Daha önce çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarında başkanlık yapan ve son olarak ta bir süre önce yaşam bulan FETÖ ile mücadele izleme platformu Diyarbakır başkanlığına getirilen Muhammed Beybur, yaklaşan referandum öncesi önemli açıklamalarda bulundu.
Beybur, hayırcıların aslında ülkenin temellerine dinamit yerleştirmek isteyen bir anlayışın ürünü olduklarının altını çizerek şunları kaydetti: “Hayır’dan hayır gelmez; pekâlâ Türkiye neden “evet” demeli.” Dedi.
‘YÜZDE 9 YAŞ ARALIĞI ÖNEMLİ’
Türkiye’de nüfusun yüzde 9’luk bir bölümünün yaş aralığına dikkat çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye nüfusunun en büyük dilimi 15-19 yaş arasıdır. % 9 civarında yani 7 milyondan fazla gençliğe güvendiğimizi, onlara inandığımızı göstermek adına 18 yaşındakilere de seçilme hakkını savunduğumuz için “EVET” dememiz neden “hayırcı hayırsızların” zoruna gidiyor? “EVET” demenin kazanımları; cuntacılara, medya ağalarına, yüksek yargıya, küresel sermayeye mızrak gibi saplanacak.” Dedi.
‘HAYIRCI HAYIRSIZLARIN ZORUNA GİDİYOR’
Referandumda evet oylarının ağırlıklı çıkacağına inandığını belirten Muhammed Beybur: “Demokrasinin tam anlamıyla teminat altına alınmasını ve gerçek anlamda milletin himayesine verilmesini istiyorsa, TÜRKİYE “EVET” demelidir. “Başkanlık Sistemi Türkiye’yi Avrupa Birliği’nden uzaklaştırır” diyen Brüksel’e inat, Türkiye’ye şantaj yapanlara haddini bildirmek için “EVET” dememiz neden “hayırcı hayırsızların” zoruna gidiyor. “EVET” demenin kazanımları; yönetimde tam kontrol sağlanıp FETÖ, YPG/PKK, DHKP-C ve DEAŞ terör örgütleriyle en etkin mücadelenin verilmesinin nokta atışları olacaktır. Yürütmenin tek elde toplanmasını ve Cumhurbaşkanı-Hükümet çatışmasının önlenmesini istiyorsa, TÜRKİYE “EVET” demelidir.” Dedi.
‘KİMLER HAYIR DİYOR!’
Özellikle uluslar arası bağlantılar ve karanlık güçlerin hayır dediğini de gündeme getiren Beybur konuşmasını şu cümlelerle devam ettirdi: “Fethullah, FETÖ’cüler, Kandil, CIA, PKK, HDP, CHP, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri “hayır” diyor diye, “EVET” dememiz neden “hayırcı hayırsızların” zoruna gidiyor? “EVET” demenin kazanımları; Türkiye’yi kutuplaştırmak isteyenlerin, Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-dindar, partici-yancı çatışması isteyenlerin heveslerini bitirmek adına Ebubekir’in sadakati sağlanacaktır.
“Yönetimi halk seçer ama Türkiye’yi sivil-asker bürokrasi yönetir” dayatmasının son bulmasını istiyorsa, Türkiye “EVET” demelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletimize yeniden büyük devlet olma heyecanını yaşattığı için, başkalarına boyun eğen değil, dik duran devlet gücünü hatırlattığı için yeni ufuklara onunla yürüme adına “EVET” dememiz neden “hayırcı hayırsızların” zoruna gidiyor. “EVET” demenin kazanımları; milletin iradesi ve tercihi üzere tek başına iktidara getireceği partilere, Anayasa Mahkemesi marifetiyle “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” deyip cezalandırılmalarının önlenmesi adına onurlu bir duruş olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni güçlendirmek için, dışarıdan ve içerden politikamızı karıştıran vesayetçilerin gücünü kırmak, “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” hükmünün gerçek anlamda uygulanmasını istiyorsa, Türkiye “EVET” demelidir. Bu millet, “Erdoğan gibi bir lider bulduk, bizi hiç yanıltmadı, o bize lazım” dediği için, Cumhurbaşkanının yolunu açmak adına “EVET” dememiz neden “hayırcı hayırsızların” zoruna gidiyor.” Dedi.
‘ALĞI OPERATÖRLERİ, KRİPTOLAR’
Özellikle hayırcıların algı oluşturma yönünde büyük gayretler sarf eden kripto FETÖCÜLER olduğuna önemle dikkat edilmesi gerekliliğini vurgulayan Beybur şu hususlara dikkat çekti: “Evet demenin kazanımları; milletin kafasını karıştırmak, aklını çelmek için "Erdoğan tek adam olacak, Türkiye diktatörlüğe gidiyor, parti devleti kuruluyor" diyen algı operatörlerini ve dış mihrak unsurlu kriptolar suskun kalacaktır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle güçlenen millet iradesinin, tahkim edilmesini ve sorunsuz olmasını istiyorsa, Türkiye "EVET" demelidir. "EVET" demenin kazanımları; FETÖ gibi milletimizin hayır ve iyilik duygularını istismar eden sinsi ihanet şebekelerine bir daha asla fırsat vermemek için Ömer'in Adaleti sağlanacaktır. Türkiye’nin yönetimini, 367 gibi hukuk hokkabazlıklarından ve kanun fetişizminden kurtarmak, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığının korunmasını istiyorsa, TÜRKİYE "EVET" demelidir. "EVET" demenin kazanımları; CHP’ye oy vermeyen büyük seçmen kitlesine bir daha kimsenin "göbeğini kaşıyan adamlar, bidon kafalılar, köydeki çobanlar" diyememesinin şanlı zaferi olacaktır. Darbelerin hüzünlü ve korkutucu dönemini yaşayan ve en sonda da 15 Temmuz gecesinin kaosunu yaşayan halkımız, bu dönemin bitmesini kesin ve keskin bir şekilde istiyorsa, Türkiye "EVET" demelidir. "EVET" demenin kazanımları; dinini yaşamak isteyen büyük makul çoğunluğun "gerici, yobaz, çağ dışı unsurlar" diye yaftalanmasını önlemek adına Ali'nin Zülfikar'ı olacaktır. Siyaseti kirleten, ülkemizi kaosa sürükleyen ve halkı ümitsizliğe sürükleyen "koalisyon pazarlıklarının" bitirilmesini ve koalisyonların Türkiye’nin gücünü tüketen zararının önlenmesini istiyorsa, Türkiye "EVET" demelidir. Milli ve yerli siyaset zeminin sağlamlaşması için, AK Parti-MHP ittifakının, güçlü Türkiye’nin teminatı olacağı için... Terörün bitirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması, işsizliğin sona ermesi, refah içinde 2023 hedeflerine yürünmesi için... "Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi batırır" diyenlere aldırmadığımızı, felaket tellâllarına pirim vermediğimizi göstermek için... Cumhurbaşkanlığı sistemini, Sayın Erdoğan’ın üzerinden şahsileştiren, "ya daha sonra Türkiye hiç sevilmeyen bir liderin eline geçerse" diyenlere inat, "bu millet sevmediği birini asla cumhurbaşkanı seçmez, biz milletimize güveniyoruz" diye haykırmak için... Evet, Evet, Evet, Evet, Evet.” Dedi.
