‘ORTALIK SULANDIRILIYOR’

ÖZEL RÖPORTAJ: AHMET BEŞENK Ak Parti eski il başkanı ve ASKON Diyarbakır şube başkanı Aydın Altaç 16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan referandumu değerlendirdi. Altaç, son dönemlerde yüzü, kimliği hiç görülmemiş ama sahnelerde boy, boy fotoğraf çektirenlerin ne kadar samimi olduğu konusundan fetö soruşturmalarına kadar birçok konuda açıklamalar yaptı. İşte o röportajdan bazı başlıklar:

‘ORTALIK SULANDIRILIYOR’

 BEŞENK: Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz ve safınız belli. Özellikle son bir ay içersinde referandumdan evet oyunun çıkması büyük ölçekte garanti gibi görünmeye başlayınca yeni, yeni simalarda ortaya çıkmaya başladı. Bu yeni simalar tanıdık mı? Yoksa fırsatın rüzgarından yararlanmak ve yalaka boyutu ile kendini göstermek isteyen kimliklerin varlığını siz de hissediyor musunuz? samimiyet kokusu alıyor musunuz?

 

ALTAÇ: Siyaset tabiî ki çok farklı bir alan. Ak Parti hükümeti iş başına gelmeden önce ülkenin sorunlarına duyarsız, görmezden gelen, hizmetten çok kendilerine, ahbaplarına ve çevrelerine alan açmak yeri olarak kullanıldığını öncelikle belirteyim. Ak parti kurulup iktidara geldikten sonra ki dönemlerde ki özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın genel başkanlık ve Başbakanlık yaptığı dönemlerde siyasetin bir kuralı, etiği, amacı farklılaştı. Hizmete talip olan, ülkesini, vatanını, vatandaşını düşünen, bu anlamda emeğini, birikintisini aktarmaya çalışan bir yapı oluşmaya başladı ama son dönemlerde özellikle çok farklı simaları alanlarda görmeye başladık. Tanımadıklarımız hakkında yorum yapma şansımız yok ama tanıdıklarımız arasında kaliteli insanlar var, farklı amaçta farklı insanlarda var. Bu aslında siyasetin doğasından gelen bir durum ama bölgenin dürüst siyasetçi tarzına ihtiyacı var. Bunu yapmak isteyenler de kendi gelecekleri ile ilgili değil ülkenin geleceği için samimiyetle yapmalı. Mutlaka değişik şekilde nemalanmak isteyen kesimler olacaktır fakat amacı iyi oylan arkadaşlarımızın sahayı çok iyi doldurması gerekiyor, kötü niyetli kesimlere ise şans tanımamalıyız.

 

BEŞENK: 16 Nisan’da gerçekleştirilecek referandum için yerelde bu misyonu yüklenen siyasilerin üzerlerine biçilen rolü hakkıyla yerine getirdiğine inanıyor musunuz? Vatandaşların büyük bölümü kendilerine ulaşanın olmadığını beyan ediyor.

 

ALTAÇ: Aslında bu sorunun cevabını en iyi muhatapları bilir fakat geçmiş deneyimlerimden yola çıkarak ki Ak Partide uzun bir dönem il başkanlığı yaptım, genel olarak şunu çok net olarak söyleyebilirim partinin yükünün çok büyük bir kısmını Cumhurbaşkanımız çekiyor. Bunun içindir ki 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde kişisel olarak aldığı oy, gördüğü teveccüh bütün Parti seçimlerinde almış oldukların üzerinde bir orandı. Bu şunu gösteriyor, kendisine yönelik çok büyük bir takdir var, kabul edilme durumunun ortada olduğunu gösteriyor. Bütün işleyiş, yük, çalışmalar ve projelerin çok büyük bir kısmı Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerinden oluyor. 16 Nisan’ın tarihi önemine bakarsak benim kişisel izlenimim herkesin samimi olarak canhıraş bir şekilde çalışması gerektiği yönünde. Çünkü bunun telafisi yok. Bir seçimi kaybederseniz telafi şansınız var ama referandumun telafisi yok. Nasıl olsa Cumhurbaşkanımızın oyları var diyerek kimsenin rehavete kapılma gibi bir lüksünün olmaması gerekiyor. Ancak bunu toparlayarak bu şekilde söyleyebilirim.

 

BEŞENK: Süreç önemli, 16 Nisan ise tarihi bir süreç. Bu noktada su uyur, düşman uyumaz, hayırcılarda uyumuyor. Ne dersiniz düşmanların stratejisi ile ilgili?

 

ALTAÇ: Tabiî ki düşman uyumaz. Çünkü büyük önem arz eden 16 Nisan tarihi bu uyumayan düşmanların en korkulu rüyası. Bakın Ahmet Bey, bu fetö Türkiye’nin en başına musallat olmuş en tehlikeli örgütlerinden bir tanesi. PKK’nın, DAEŞ’in tarzı belli fakat fetönün eylem tarzı farklı. Bir defa bunlar legal görünümlü olup devletin tüm kademelerine sızmış ve devleti içten fethetmek isteyen bir yapıya sahip. Bu yapı devletin ekonomisinden tutun bütün alanlarını, imkanlarını kullandıkları gibi yetmedi hükümeti devirmeye çalıştılar17 – 25 Aralıkta. Oda yetmedi Gezi olaylarına destek oldular, olmadı bu bölgede çukur, barikat politikalarında etkin rol aldılar, oda yetmedi en son 15 Temmuz’da hepimiz hatırlıyoruz neler olduğunu. Bu kadar devlete sızmış, kripto çalışan, gizlilik esaslarını kendi doğru zeminlerinde kullanan bir örgütün bu bölgede etkin olduğunu biz biliyoruz. Hem bürokraside çok etkin, hem kamu güvenliğinde çok etkin hem de siyasette çok etkinler. Böylesi etkin bir yapı karşısında hükümetin veya Sayın Cumhurbaşkanımızın başarılı olması halktan alacağı destek ile mümkün olur. Bu örgütün eylem tarzını, amaçlarını, pisliklerini deşifre edecek he kadar argümanımız varsa ve vatandaşla paylaşırsak bu alandaki mücadeleye destek ve katkı sunmuş oluruz. Bunu çok net söyleyebilirim bugün, kripto olarak addedebileceğimiz üst düzeyde görev yapan birçok elemanlarının halen devletin etkili kurumlarında olduğunu ve kendilerini çok iyi gizlediklerini, görevlerine devam ettiklerini, görevlerine devam ederken de örgütün amaçları doğrultusunda çalışmalar yapıp gelecekte yine örgütün amaçları doğrultusunda eylem tarzını geliştirmeye çalıştıklarını da biliyoruz, etkili kimliklerin bu konuda çok iyi çalışmaları gerekiyor. Bu mesele sadece Ak Partinin meselesi değil 80 milyon vatandaşımızın geleceğini etkileyen son derece kritik bir meseledir. Bu terör örgütü yabana atılacak bir örgüt değil, çok ciddi beşeri sermayesi, lobisi, basını var. Bu örgüt toplumu çok iyi manipüle edebiliyor, provokasyon yaratabiliyor. Yani bunların tümüne çok fazla hassa ve duyarlı olmamız gerekiyor.

 

BEŞENK: Sanki ortalık biraz sulandırılıyor gibi, Sizce cıvıtılmıyor mu?

 

ALTAÇ: Ergenekon ve balyoz davalarını herkes hatırlar, sonuçta ben bir avukatım, haklılık payı çok yüksek soruşturmalara tanıklık yaptık. Akabinde fetönün yaptığı soruşturmalarda bir sürü faaliyetlerin yapıldığına da şahitlik yaptık, o baştaki algı sonradan değişti. Fetönün kripto ayağının halen devletin içersinde olduğunu bildiğim için söylüyorum, bu soruşturmalardan 3 – 5 ay, 1 yıl, 3 yıl sonra Ergenekon davalarındaki gibi başta haklılık temellerinde gelişen soruşturmaların sonradan sulandırılarak, farklı deliller, uygulamalar yaratılarak bugün fetöden yargılanan birçok kişinin belki berat etmesi, soruşturulmalardan kurtulmasını sağlayacak. Evet fetö olayı sulandırılıyor, sağa, sola çekilmeye çalışılıyor, örgütün kripto elemanlarının deşifre olmaması için bakıyorsunuz etkin pişmanlıktan yararlanması için ipe, sapa gelmez beyanlarda bulunarak örgütü sıradanlaştırmaya, iz kaybettirmeye, kendilerini temize çıkarma gibi bir gayrete tanıklık yapıyoruz. Şunu çok net olarak söylüyorum, her kim bu örgüt ile ilgili herhangi bir siyasi, ekonomik, gelecekle ilgili farklı bir beklenti içerisine girip mücadele etmez ise ki bu her kesim için geçerli bunun vebalini çok ağır biçimde hissedecektir. Fetönün ihanet girişiminde 250’den fazla insanımız canından oldu, 2 Binde fazla gazimiz var, milyonlar TL’lik kaybımız var. Bunları unutmamız mümkün mü? Son dönemlerde gündeme getirilmemesi meselesi ise olayı sulandırma stratejisinden biri. Eğer siz illegal bir yapının veya çalışmanın gündemden düşerek alttan farklı bir muameleye tabi tutulmasını sağlamak istiyorsanız tamda şu süreçte izlenen stratejiyi izlemek zorundasınız. Yani, fetöyü gündemden düşüreceksiniz, halkın dikkatlerini başka bir yere çekeceksiniz, halk oraya yoğunlaşacak, alttan da tutuklanan, örgüt mensubu olan insanlarında tahliyesini, sorgusuydu, duruşmalarıydı, bir şekilde göz ardı edeceksiniz. Aslında siz bir an önce kriptoları da tasfiye etmek zorundasınız, tasfiye etmediğiniz zaman bu soruşturmalara müdahale ettikleri sürece önemini kaybedecektir, sıradanlaşacaktır ve istenen neticeyi sağlamayacaktır. Bu konunun vatandaş nezdinde sıradanlaştığını düşünmüyorum fakat bazı kesimlerde özellikle yargı, güvenlik ve kamu bürokrasisinde yavaş, yavaş algı değişikliğine gidildiğini hissediyorum, bu da önümüzdeki dönemler için çok büyük ve ciddi bir tehlike. 

 

BEŞENK: Son olarak neler eklemek istersiniz?

 

ALTAÇ: Türkiye kritik bir süreçten geçiyor, 16 Nisan bu işin en kritik günüdür ve o şekilde görüyorum. Bu ülkede yaşayan 80 milyon vatandaş istikrar ortamını bulamadı, 16 Nisan bu nedenle önemli bir fırsat ve bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu kadar önemli bir süreçteyiz, 16 Nisan’dan sonra Türkiye’de çok önemli değişimler yaşanacaktır, ülkeni hayrına ve selametine çok güzel değişimler yaşanacaktır. Kürtler de, Türkler de, diğer etnik inanç gurupları da mutlu ve huzurlu yaşayacakları bir ülkenin vatandaşı olarak yaşama imkanı bulacaklardır. Bu nedenle 16 Nisan’da sandıklarda çıkacak olan Evet oyları bu denli önemli. Bütün vatandaşlarımıza çağrımız budur, bu sistemden en çok muzdarip olmuş bir bölgenin bir Kürt vatandaşı olarak şunu söylüyoruz, biz hiçbir şekilde 1982 anayasasının ilkelerine, prensiplerine, düşüncelerine sahip çıkma gibi bir lüksümüz yok. Köylerimizi yakan da, faili meçhul cinayetleri bize yaşatan da 1982 anayasasının, askeri cuntanın ruhudur. Dilimize, yaşam tarzımıza ve hatta yemeğimize kadar müdahale eden bu zihniyete sahip çıkma gibi bir durumumuz olmamalıdır. Önümüzde yeni bir fırsat var, bu bize bu zihniyetin yok olması için bir fırsat var ve bizim bu fırsata sımsıkı sarılmamız. Katkı sunmamız gerekiyor. 

Güncelleme Tarihi: 31 Mart 2017, 13:39
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER