, yavaş çekilmeye başladı, daha ahlaklı ve dirayetli bir toplum olma yolunda gidilmeye başlandı.

 Bölge halkı olaylara daha dirayetli yaklaşırken yine olaylar patlak vermeye başladı ve şehrin üzerine yine karabulutlar çökmeye başladı. Vatandaşlar ise kendi aralarında usulca fısıldayarak: “Bu kara bulutlar yine gidecek mi? Diyarbakır’dan geçen kara trenlerin kaderi değişecek mi? Otoban Şanlıurfa’yı aşıp Diyarbakır’a gelecek mi? Sanayileşme istenen seviyelere gelecek mi? Turizm noktasında atraksiyonlar yaşanacak mı? Sokaklar uyuşturuculardan temizlenecek mi? Ve en önemlisi çok daha ahlaklı bir nesil yetişecek mi?” diye hem soruyor hem de yarınlara dair umutlarını taze tutmaya çalışıyor.

 Saygılarımla

[email protected]

YORUM EKLE