Eğitim-sen'den İstismara Uğrayan Çocuklar İçin Proje

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Diyarbakır Şubesi Kadın Meclisi’nce, ihmal ve istismara uğrayan çocukların korunabilmeleri amacıyla, “Farkında ol, hayır de” adlı proje başlatıldı.

Eğitim-sen'den İstismara Uğrayan Çocuklar İçin Proje
 Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Diyarbakır Şubesi Kadın Meclisi'nce, ihmal ve istismara uğrayan çocukların korunabilmeleri amacıyla, "Farkında ol, hayır de" adlı proje başlatıldı. Eğitim-Sen Şube Kadın Sekreteri Müesser Gülcemal, istismara uğrayan çocukların yüzde 60-70'ini kız çocuklarının oluşturduğunu belirterek, Türkiye'de çocuk istismarının son 5 yılda yüzde 400 arttığını vurguladı.

Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi Kadın Meclisi'nce, istismara uğrayan çocuklara yönelik başlatılan, "Farkında ol, hayır de" adlı projenin tanıtım toplantısı yapıldı. Şube binasında yapılan toplantıda konuşan Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Müesser Gülcemal, tüm dünyada ihmale ve şiddete uğrayan, ticari ve cinsel sömürünün nesnesi olan, alkol ve madde kullanan çocukların sayısının giderek arttığına dikkat çekti. Gülcemal, "Çocukların cinsel istismarı genellikle 8-12 yaş arasında yoğunluk göstermektedir. Cinsel istismara uğrayanların yüzde 60-70'ini kız çocukları oluşturmaktadır. Bir milyar çocuk sağlıklı ev ortamından uzakta büyümektedir. Türkiye de çocuk istismarı son 5 yılda yüzde 400 oranında artmıştır. Bunun en önemli sebepleri, giderek yoksullaştırılan halk, cinsiyet eşitsizlikleri, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, devletin çocukları koruyan yasa ve kurumlarının olmaması, var olanların yetersiz, işlevsiz ve niteliksiz olması, toplumda çocuğa yeterince değer verilmemesi, aile içinde geçimsizlik ve şiddetin varlığı, 4+4+4 sistemi ile kamusal eğitimin yerine pazar ihtiyaçlarına göre dizayn edilerek yoksul çocukların eğitim haklarının ellerinden alınması, devletin çocuk ve aile politikaları, istismar eden kişilere verilen cezaların giderek düşürülmesi, istismara uğrayan çocuğa yardım edecek yeterli sağlık hizmetinin bulunmaması, okullarda kalabalık sınıflar, disiplin yöntemleri ve bazı eğitimcilerin kişilik ve ruhsal yapısıdır" dedi.

"İSTİSMAR EDİLEN ÇOCUKLAR KORKUTULUYOR"

İstismara uğrayan çocukların genellikle korkutup, sindirildiğini vurgulayan Gülcemal, "Bundan dolayı birçok çocuk sesini çıkarmaz ve yaşadıklarını gizler. Bununla birlikte gelenekler örfler, feodal ilişkiler, ekonomik ilişkiler, toplumsal statülerin de baskısıyla birçok olay açığa çıkarılmadan üzeri örtülür. Bu durum istismarın toplumdaki devamını sağlar. Unutulmamalıdır ki istismar sadece cinsel istismar değildir. Bir çocuğa şiddet uygulamak, haklarından mahrum etmek eğitimden alıkoymak, çalıştırmak, ekonomik çıkar elde etmek, anadilinden uzaklaştırmak, kültüründen uzaklaştırmak, çocuk yaşta evlendirmek birer istismardır. Çocukların maruz kaldığı istismar ve ihmal çocukların ciddi ve kalıcı ruhsal sorunlar yaşamasına, kişilik gelişimlerinin bozulmasına yol açmaktadır. Cinsel istismar ve sömürü, fizik sağlığı yanında çocuğun ruhsal, duygusal, toplumsal yaşamı üzerinde kalıcı, derin ve yaşam boyu sürecek izler bırakacaktır. Bu sömürüye maruz kaldığı yaş ve gelişim dönemine göre farklılık gösteren karmaşık ruhsal tepkiler ortaya çıkacaktır" diye konuştu.

TÜRKİYE GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPMALI"

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye ilk imza atan ülkelerden biri olduğuna da işaret eden Gülcemal, şunları kaydetti:

"Çocuk hakları sözleşmesini imzalayan ülkemizin artık sözleşme gereği Türk Ceza Yasası'nda gerekli düzenlemeleri acil olarak gerçekleştirerek bu yasayı çocuğun yüksek yararı doğrultusunda hızla hayata geçirmelidir. Tüm yönleriyle çocuk istismarı ve yarattığı ruhsal sonuçlar toplumun ve ülkeyi yönetenlerin sürekli olarak önemli gündem maddelerinden birisi olmalıdır. Devlet çocukların sağlıklı ruhsal gelişimlerini sağlayacak bir aile ve yaşam ortamı sağlamak, bunu engelleyen sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları ortadan kaldırmak, buna yönelik çocuk politikaları geliştirmeye katkıda bulunmak, elverişsiz koşullarda yaşamını sürdürmek zorundan kalan çocukların istismar kurbanı olmalarını önlemek, gereğinde onları koruma altına almak ve rehabilite etmek, bunun yanında çocukların ve erişkinlerin sağlık sisteminden tamamen ücretsiz yararlanmalarını sağlayan ve kolaylaştıran koruyucu sağlık uygulamalarını geliştirmek için gereken yasal ve idari düzenlemeleri yapmak zorundadır."

Bu nedenlerle farkındalık oluşturmak amacıyla "Farkında ol, hayır de" adlı proje hazırladıklarını anlatan Gülcemal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İl Milli Eğitimi Müdürlüğü ve belediyenin de destekleriyle 11 Şubat 2015'te bu projeyi okullarda uygulamaya başlayacağız. Çocuklara yönelik yaşanan cinsel, fiziksel, zihinsel ve duygusal istismarın karşısında olduğumuzu ve olacağımızı mağdurların yanında olacağımızı ve bu tür çalışmaları devam ettireceğimizi burada belirtiyoruz." -DİYARBAKIR

HABERLER

Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2015, 15:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER