Hemen yanı başımızda Suriye'yi bombalayan bir ülkenin operasyonlarına bakıyoruz. Yüzde 10 oranında DAEŞ'i, yüzde 90 oranında içinde Türkmen kardeşlerimizin de olduğu ülkedeki rejimin muhalifi diğer grupları, yani Müslümanları hedef aldığını görüyoruz. Lütfen artık kimse kimseyi kandırmasın.
"Yürütülen güç mücadelesi, at izinin it izine karıştığı trajik bir tiyatroya dönüştü"
Suriye'de DAEŞ bahanesiyle yürütülen güç mücadelesi, at izinin it izine karıştığı trajik bir oyuna, bir tiyatroya dönüştü. Herkes rol yapıyor. Herkes rol çalmanın peşinde koşuyor. Ama ölen insanlar gerçek. Ölen bebekler, çocuklar, ölen kadınlar, ölen ak sakallı ihtiyarlar gerçek. Yıkılan evler, okullar, ibadethaneler, tarihi eserler gerçek. Bombalar bambaşka hesaplar için atılıyor. Ama bunların patladığı yerde dökülen kanlar, kararan hayatlar var.
Ülkemizde PKK, güneyimizde PYD ve YPG, bütün bunlar birbiriyle aynıdır, birbirinden farkları yoktur. Terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Terör terördür, hepsi kötüdür ve ne acıdır ki şu anda bölgedeki bu terör örgütleri örtülü veya açık olarak aynı yerlerden, aynı kaynaklardan besleniyor. Bölgemizde güya terörle mücadele için yığılan silahlar, terör örgütlerinin elinde birer ölüm makinesine dönüşmüş durumda. Bu mesele Türkiye'nin, bizimle birlikte tüm bölge halklarının, kardeşlerimizin bekası meselesi haline dönüşmüştür.
Bölücü terör örgütünü devreden çıkarmak zorundayız. Bunu devreden çıkarana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. 78 milyonun huzuruna, refahına kast edenlere bu ülkede yer yok. Kimse bu vatan toprakları üzerinde operasyon yapamaz. Dostumuza güven, hasmımıza korku veren bir ülke olmak zorundayız.