DİCLE ÜNİVERSİTESİNİN ENTRİKALARI

HABER: AHMET BEŞENK Dicle Üniversitesinde HİV virüslü hamile kadın ile başlayan İhmal haberleri Dicle Üniversitesindeki entrikaların da ortaya çıkmasına neden oldu. Dicle Üniversitesi Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu mikrofonlarımıza yaptığı açıklamalar ile çok sayıda entrikaya ve kumpasa maruz kaldıklarını beyan ederken bazı kliniklerin hasta seçtiğini, bazı hocaların cihaz alınken tek adrese gönderme yaptıklarını ve daha bir çok kan donduran iddiayı gündeme getirdi. Kadiroğlu, Hiv virüslü hastanın ameliyatında eline iğne batan asistan konusuna da açıklık getirdi ve koruyucu tüm önlemleri aldıklarını beyan etti. Ortada cevap bekleyen en önemli soru ise ameliyata giren 2 aylık asistanın elindeki koruyucu eldivenin iğneden kendisini neden korumadığı oldu.

DİCLE ÜNİVERSİTESİNİN ENTRİKALARI

 Dicle Üniversitesi Kadın Doğum Kliniğine kabul edilmeyen HİV virüslü hamile kadının hikayesi, ameliyat sırasında eline iğne batan asistanın hikayesi ile son buldu. Son buldu bulmasına bu arada birçok sıkıntının da halen Dicle Üniversitesinde diriliğini koruduğu görüldü.

Hastanede yaşanan HİV krizi ile gazetemize açıklama yapan Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi Ali Kemal Kadiroğlu, sıkıntının temelinde klinikte bulunan bazı kimliklerin olduğuna vurgu yaparak çok özel açıklamalarda bulundu. 

‘HASTAYI KABUL ETMEMEKTE DİRENİYORLAR’

“6 yıldır Halk sağlığı müdürlüğü kontrolünde olan bir kadın hasta gebe kalıyor ve bu kadın hasta Salı günü bizim hastanemize geliyor. Poliklinikte Doçent Doktor Elif Hanım, hastayı görüyor ve yatışını veriyor fakat klinik sorumlu hekimi Yardımcı Doçent Doktor M. F. F., bunu kabul etmiyor ve AIDS’li hastaya bakmam, nereye giderse gitsin diyor. Şimdi bunu o sahiplenmeyince asistanlara da diyor sahiplenmeyeceksiniz, asistanlarda korkularından sahiplenmiyor. Tabi hasta yatış yapamıyor ve ertesi gün tekrar geliyor hastaneye, tabi hastaneye gelir gelmez Halk sağlığından bizim Bulaşıcı Hastalıklar hemşiremiz aranıyor, hasta sizin orda ve doğumunu orda yapacak diye bilgi veriliyor. Bunun üzerine biz yönetim olarak hastanın ameliyattan önce kullanması gereken ilaçları temin ediyoruz. Hastanın yatışı öğleden sonra saat 2’de veriliyor. Biz hastanın ameliyat öncesi alması gereken ilaçları temin ediyoruz ve haberleri var, kliniğe de teslim ediyoruz ilaçları.”

‘İLACI KİME TESLİM EDİYORUZ?’

“İlacı kime teslim ediyoruz! Akademisyenler değil, kıdemli asistanlar değil, çömez asistanı gönderiyorlar ilaçları teslim almaya, o saate kadar da klinik bu hastayı kabul etmemek için defans koyuyor. Fakat bizim girişimlerimiz neticesinde hem yeni doğan kliniğiyle hem de görüşmeden sonra Elif hoca hastayı yatırıyor, yeni doğanla da iletişim kuruluyor ve hastaya ve bebeğine yer hazırlıyoruz. Sezaryen olacağı belli olan bir hastanın ameliyatı için gerekli olan malzemeler ile ilgili olarak kliniğin şu, şu malzemelerin hazır olması gerekiyor demesi gerekmez mi? Bu hastamız riskli bir hastadır bunlar bize gereklidir demeleri gerekiyor, hastayı sahiplenmedikleri için bu hususta bize bir talep gelmiyor. Akşama doğru bu hastamızın sancıları başlıyor, yine o adı M. F. F. olan akademisyen, yardımcı doçente Doçent M. S. E. ve yardımcı Doçent Doktor M. S. İ.’de M. F. F.’ye destek veriyorlar, biz bu şartlarda çalışmayacağız, biz bu hastayı kabul etmiyoruz, kesinlikle bu hasta burada ameliyat olmayacak diye bir tavır sergiliyorlar. Asistanlar da hocalarının bu tavırlarından dolayı hastayı sahiplenmiyor, tabi hepsi değil, onların içerisinden bir, iki kişi de rapor alıyor. Akşam Saatlerinde hastanın sancısı olunca yine icapçı doktor olan M. F. F. hastanın ameliyatını yapmayacağını söyleyince Elif Hanım evinden geliyor, hastayı aşağıya istiyor. Bakın, hastayı iki aylık asistan ile gönderiyorlar ameliyathaneye. O esnada diyorlar ki bize bariyer malzemeleri lazım, 10 dakika sonra hasta ameliyat olacak, yönetime, bize diyorlar ki bariyer ameliyat malzemeleri yok. Buna rağmen gerekli talimatlar veriliyor, 15 dakika içinde Kadın doğum hastalıkları hastanesinden bariyer eldiven ile beraber gözlük, maske ve bone, bütün malzemeleri temin ediyoruz. Tüm bu malzemeleri temin ettiğimiz içindir ki Elif Hanım ve asistanı Dicle hanım, anestezistler ve doğumhane hemşiresi ameliyata giriyorlar.”

‘ÖNCEKİ ALĞIYI KAZAYLA BİRLEŞTİRDİLER’

“Şimdi soruyorum; Bariyer önlemleri yok ise bunlar nasıl ameliyat yaptılar? Ameliyat sonrası çocuk yeni doğan servisinde kuvöze yatırılıyor, hasta da ameliyattan sonra kliniğe çekiliyor. Ameliyat esnasında elif hoca ameliyat yaparken yanlışlıkla, kazaen, kullanılan dikiş iğnesi asistanın parmağına batıyor. Kazaen bu olunca ve öncesinde algı oluşturulunca hocalar tarafından, birde asistanın parmağına iğne batınca, bu kez de asistanlar diyor bizi kimse sahiplenmiyor, çalışmayacağız diye duygusal bir refleks gösteriyorlar. Biz olayı duyar duymaz, Çarşamba gününden beridir olaya hâkimiz ve anabilim dalı başkan hocamızı ameliyattan çağırdım. Kendisinin bu konu ile ilgilenmesini, akademisyenleri ve asistanların poliklinik yapmalarını, yapmadıkları takdirde yönetim olarak, yasal haklarımızı kullanarak gerekli soruşturmayı açacağımı söyledim. Bunun üzerine öğleden sonra Elif Hanım ve Senem Hanım Kadın doğum polikliniğine inip hasta baktılar. Bunun dışında o günün akşamında ki dünde konuştum asistanlarla yanıma geldiler, Perşembe günüde 2 asistan temsilcisi gelmişti. Zaten kendilerine hastaya karşı tavırlarında dolayı soruşturma açılacağını bilmelerini söylemiştim, bu sizin yanınıza kalmayacak dedim. 5 asistan gelmişti yanıma hocam sizi böyle bilmiyorduk, farklı anlatmışlar, hocalar bizi buna yönlendirdi dediler. Bu hocalarda M. F. F., M. S. E. ve M. S. İ.’dir. Bunlar ta başından beri riskli kadın doğum vakalarını almamak için ayak diretiyorlar. Ben bu olayı Çarşamba günü sabahında Sayın Rektörümüz Talip hocaya net bir şekilde anlattım, hocamda ne geriyorsa yapın diye talimat verdi.”

‘YÖNETİME KARŞI KUMPAS VAR’

Yönetime karşı bir kumpas var ki biz buna asla müsaade etmeyiz, biz üniversite hastanesiyiz, bölge hastanesiyiz, biz her türlü vakayı kabul etmek zorundayız. Ayak diretiyorlar, gerekli işlemleri başlattık dün itibariyle, 28 ve 29 Aralık 2017 itibari ile tutanaklarımızı tuttuk, dekanlığa yazılarını yazdık, soruşturma açtık. Bizden koruyucu kıyafet istedikleri noktasında hiçbir talepleri yoktur. Yani onlar benden bariyer malzemesi isteyecekler ve ben onlara almıyorum diyeceğim, öylemi, böylesi bir akıl tutulması ve akıl dışı, beyin sulanması yaşanabilir mi! Benim öyle bir hakkım yok bir defa. Peki, biz bu Zidovidin adlı ilacı size niye teslim ediyoruz, bu konuda size ne diye destek oluyoruz hastanın ameliyatı için? Tüm komplike vakalara müdahale etmek zorundayız, bundan kaçamayız.

‘İSTEDİKLERİ MALZEMELER BİR MARKAYI İŞARET EDİYOR’

“Bu kişiler bizden destek istedikleri oranda biz onlara destek olmuşuz. Onların söylediği bazı şeyler var, diyorlar ki bize alet almıyorsun! Bende onlara diyorum ki siz hep bir markaya işaret ediyorsunuz. Ben bir markaya işaret ettiğiniz sürece size alet almam. Bu rekabete aykırıdır. Biz geçmişin kötü izlerini silmek için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz.”

 

‘DIŞARDAN BİLE İKİ KLİNİK DİKKAT ÇEKİYOR’

“Benim arkadaşım dışarıdan özel bir hastanesinin müdürüdür o bile bana tüm yaptıklarınız ile seni destekliyoruz yalnız iki kliniğiniz iyi değil diyince ben ona cevaben ben dedim biri Kalp Damar cerrahisidir, diğeri de Kadın Doğum Kliniğidir. Oda dedi abi sen bu işi biliyorsun. Bakın düşünün dışarıdan bizi destekliyorlar. Ben bilmezmiyim benim hastanemde hangi klinik çalışıyor, hangisi numara çekiyor, hangi klinik hastanenin kalkınması için çaba sarf ediyor!”  

Güncelleme Tarihi: 01 Ocak 2018, 18:01
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER