‘BİRİ YALAN SÖYLÜYOR’

HABER: AHMET BEŞENK Dün gazetemiz aracılığı ile Dicle Üniversitesinde HİV virüslü hamile kadın haberiyle ilgili olarak Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu’nun açıklamalarını yayınlamıştık. Kadiroğlu’nun açıklamaları üzerine adının açıklanmasını istemeyen bazı hastane çalışanları çeşitli konulara açıklık getirerek hastane yönetimine sorular yönelttiler. Yöneltilen sorular arasında Kadın Doğum kliniğinde görevini yapmayan kaç doktora geçmişe yönelik uyarı yapıldığının veya soruşturma açıldığının cevaplanması istenirken hastaneye gelmeden maaş alanların olup olmadığı soruldu. Ayrıca Ali Kemal Kadiroğlu’nun ‘önlemler alındı’ söylemine karşılık şu can alıcı soru soruldu: “Önlemler alınmış ise iğne asistanın parmağına nasıl battı?”. Bölümdeki bazı doktorlar Bariyerli eldiven olmadığını dile getiriyorlar.

‘BİRİ YALAN SÖYLÜYOR’
 Dicle Üniversitesinde kime dokunursanız bin ah işitiyorsunuz. Rektöründen Başhekimine, doktorundan, hizmetlisine herkes sıkıntılı. Çalışanın adeta cezalandırıldığı belirtilen Üniversite sınırları içersinde çok sayıda kişinin işe gitmeden veya mesai mefhumunu süzgece çevirerek kafasına göre işe gittiği iddia edildi ve isimler dahi verildi.

Hiv’li hastaya müdahale eden ekip koruyucu eldiven giymişmiydi, giymiş ise iğne asistanın eline nasıl battı, giymemiş ise Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu’nun ‘Bariyer’ açıklaması bir fantezimiydi? İşte bu ve benzer sorular şu anda kamuoyunun gündeminde.

 

Dün Gazetemize özel konuşan Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu çarpıcı açıklamalar yapmıştı.

Kadiroğlu, yaptığı açıklamada, bazı doktorların hasta seçtiği, guruplaşma yaptıkları, sorumsuzca davrandıkları, yönetime kumpas kurdukları, ayak direttikleri, istenilen malzemelerin tek bir yeri işaret ettiği ve bazı kliniklerin dışarıdan bile dikkat çektiğini belirterek çeşitli suçlamalarda bulunmuştu.

Suçlamaların ardından görüşmek istediğimiz bazı hekimler isimlerinin gizli kalması kaydı ile çarpıcı açıklamalarda bulundu ve cevaplanmak üzere sorular yönelttiler.

Başhekim Kadiroğlu’nun bazı doktorlarla ilgili görevlerini yapmıyorlar diye suçlamalarda bulunması üzerine bu güne kadar kast ettiği doktorlardan kaçına soruşturma açtığı isminin açıklanmasını istemeyen bazı hekimler tarafından soruldu. Görevini yapmayanlara öncelikli olarak işlemin yapılması gerektiğini fakat buna karşın hiç işlem yapılmadığına dikkat çekilirken ‘Bahsedildiği kadar ciddi suçlar işleniyor ve soruşturma açılmamış ise o zaman kendileri suç işlemiştir’ yorumu yapıldı. Yine üniversite kapsamında faaliyet sürdüren çok sayıda unvanlı hekimin mesai mefhumunu hiçe sayarak yüklü miktarlarda maaş aldıkları ihbarı da yapıldı.

Kadiroğlu’nun açıklaması üzerine söz almak isteyen fakat korktukları için kimliklerinin açıklanmamasını isteyen bazı kişiler şu yorumlarda bulundu: “Öncelikle bahsedilen koruyucu kıyafet söyleminde Koruyu eldivenin olmadığının bilinmesinde yarar var. Burada ameliyata doktorların girmek istemediği söyleniyor, siz koruyucu önlemleri almadan doktorlara gir derseniz ameliyata girmezler, ya eline iğne batarsa ki asistanınkine battı, hesabını kim verecek, vicdanen rahatsız olmaz mısınız? Yani Koruyucu eldiven yok. Siz HİV’li bir hastayı ameliyat etmeden önce alt yapısını hazırlamak, ihtiyaçları gidermek zorundasınız, bu ihmal göz ardı edilmemeli. Sayın Başhekim bu suçlamayı yapıyor ama suçladığı kişilerden kaçına önceden soruşturma açıp ya da farklı işlem yapmış, bunu sormakta yarar var. Malzeme, alet, edevat alındığı iddia ediliyor, o zaman envanterleri döksünler ortaya. Başhekimin açıklamasında 3 isim verilerek görevlerini yapmadıkları beyan edilmiş, sorarmısınız kendilerine bu verdikleri isimlerle ilgi olarak bu konularda sözlü veya yazılı bir uyarıları var mı? Yok. Verilen isimlerden bazıları için söyleyebilirim ki bu güne kadar hasta kabul etmedikleri Gerekçesi ile verilen yazılı bir şikayet bulunmuyor, söylenen iftiradır, yalandır, günahtır. Olmayan bir şeyi varmış gibi anlatınca insanlar var olarak algılıyor oysaki böyle bir şey yok. Hastanede her şey on kat artmış, malzeme yok, herkesi zorluyorsunuz, malzeme almıyorsunuz, ALLAH’TAN korkun, suçu en azından başkasının üzerine atmayın. Bu şuna benziyor size 10 kişi geleceğine 100 kişi geliyor, yiyor, içiyor, üstüne sizi dövüyor, sonra diyorlar tekrar geleceğiz, yaptıkları resmen bu, haberi olmayan insanları suçlamak, siz nasıl suçlarsınız! Siz böyle bir vakaya müdahale etmeden önce malzemeleri hazır etmeniz lazım, yoksa nasıl müdahale edeceksiniz? Malzeme yok hocam yok, zorlamı olmayan malzemelerle müdahale ettirmek! Var mı böyle bir müdahale şekli. Bu konu ile ilgili soruşturma açıldığında çok daha farklı gerçekler ortaya çıkacaktır, herkes savunmasını yapacaktır. Suç neyse herkes buna razı olacak suçluysa eğer. Üniversiteyi, yönetimi sabote etmek diye bir şey söz konusu değildir.”

 

“Siz bir yerde çalışırsanız sıkıntı yaşarsınız, sıkıntı çalışınca ortaya çıkar. Çalışmazsanız sıkıntı çıkmaz. Bakın Kadın Doğum kliniğinde hiç çalışmayan, hiç gelmeyen, gitmeyen hocalarda var. Niye onların adı geçmiyor hocam, neden çalışanların adı geçiyor? Bir insan çalışırsa komplikasyon yapar, çalışmazsa yapmaz, yani bir yerde bir hata düzeltmek istediğiniz halde düzeltemezseniz suçlusu siz mi oluyorsunuz? Çalışan arkadaşlarımıza gerçekten de haksızlık ediliyor. Aslında çok çalışmak ta değil, doğru çalışmak önemli. Alet yok, ultrason yok, cihaz yok, hasta 10 kat fazla ve zor, zorluyorsunuz doktoru sonra bir komplikasyon çıkınca suçluyorsunuz. ALLAH’TAN korkun bir atın üzerine 5 ton yük yüklenir mi, kaldırabilir mi o yükü? Sabote deniyor, lütfen soruşturma açın, kim ne kadar çalıştığını belgelesin, soruşturma açmadan suçlamak doğrumu yani! ALLAH’TAN Korkmuyor musunuz siz? Sıkıntıları olan zor bir üniversite burası, 11 ile bakıyor, ister, istemez emsallerinin 10 katı üzerinde hasta geliyor, 40 yıllık üniversitesiniz kalan doçent yoktur, herkes gitmiş, hepsimi kötüydü! Soruşturma açılır ise kimlerin çalışıp, kimlerin çalışmadığı ortaya çıkacak. Siz birilerinin çalışmadığını söylediğinizde şunları yapmanız lazım önce, yaptığı ameliyat sayısı, yaptığı poliklinik, yapılan işleri ortaya koyunca çalışan ile çalışmayan ortaya çıkar. Bahse konu olan klinikte çalışan 3-4 doktor vardır ve bu doktorlar mağdur durumdadır ve ne yazık ki doktorların sorunları ortada yoktur. Bu açık ve nettir Dicle Üniversitesinde doktorların sırtına çok fazla yük bindiriliyor ve ister istemez hataların olması kaçınılmazdır.”

Güncelleme Tarihi: 03 Ocak 2018, 19:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER