Kayıp yakınları Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik'in akıbetini sordu

Kayın yakınları Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in akıbetini sordu

Kayıp yakınları Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik'in akıbetini sordu
 İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 286’ıncısı gerçekleştirildi. Oturma eyleminde, 1995 Şırnak’ın Silopi ilçesinde Adli Binasından çıktıktan sonra kendisinden haber alınmayan Kamil Bilgeç ve 1996 yılında Habur Sınır Kapı’sında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in akıbeti soruldu.

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 286’ınısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme İHD üye ve yöneticilerinin yanı sıra, MEYA-DER, Diyar TUHAD-DER, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, SES, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Aşırı sıcak ve yakıcı havaya rağmen gerçekleştirilen eylemde, 1995 Şırnak’ın Silopi ilçesinde Adli Binasından çıktıktan sonra kendisinden haber alınmayan Kamil Bilgeç ve 1996 yılında Habur Sınır Kapı’sında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in akıbeti soruldu.

Eylemde bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, her hafta olduğu gibi bu haftada kayıpların akıbetini sormak için toplandıklarını belirterek, aradan geçen 286 haftaya rağmen siyasal iktidarın bu konuda hiçbir girişimde bulunmadığını söyledi. Kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmaması ve faillerinin yargı önüne çıkarılıp cezalandırılmaması durumda, sorumlusunun bugün ki Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bürokratlar olacağını belirten Bilici, çünkü kendileri için muhatabın Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunu ifade etti.

Güncel gelişmeler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bilici, Gazze’ye saldırarak katliamlar gerçekleştiren İsrail’i ve aynı şekilde Rojava’nın Kobane Kanto’nuna IŞİD çetelerinin tarafından yapılan saldırıları kınadı. Saldırılar devam ettiği sürece bu alandan her hafta kınamaya devam edeceklerini belirten Bilici “Çünkü insanlık suçları işleniyor. Biz daima mazlum Filistin ve Kürt halkıyla beraber olmaya, yanlarında olmaya devam edeceğiz. Bu katliamları gerçekleştirenler karşısında olacağız” diye konuştu.

“Bizler için önemli olan ve artık canımıza tak etti dediğimiz” şeklinde tanımladığı cezaevlerindeki hasta mahpuslar sorununa dikkat çeken Bilici, AKP hükümetinin cezaevlerinde hasta mahpuslara ölüme terk eden bir politika güttüğünü belirtti. 75 yaşında ve sadece 1 yıl cezası kalan hasta mahpus Ekrem Çiçek’in şu anda, hasta koğuşu bulunmadığı gerekçesiyle hasta ve cezaevi arasında ölüme terk edildiğini söyleyen Bilici, “Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir insan haklarına saygıdır. AKP’nin bu tutumunu kınıyoruz. İnsanlar cezaevinde yaşamını yitiriyor. Başta Dicle Üniversitesi olmak üzere tüm hekimlerde buna seyirci kalıyor. Hasta mahkum koğuşu yok diye hastaları içeriye almıyorlar. Ve hastalar ambulanslarda bekletilerek ölüme terk ediliyor. Bu düşmanca, insanlıktan nasibini almamış bir yaklaşımdır” diye konuştu.

Dicle Üniversitesi ve Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baş hekimlerine seslenen Bilici, “ Yaşanacak ölümlerden sizler sorumlusunuz. Tabi ki siyasal iktidarın politikalarını uyguluyorsunuz, size söylediği adımları atıyorsunuz. Ama sizlerde birinci dereceden sorumlusunuz. Eğer Ekrem Çiçek saatlerce kapının önünde bekletiliyorsa, buradaki bürokratlar insanlığından utanmalıdırlar. 75 yaşında bir insan. Sadece gözünü oynatabiliyor. Bu insan size ne yapabilir ey zalimler” diye konuştu. Çözüm sürecinin hasta mahpuslarla samimiyet göstergesi taşıdığını ifade eden Bilici, hükümete seslenerek “Eğer Kürtlerle barışacaksanız, başta hasta mahpuslar olmak üzere tüm cezaevlerini boşaltın. Artık bu utanç politikalarından vazgeçin.

Son günlerde koruculuk sisteminden kaynaklı ihlallerin arttığına işaret eden Bilici, “Devletin özel suç şebekesi koruculuk sistemi, tacize, tecavüze, kadınlarımıza el uzatma, kaçırma, dövme gibi hukuku yasaları tanımadan pervasızca Kürdistan’ın her alanında ihlaller yapmaya devam ediyor. Bunun cesaretini de, desteğini de yerel birimlerden ve siyasal iktidardan alıyor. Eğer gerçekten bu süreci çözecek, gerçekten Kürt’lerle barışacaksanız bu cinayet ve suç şebekelerini lav etmeniz lazım. Dağıtmanız lazım. Çünkü her gün Kürdistan’ın herhangi bir yerinde, vahşet yapıyorlar, insanın hak ve hukukuna tecavüz ediyorlar. Devletin onlara verdiği yetki ve silahlarla bu gücü kullanıyorlar” diye konuştu.

Bilici’nin ardından İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, 1995 Şırnak’ın Silopi ilçesinde Adli Binasından çıktıktan sonra kendisinden haber alınmayan Kamil Bilgeç ve 1996 yılında Habur Sınır Kapı’sında gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in hikayelerini paylaştı. İnceören şunları kaydetti: “Kayıp Kamil Bilgeç’in ailesinin olay ile ilgili anlatım ve beyanlarına göre; Kamil Bilgeç, Şırnak’ın Silopi İlçesine bağlı Xirabreşik (Yeniköy) köyünün muhtarı, 11 çocuk babası, çevresinde sevilen ve  ilçede tanınan bir şahsiyetti.

Kamil Bilgeç, 27 Kasım 1995 tarihinde Silopi Adliye Binası’nda bulunan seçim kurulundan, 1995 yılında yapılacak olan yerel seçimler için seçmen kâğıtlarını alır. Seçmen kağıtlarını aldıktan sonra, Adliye binası civarlarında amcasının oğlu Yusuf Kerimoğlu ile karşılaşır. Yusuf Kerimoğlu’na buradan eve gideceğini söylesede, o gün eve dönmez. Aile o gün eve dönmeyen Kamil Bilgeç için, Emniyet Müdürlüğü’ne ve Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruda bulunarak durumu bildirir. Ancak bu girişimler sonuçsuz kalır.

Kamil Bilgeç’in amcasının oğlu Yusuf Kerimoğlu da, Kamil Bilgeç kaybedilmeden önce telefonla tehdit edilir. İlçe içinde yolda yürüdüğü bir sırada, beyaz renkli Reno marka bir araç tarafından takip edilir. Kendisine yaklaşan araçtan "Senin de gününe az kaldı" diye seslenilerek tehdit edilir. Yusuf Kerimoğlu, 1994 yılında çalıştığı yerindeki bir arkadaşı tarafından “PKK'li” diye denilerek baskıya maruz kalır. İlçede Yusuf Paşa diye bilinen ve JİTEM'de görevli Kıdemli bir Üsteğmen tarafından uzun bir süre tehdit edilir ve takip edilir. İş arkadaşı daha sonra Kerimoğlu’na iftira ettiğini itiraf eder.Bu nedenle aile karşılaştıkları bu baskı ve tehtidler nedeniyle bir süre korktukları için, resmi kurumlar nezdinde girişimlerde bulunmaz.

1996 yılının Kasım ayında Kamil Bilgeç'in amcasının oğlu Mehmet Bilgeç, Halil Birlik isimli yurttaş ile birlikte Irak'ta yaptığı ticari işler için Habur sınır kapısından geçerken, araçları durdurularak gözaltına alınır. Bir daha ikisinden de haber alınmaz. Kamil Bilgeç’in ailesi 2009 yılında Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na başvurur.

Dava devam etmekte, Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç ve Halil Birlik’in akıbetleri hala meçhul.”

Kayıplar Kamil Bilgeç, Mehmet Bilgeç, Halil Birlik ve tüm kayıplar için 5 dakika yapılan oturma eyleminin ardından etkinlik sona erdi. 

Güncelleme Tarihi: 02 Ağustos 2014, 14:37
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER