Barış için gelen guruba 490 yıl hapis istemiyle dava açıldı

Yapılan kutlamalara yüz binlerce insan katılırken dönemin Başbakan'ı Recep Tayip Erdoğan yapılan görüşmeleri kast ederek "Sil baştan yaparız" dedi. Bunun üzerine grup üyelerinin katıldıkları etkinliklerde yaptıkları her konuşma üzerinden davalar açılmaya başlandı. Grup üyelerinden 30'u hakkında "Örgüt propagandası yapmak", "Örgüt üyesi olmak" iddialarıyla dava açıldı. 6 Nisan 2010 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, "Barış Grubu" üyesi 30 kişi hakkında 490 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı. 16 Nisan 2010 Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Barış ve Demokratik Çözüm Grubu üyesi Lütfü Taş'a "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşmasında 10 ay hapis cezası verdi. 17 Haziran'da ise "Barış ve Demokratik Grubu" üyesi 17 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasında, Ayşe Kara, Abdullah Yaman, Caziye Kabul, Zehra Tunç, Sosın Yaman, Lütfü Taş, Elif Uludağ, Mustafa Ayhan, Nurettin Turgut ve Hüseyin İpek tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Cezaevi ve Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne götürüldü. Barış grubu üyeleri hakkında peş peşe davalar açılmaya başlandı. 

Taş'a 14 yıl hapis cezası verildi

Sonuçlanan davada Elif Uludağ'a 16 yıl, Lütfü Taş'a 14 yıl, Ayşe Kara, Abdullah Yaman, Zehra Tunç, Sisin Yaman, Caziya Kabul'a ise 9'ar yıl 6'şar ay hapis cezası verildi. Ceza verilenlerden biri olan Lütfü Taş bugün 5 yıldır kaldığı Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde yaşamını yitirdi. 

'Barış için geldik ama arkadaşlarımızın cenazeleri gelmeye devam ediyor'

3 Kasım 2009'da DİHA'ya röportaj veren Lütfü Taş, geliş amaçlarını açıkladıklarını, bunun basında geniş olarak da yansıdığını hatırlatarak, "Bunu tekrarlamakta yarar var. Bizim gelişimizin temel nedeni barışı getirmek, Türkiye'de demokratik, özgür bir ortam oluşa bilmesi için barışı inşa etmek için Sayın Abdullah Öcalan'ın çağrısı ve KCK'nin uygun bulması ile Türkiye'ye geldik. Gelişimizin halkımız tarafından coşku ile karşılanması hükümet ve basın çevreleri tarafından algılanamadı. Hükümet tarafından çarpıtıldı" diye konuştu. 

'Kanın akmamasından yana iseler, bize de bu temelde yaklaşmaları gerekir'

Asıl gelişlerinin öncelikli amacının barışın sağlanabilmesi için operasyonların durması ve şiddet ortamın sona ermesi olduğuna vurgu yapan Taş, "Ne yazık ki daha diyaloga bile geçemeden aynı çevreler bizi 'terörist' olarak ilan etti. Barış çağrılarımıza da askeri operasyonlarla cevap verildi. Bilindiği gibi Bingöl çevrelerinde yürütülen operasyonda 5 HPG'li yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler arasında benim şahsen tanıdığım iki arkadaş vardı. Yüreğim yandı. Ama yine de aklıselimi elden kaçırmamaya ve sağduyu ile yaklaşmaya çalışıyorum. Eğer gerçekten barıştan yana iseler, kanın akmamasından yana iseler, bize de bu temelde yaklaşmaları gerekir" demişti.