İşte o röportajdan başlıklar:
BEŞENK: Kamulaştırma ile ilgili Diyarbakır’da farklı açıklamalar geliyor ve bu doğal olarak bilgi kirliliğine neden oluyor. Acele kamulaştırmayı, kısaca açıklarmısınız?
AKAR: Acele kamulaştırma kararı Bakanlar Kurulu tarafından çevre ve şehircilik bakanlığına verilmiş bir yetkidir, gerektiğinde kullanılacak bir yetkidir. Bu yetki vatandaş ile uzlaşı sağlanmadığı takdirde başvurulacak bir yetkidir. Bundan murat edilen şudur; Sur içi Unesco Dünya kültür mirası kapsamındadır, Sur içi artık sadece Diyarbakır ve Türkiye’nin değil, insanlığın ortak mirasıdır. Burada Diyarbakır’ın mimarisine uygun bir yapılaşma gerçekleşecektir ve 620’nin üzerinde kayıtlı tarihi eser var. Bu tarihi eserlerin etrafını açıp, daha güzel bir kent haline getirmeye dönük bir çabamız söz konusudur. Burada camilerin, kiliselerin veya vatandaşın evinin kamulaştırıldığı şeklinde ki bilgi yanlıştır. Gerekirse ve bir yerde düzenleme olacaksa, öncelikle vatandaşla görüşülür, uzlaşılır ve parası ödenir, uzlaşma olmadığında kamulaştırılmaya gidilir. Vatandaşın malı, mülkü yine onlarındır, camiler ve kiliseler zaten kamu malıdır, kilseler mülkiyeti Kiliseler vakıflarına aittir. Hakları Lozan da korunmuştur. Camiler, zaten kamunundur, bunlar özel tasarrufta değildir, bu bilgi kirliliğini yayanlar aslında Sur’u yıkanların söylemleridir ve algı yöntemidir. Bu bilgi kirliliğinin önüne geçeceğiz, kimsenin malına, mülküne el konulmuş değil, gerektiğinde bedeli ödenmek şartı ile tarihi eserler etrafında düzenlemeler yapılacaktır.
BEŞENK: Sur bölgesinde ırkçı içerikli bir klip yayınlandı. Bu klip ile hedeflenen amaç neydi, ne mesajı verildi?
AKAR: Tabi Emniyet koca bir teşkilat, binlerce üyesi olan bir teşkilat hem de. Böyle bir kipten ve şahıstan ötürü koca bir teşkilatı töhmet altında bırakmak mümkün değil. Bu bireysel bir hadisedir, bu insanla ilgili de inceleme başlatılmıştır ve biz Ak Parti hükümeti olarak, hiçbir şekilde bu tür olaylara müsamaha göstermiyoruz, hukuk dışına kim çıkarsa, onla ilgili işlem yapılır
BEŞENK: İnsanlar pencerelerinden başlarını dışarı çıkaramazken böyle bir klibin, bu kadar rahat çekilmesi sizce de düşündürücü değil mi?
AKAR: Mutlaka bunun incelenmesi lazım ve biliyorsunuz bu tür meseleler, bireysel bazda zaman, zaman basına yansıyor. Bu şahıs ile ilgili inceleme başlatılmıştır, her hangi bir maksatlı bir çaba ise o da ortaya çıkarılır, şayet birileri tarafından yönlendirilmişse oda ortaya çıkarılacaktır. Asla buna gözümüzü yummayacağız ve teşkilatımız içinde bu tür hukuk dışına çıkan insanlarda olduğu taktirde gerekli işlemleri yapacağız.
BEŞENK: Dokunulmazlıkların kaldırılması hususunda neler düşünüyorsunuz? En azında Diyarbakır’da ve bölge insanları ile ciddi anlamda muhabbetiniz oluyor. Kamuoyunun da bu konu ile ilgili refleksleri nasıl?
AKAR: Çok açık bir şey söyleyeyim, bir kere dokunulmazlıklar konusunda Türkiye kamuoyu bu konuda çok hassastır, bazı HDP’li milletvekilleri, parlamenter görevinin dışında maalesef suç işleme cihetine de gitmiştir: Şuan incelemeler yapılmaktadır. Örnek, bir Ankara bombacısı teröristin cenazesine giden bir milletvekili olayı vardır. Ülkede infiale sebep oldu, askere, güvenlik kuvvetlerine hakaret edenler oldu, o cümleleri kullanmaktan ben bile utanıyorum. Devletin kurumlarını, hükümeti, hatta Cumhurbaşkanını hedef alan, hakaret eden cümleleri sarf eden, milletvekilleri oldu. Elbette bütün HDP’li milletvekillerini kast etmiyorum ama parlamenter görevinin dışında, suç ileme cihetine gitmiş, bu tür insanlarla ilgili, hukuksal süreç devam etmektedir ve biz şimdi meselenin araştırılması cihetine gidiyoruz. Bu bir siyasi meselenin dışında hukuksal bir meseledir, elbette ki siyasi sonuçları da vardır. Fakat bu konuda da kamuoyu yanıltılıyor, sanki HDP’nin siyaseten cezalandırılması gibi bir durum söz konusuymuş gibi bir hava yaratılmak isteniliyor, öyle bir şey söz konusu değildir. Bu ülkede ister milletvekili, ister vatandaş olsun, kim suç işliyorsa yargı önünde hesap verecektir.
BEŞENK: Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde umutların yeniden yeşermesine sebep olan bir çözüm süreci aşaması vardı ve süreç sona erdi. Tekrar sürece dönülme olasılığı var mı veya bunun yerine nasıl bir adım atılacak?
AKAR: Hükümetin yol haritası bellidir, biz 80 milyon insanı muhatap alarak, bu ülke insanlarının beklentisi olan demokratik ,hukuk reformlarını gerçekleştireceğiz. Yeni anaysa da bunun en önemli ayağıdır. ALLAH’ın izni ile Türkiye’yi eşitlikçi ,özgürlükçü sosyal adaleti esas alan, bireyin hakkını ve hukukunu garanti altına alan bir sivil anayasaya kavuşturacağız. Buna ilişkinde çalışmalar son noktaya gelmektedir, biz ister parlamentoda bunu çıkaralım, ister halka götürelim, bir şekilde geniş katılımlı uzlaşı ile Türkiye de ki bütün toplumu kucaklayacak anlayış ile yeni anayasamızı ve hukuk reformumuzu gerçekleştireceğiz, fakat dediğimiz gibi eğer çözüm sürecinden kast edilen, geçmiş yıllarda olduğu gibi, devletin meşru bazı organlarının, örgüte silah bıraktırması manasında ki görüşmelerden bahsediliyorsa bu tarz bir diyalogdan bahsediliyorsa, hükümet yetkilileri de bunu açıkladılar. Bu mümkün görünmüyor, çünkü Pkk’a silah bırakma konusunda verdiği hiçbir sözü tutmadı, zaten bu görüşmeler buna ilişkin yapılmıştı, silah bırakma yoluna gitmediği gibi şehir merkezlerinde, maalesef gençleri kullanarak, bir saha kontrolüne gitmiştir, bu güven sorununa sebep olmuştur. Bölge ve Türkiye halklarının beklentisi, artık hükümetten şudur; ‘Halkı muhatap alın’. Bütün, siyasi kesimleri, sivil, demokratik siyaset yapan herkesi, bütün toplumu, muhatap alıp Türkiye de gerekli demokratik, hukuk, ekonomik ve sosyal reformlarını gerçekleştirme meselesidir. Bunu da AK Parti yapacaktır, biz kimse ile görüşüp, kimse ile pazarlık yapıp, müzakere yapıp bu ülkede demokratikleşme çabasını gerçekleştirmedik. Yaptığımız bütün reformları, geçmiş dönemlerde AK Parti hükümetleri, yaptığı bütün reformları da halkımızı esas alarak gerçekleştirdi. Bunlar pazarlık ile gerçekleşmedi, bundan sonrada olamayacaktır. Halkımızın layık olduğu, çağdaş standartlar da anayasa, hukuk reformları ve demokratik reformlar gerçekleştirdik.
