Diyarbakır Anneleri ve Zenci Kadın Rosa Parks..

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ‘Diyarbakır Anneleri’nin başkaldırısının sebeplerini, çözüm sürecinin sancılarını, örgütün kaçırdığı o çocukların iadelerini, PKK’nın Muş’daki eylemini ve Gülten Kışanak’ın sözlerini değerlendirirken çok öfkeliydi.. Çok önemli siyasi mesajlar barındıran o konuşmanın satır aralarını çekip aldım.

Diyarbakır Anneleri ve Zenci Kadın Rosa Parks..
 ‘Diyarbakır  Anneleri’ bana; ABD’de otobüste bir beyaza yer vermeyi reddederek siyahilerin özgürlük direnişini başlatan Rosa Parks’ın hikayesini çağrıştırdı.

O’nun otobüste başlayan hikayesi, milyonlarca siyahın haklarını almak için yürüteceği direnişin başlangıcı olmuştur tüm dünyada..

Şimdi sıra o  annelerde.. Kaçırılan çocuklarının özgürlüğü için direniyorlar.. Diren anne..! Yanınızdayız..

***

Dededen toruna her daim siyasetin içinde olmuş ancak, hiçbir güç tarafından boyundurluk altına alınmamış, alınamamış o büyük ailenin en son temsilcisi Galip Ensarioğlu.

Kendisi de bir baba olan Ensarioğlu ile annelerin gözyaşlarını konuştuk..

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ‘Diyarbakır Anneleri’nin başkaldırısının sebeplerini, çözüm sürecinin sancılarını, örgütün kaçırdığı o çocukların iadelerini, PKK’nın Muş’daki eylemini ve Gülten Kışanak’ın sözlerini değerlendirirken çok öfkeliydi..

Çok önemli siyasi mesajlar barındıran o konuşmanın satır aralarını çekip aldım.

Konuşmanın tam metnini suya sabuna dokunmadan sizler için yazdım...

***

- BDP' nin içinde çocuğunu isteyen babanın başı kırılıyorsa, anne dövülüyorsa ve belediyenin önünden kovuluyorlarsa, o çocuklara da ailelerine de, bu halka da verdiği değer de demokratlıkları da sahteymiş..

- Örgüte girmenin prestij sayıldığı, hatta çocuklarının ölümüyle gurur duyan o anneler şimdi gerçeği anladılar ve başkaldırıyorlar. Bu ses susturulamaz.'

- Öcalan’ı ve örgütü tanıdığım kadarı ile İmralı’dan çocukların ailelerine iadesi çağrısı çıkacaktır. Çıkmalıdır da... Bırakacaktır. Bırakmak zorundadır da... Aksi halde örgüt tabanını kaybeder ve etkisini yitirir..

- Bazı aileler örgütle içli dışlı olmuştur ve örgütün baskısı yüzündendir. Hiçbir aile kendi isteğiyle bundan vazgeçmez.

- 18 yaş altı olan çocuklar Rojova Savaşı'nda kullanılıp, öldürülüyorlar..

- PKK’nın dağa adam devşirmesi çözüm sürecinin ruhuna aykırıdır..

- İlk kez 30 yıldır Kürt anneler isyan ediyor, baş kaldırıyor..Bu çığlık daha da büyür..

- Örgüt annelerin bu feryadını, tepkisini anlamaz ve cevap vermezse bundan sonra farklı bir süreç başlayacaktır.

- Örgüt de biliyor ki, bu karşılık bulur ve karşılığı da büyük olur.. O yüzden Karayılan dünkü Fırat Haber de 18 yaş dibindeki çocukları bırakacağını, Cenevre sözleşmesine taraf olduklarını ve uygun davranacaklarını söylemiş.

- Muş Varto’daki olayların iki sebebi vardır. Örgüt bir silahlı eylem örgütüdür ve eylemsizlik bitirir. Bunu bildiği için ve diri tutmak için zaman zaman bir takım eylemler geliştiriyorlar. Örgütün teknik yapısında bu var.

- Çözüm süreci çokta sorunsuz geçmeyecektir.. İspanya Eta ‘da böyleydi. Hatta Güney Afrika da daha zor geçti bu çözüm süreçleri..Hatta tüm müzakereleri kendi içinde yaptılar..Kolay olmayacaktır elbette..Ama olacaktır.

untitled-1-011.jpg

İşte röportajın tamamı:

Siz de bir annesiniz. Dünyada bir annenin en değerlisi evladıdır. Düne kadar bu ülkede ve bölgemizde haksızlık, zulüm, red vardı. 

Çocuklarının dağa çıkmasına, hatta ölümüyle dahi gururlanan aileler vardı. Ancak bugünkü Türkiye de Kürt sorunu farklı bir boyuta taşındı. Özellikle çözüm sürecinin başlaması ve Kürt sorununun barışçıl temelde çözümü, bir taraftan da kimlik, kültürel haklar din ve Kürt Birliği’nin önündeki engellerin kaldırılması.

Öte yandan da çözüm süreci ile ilgili bizlerin çocukları dağdan indirmeye çalıştığımız bir dönemde başlattık.. Başlatırken de toplumda kabul görmesi için ‘anaların gözyaşları dinsin’ dedik. Hatta bunu bir slogan olarak kullandık. O çocuklar anneleri için değerliydi. Bizim için de gözyaşları değerliydi. Özellikle bizim bölgemizde yüzde 100 destek gördü. Herkes bu iş bitsin, kardeşkanı dökülmesin istiyor. Bu demokratik açılımlar, düzenlemeler ve çözüm süreci başladıktan sonra silahın ve ölümün hiçbir meşrutiyeti kalmamıştır.

Böylesi bir dönemde örgütün hala dağa adam devşirmesi özellikle de çocuk yaşta olanları kaçırması veya dağa kabulü (yani bazılarının kendi isteği ile gitmesi) çözüm sürecinin ruhuna uygun düşmemiştir.

Artık anneler çocuklarının anlamsız yere ölmesine tahammül gösterememiştir. İlk defa 30 yıldır yaşanan bu savaşta aileler direniş ve tepki gösteriyor. Bu çok önemlidir. Eğer örgüt annelerin bu feryadını, tepkisini anlamaz ve cevap vermezse bundan sonra farklı bir süreç başlayacaktır.

Örgütün kendine göre bir meşrutiyet çabası vardır. Halktan desteği her zaman önemsemiştir. Destek kesilirse örgüt marjinalleşir ve taban kaybeder. Örgüt için taban önemlidir. Çünkü bu taban sayesinde illegalliğini legal zemine taşıyarak siyaset yapmak istemektedir.

BDP’nin içinde çocuğunu isteyen babanın başı kırılıyorsa, anne dövülüyorsa..O çocuklara da ailelerine de, bu halka da verdiği değer ve demokratlığı da sahteymiş.

Ya bunu telafi edip, buna uygun davranırlar. Veya marjinalleşerek toplumsal desteği kaybederler.

Bu dalga bü büyür. Sembolik bir şeydir ama çok büyük değeri vardır annelerin bu ayaklanması.Ayrıca annelerin bu haykırışında mesaj yerini bulmuştur.

Örgütte biliyor ki, bu karşılık bulur ve karşılığı da büyük olur..O yüzden Karayılan dünkü fırat haber de 18 yaş dibindeki çocukları bırakacağını, Cenevre sözleşmesine taraf olduklarını ve uygun davranacaklarını söylemiş.

Öcalan’ı ve örgütü tanıdığım kadarı ile İmralı’dan çocukların ailelerine iadesi çağrısı çıkacaktır. Çıkmalıdır da..Bırakacaktır. Bırakmak zorundadır da..Bazı aileler örgütle içli dışlı olmuştur ve örgütün baskısı yüzündendir. Hiçbir aile kendi isteğiyle bundan vazgeçmez.

Örgüt tabanını korumak ve etkisini kaybetmemek için bunu stratejik olarak yapmak isteyecektir zaten.

Bu çocukların Rojova daki savaşta kullanıldıklarını biliyoruz. 18 yaş altı o çocukların kullanıldığını ve öldüğünü de biliyoruz.

Aslında çözüm sürecinde bir tıkanma veya onların abarttığı gibi bir sorun da yok.

Muş Varto’daki olayların iki sebebi vardır. Örgüt bir silahlı eylem örgütüdür ve eyemsizilik bitirir. Bunu bildiği için ve diri tutmak için zaman zaman bir takım eylemlerler geliştiriyorlar. Örgütün teknik yapısında bu var. Böylelikle kitleyi ve tabanı elde tutuyorlar.Hükumeti ve devleti tahrik ederek süreci devlete bozdurmaya çalışıyorlar..Biraz da kamuoyu baskısı yaratmaya çalışıyorlar. Yani devletin karayoluna sahip çıkamadığını, koruyamadığını bir algı yaratıp devleti bunun üzerinden çatışmaya çekmek istiyorlar. Devlette olabildiğince sabırlı davranıyor.

Çözüm süreci böyle çokta sorunsuz geçmeyecektir..İspanya Eta da böyleydi. Hatta Güney Afrika da daha zor geçti bu çözüm süreçleri..Kolay olmayacaktır elbette..Ama olacaktır.


Güncelleme Tarihi: 02 Haziran 2014, 20:54
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER