Gelin Hep Birlikte Hevsel'e Ağaç Dikelim

Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, "Gelin hep birlikte Hevsel'e ağaç dikelim" dedi.

Gelin Hep Birlikte Hevsel'e Ağaç Dikelim
 
Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün, son günlerde medyada yer alan ağaç kesimi iddiaları ile ilgili düzenlediği basın toplantısında Sivil Toplum Kuruluşlarına seslenerek, "Buradan hepinizi ve tüm sivil toplum kuruluşlarına sesleniyoruz, gelin hep birlikte ele ele verelim. O bataklık alanın ıslahından sonra, orayı Diyarbakır'a ve Hevsel bahçelerinin geçmişine yakışır bir biçimde yeniden güzelleştirelim. Herkesin Hevsel'de bir ağacı olsun" dedi.

AĞAÇLARIN KORUNUYOR OLACAĞINI BİLMEK BİZİ MUTLU EDİYOR

Son günlerde Dicle Üniversitesi alanında bulunan nehir yatağındaki bir kısım ağaçların kesilmesiyle ilgili basına zaman zaman kısa bilgiler verdiklerini aktaran Eyigün, amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olanlarca kamuoyunun yanlış yönlendirildiği kaydetti.

Dicle Üniversitesi olarak ağacı birçoklarından daha çok sevdiklerinin altını çizen Eyigün, son 5 yıl içerisinde diktikleri 250 bin ağacın bunun en iyi kanıtı olduğunu söyledi. Hevsel Bahçelerinin de, Kırklar Dağı'nın da Üniversite'de Dikili olan her ağacın da Diyarbakır'ın ve Diyarbakırlıların olduğunu kaydeden Eyigün, Onların bu değerlere samimi bir şekilde sahip çıkmasından dolayı bu değerlerin geleceği adına mutluluk duyduklarını söyledi. Eyigün, "Bizim de bunca çaba ve gayretlerimizin, diktiğimiz 250 bin ağacın ve daha dikeceğimiz yüzbinler ağacın gelecekte korunmuş olacağını bilmek bizi ayrıca mutlu ediyor. Bu emeklerimize sahip çıkacak olan herkese de hakkımızı helal ediyoruz. Biz, bir tek ağacımıza zarar gelmesini asla istemeyiz, mecburiyetten bir ağaç kesilse, bin ağaç dikeriz. Son beş yıl içerisinde diktiğimiz 250 bin çam ağacı bunun kanıtıdır. Bölgede 12 Şubat gününden beri bir tek ağaç kesilmemiştir ve asla kesilmeyecektir. Hepinizin huzurunda bunun garantisini veriyoruz. İstenirse, ağaçları numaralandıralım ve sık sık kontrol edelim, tarafımızdan bir tek ağaç kesilirse o zaman tüm suçlamaları kabul edeceğiz. Buradan da hepinizi ve tüm sivil toplum kuruluşlarına sesleniyoruz, gelin hep birlikte ele ele verelim, o bataklık alanın ıslahından sonra, orayı Diyarbakır'a ve Hevsel bahçelerinin geçmişine yakışır bir biçimde yeniden güzelleştirelim. Herkesin Hevsel'de bir ağacı olsun" dedi.

SON 5 YILDA 250 BİN ÇAM AĞACI DİKTİK

Diyarbakır'ın oksijen hazinesi ve değeri olan Üniversite alanındaki ormanlık alanı çok iyi koruduklarını dile getiren Eyigün, son beş yılda 250 bin çam ağacı diktiklerini söyledi. Birçok kurumla birlikte yeni ormanlık alanlar oluşturduklarının altını çizen Eyigün,

"Bizde birçok kurum, daire ve müdürlük var. Her birim kendi bünyesindeki uzman elemanlar vasıtasıyla kendi birimini ilgilendiren ve uzmanlık isteyen çalışmaları yapar ve bizlere önerirler. Uzmanlık isteyen alanlarda birimlerden gelen önerilere güvenmek zorundayız. Çevre Ağaçlandırma Müdürlüğümüz de daha önce yaşanan sorunlar ve deneyimlerinden yola çıkarak bize bir öneri getirdi. Öneri şuydu; dere yatağı olan ve ayrıca geçmiş dönemlerde Kum Eleme Ocağı olarak da kullanılan bölge de haliyle bataklık oluşmuş, bu bataklıkta yabanı ağaçlar bitmiş, ayrıca ot ve çalı çırpı da çok olduğu için, yazın, özellikle de nehir suyunun azaldığı günlerde ağaçlar ve otlar kuruyor. Oralarda içilen bir sigara ve yakılan bir ateş ve yakınlarda yakılan anız yangınları ciddi tehlike oluşturuyor. Çünkü hem yakınında bulunan ormanlık alana ciddi zarar verebiliyor, hem de bataklık olduğu için hiçbir araç yanına yaklaşamıyor. Nitekim geçmiş yıllarda benzer yangınlar oldu, Onkoloji ve Çocuk hastanesine kadar yangın uzadı. Yardıma çağırdığımız hiçbir kurumun itfaiye aracı o bölgeye giremedi. Çevre ve Ağaçlandırma müdürlüğümüz bize bu raporu verdiğinde biz de bunu Ormanlardan sorumlu olan Orman İşletme müdürlüğüne soralım ve onlardan görüş isteyelim dedik ve konuyu Orman İşletmesine yazdık. Orman İşletme Müdürlüğünde teknik ekip gelip inceleme yaptı ve bize bir rapor sundular. Çoğunuzun bildiği, ama tümüyle okuyamadığı raporda aynen şöyle diyor: 'Daha önce kum ocağı olarak kullanılan alan üzerindeki karakavak ve kara Söğüt ağaçlarıyla ilgili olarak yapılan incelemede halk sağlığı için bataklığın rehabilite edilmesi ve muhtemel çıkan yangınlara zamanında müdahale edilmesi içinde ilgili ağaçların alandan uzaklaştırılarak alanın rehabilite edilmesi gerekmektedir.' Bu rapor üzerine alanın rehabilite edilmesi kesilen ağaçların yerine de yeniden çam ağaçları dikilmesi koşuluyla bir kısmının kesilmesine izin verildi. Çünkü yapılmasaydı, yarın herhangi bir yangın veya hastalık karşısında doğrudan biz sorumlu olacaktık. Çünkü oraya yakın bölgede hastanelerimiz, enerji merkezimiz var. Rapora rağmen biz alanın tümünü değil de asgarı düzeyde bir kısmının kesilmesine, yani yangın anında itfaiye araçlarının bölgeye girmesine izin verecek kadar bir kısmına izin verdik ve kesim işini de 12 Şubat akşamı sonlandırdık. O günden sonra da bir tek ağaç kesilmemiştir" dedi.
Kesilen ağaç miktarı ile ilgili medyada çok fazla bilgi kirliliği olduğuna dikkat çeken Eyigün, kesilen ağaç miktarı ile ilgili şunları söyledi: "Bizim çevre mühendisimizin raporuna göre 600-700, Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Dairesinin bize gönderdiği rapora göre de 990 adettir. Ayrıca belediye bu sayıyı ölçü alarak bize 9.66 TL'lik bir ceza kesti. Biz bunu mahkemeye de taşıyacağız. Sayının bu rakamları aşmadığı kesindir. Çünkü söz konusu nehir yatağı olan alan 800 dönümdür, bunun 150 dönümü ağaçlıktır. Ağaç kesimi yapılan bölge ise beş dönümlüktür. Bu da ağaç kesimi yapılan alan tüm alanın sadece otuz da biri veya bir diğer ifadeyle yüzde 3'üdür. Dolayısıyla medyada on binlerce diye ifade edilen ağaç sayısı amacın farklı olduğunu ortaya koymaktadır"

NEHİR YATAĞINDA ORMAN OLMAZ

Konu ile ilgili olarak bazı noktaların altını çizen Eyigün; "Bölge ormanlık değil, nehir yatağıdır. Nehir yatağında ise orman olmaz. O bölge kuru bir alan değil, bataklıktır. Nedeni ise nehir suyunun barajlardan ve kuraklıktan dolayı çekilmesinden sonra oluşan su sızıntısıdır. Yani sayın rektörümüz dönemindeki herhangi bir uygulamadan ve eksiklikten dolayı değildir. Üniversitemizde geçmiş yıllarda bir dönem arıtma tesisi yoktu, ama şu anda en güvenilir arıtma tesisi biçimlerinden olan "Anaerobik +(oksijensiz) Aerobik (oksijenli)" BİYOLOJİK tipi arıtma tesisine sahibiz. Atık sular, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kontrolü altında, her ay düzenli olarak akredite olmuş laboratuarlara tahlil edilip, sonuçlar ilgili müdürlülüğe gönderilmektedir. Söz konusu bölgeden uzaklaştırılan ağaç sayısı 500 ile 900 arasıdır. (Belediyenin bize resmi olarak gönderdiği raporuna göre) . O bölgedeki ağaçlar yarım asırlık değil, kendiliğinde biten, ama bizim arıtma tesisimizin organik yükünden dolayı daha hızlı gelişen ağaçlardır. O alan engebeli ve çukurları fazla olan bir alandır, çünkü geçmişte oradan kum çıkarılmış ve orada kum eleme ocağı kurulmuştur. Nitekim bugün o alana araçla gelenlerin büyük bir kısmı araçlarıyla bataklığa saplanıp bizden yardım istemektedirler. Kesinlikle Dikili ağaçlar değil, bataklık alanda kendiliğinde oluşan ağaçlardır. Çam ağacı değil, tamamen yabanı Kavak ve Söğüt ağaçlarıdır. Söz konusu ağaçların kesilmesi, kesinlikle Üniversite Üst yönetiminin herhangi bir Master Planı, 5 yıllık stratejik planı v.b. çerçevesinde gündeme alınmamış, hiçbir şekilde konu edilmemiştir. Tamamen çevreden sorumlu müdürlüğümüzün kendi inisiyatifi ile bir önlem, bir ıslah ve güzelleştirme çalışması olarak üst yönetime sunduğu ve rektörlüğün de Orman İşletme müdürlüğünün görüşü alındıktan sonra gerçekleştirdiği bir olaydır. Bölgede hiçbir şekilde sosyal tesis ve akademik birim inşaatı düşünülmemiştir. O alanı yapıya açmanın düşünülmesi ve planlanması da hem fiziki açıdan, hem de manevi açıdan hem de yasal açısından mümkün değil. Çünkü orası sit alanı, ne biz ne de bir başkası oraya hiçbir şey yapamaz. Alan kumsal bir alandır. Bizi suçlayanlar belki bunu bilmiyor ama biz biliyoruz. Bizim dışımızda ilgili tüm kurumlar açıklama yapıyorlar, orada bir yapılaşmanın olmayacağının teminat veriyorlar. TOKİ', Hevsel Bahçelerini kapsayan alanda herhangi bir konut uygulaması veya imar planı çalışması bulunmadığını bildiriyor, Valilik oranın sit alanı olduğunu açıklıyor, Çevre Şehircilik Bakanlığı orasıyla ilgili hiçbir imar projelerinin ve taleplerinin olmadığını söylüyor. Konuyu yakından takip eden bir Milletvekili "oranın imara açık olmadığını belgelerle ispatladım" diyor. Bu durumda "hala aldığımız duyumlara göre" diye başlayan gerçeği yansıtmayan spekülatif haberlere itibar edilmemesi gerektiğine inanıyoruz" şeklinde konuştu. 

Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2014, 23:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER