Konuşmasına kongreyi selamlayarak başlayan Yüksekdağ, kongrenin yaşama geçirildiği tarihsel kesitin, bütün bölge halkları bakımından kritik bir dönemecin ele alındığı bir sürece denk geldiğini söyledi. Kürt kadın hareketinin ortaya çıkardığı bu iradenin bir günlük mücadele sonucunda oluşmadığını söyleyen Yüksekdağ, "Kürt kadın hareketinin uzun yıllara dayanan mücadelesi bugün tarihsel bir kavşağa denk geliyor. Oldukça anlamlı ve tarihseldir. Bizler bütün dünya kadınlarının özgürleşmesine öncülük edecek bu düzeyi ortaya çıkarmak için burada toplandık. Kürt kadın devrimi, sadece bir Kürtlük tanımına sıkıştırılamayacak kadar tarihsel bir değer açığa çıkardı. Kadınlar olarak bugün evrensel siyasetin diliyle konuşuyoruz" ifadelerini kullandı. 

'Toplumun özgürleşmesi için önce kadın özgürleşmeli'

"Kadın devrimi" kavramının evrensel bir güç olarak, kazanım olarak, Kürt kadın devrimi olarak bütün kadın hareketlerine kazandırıldığını dile getiren Figen, "Kongremizin anlamı budur. Özellikle bu söylediğim şeyler Rojava devrimi ve Kobanê devrimi, direnişinde çok daha güncel bir siyasal gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Toplumun özgürleşmesinin, kadının özgürleşmesinin ne kadar kritik olduğunu Rojava devriminde çok net gördük" dedi. 
Yüksekdağ, gerek bölgede, gerekse de dünyada kadının olmadığı bir siyasetin, mücadelenin ve hareketin başarılı olmasının mümkün olmadığının da altını çizdi. Yüksekdağ, buna dair ise şunları söyledi: "Eğer bir hareketin merkezinde kadın iradesi varsa, kadının siyasi öz gücü varsa karşısında en büyük, en donanmış ve en güçlü ordular bile dayanamaz. Tıpkı Kobanê'deki gibi, Şengal'deki gibi." 

'Arîn, Kobanê'nin sembolü oldu'

Konuşmasının devamında 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde insanlığın büyük bir zafere merhaba dediğini dile getiren Yüksekdağ, "İnsanlık olarak büyük bir kazanımı elde etmenin sevinç ve coşkusunu hep birlikte yaşadık. İnsanlığa bu zaferi elde eden Rojava Kadın Devrimi'dir. Bu zaferi armağan eden Kobanê ve Rojava'da direnen kadınlardır. Kobanê'de Arîn Mîrxan'ın olması hiçte tesadüf değildir. Arîn yoldaşın şahadeti, Rojava devriminin bir kadın devrimi olduğunun yansımasıdır. Arîn Kobanê'nin sembolü olmuştur" şeklinde konuştu. 

'Kadınlar bugün kendi şansını yaratıyor'

Bu yüzden de Kobanê zaferinin, kadın zaferi olarak tarihe geçtiğini vurgulayan Yüksekdağ, kadının, insanlığın yüzyıllar boyunca yaşadığı yenilgilerin zamanının sona erdiğini ifade etti. Uzun yıllar bir dizi toplumsal ayaklanmalar yaşanmasına rağmen kadınların kazanan tarafta olmak ve kazanımlarını tarihsel güvence altına almak bakımından hiçte şanslı olmadığını belirten Yüksekdağ, sözlerine şöyle devam etti: 

"Ama bugün artık tarihte kendi şansını yaratan bir kadın gücünden ve iradesinden bahsediyoruz. Kadının kazandığı bu zafer, artık geriye dönmeyecektir ve sınır aşılmıştır. 21'inci yüzyılda insanlığın önünde yürüyecek ve çok daha güçlü devrimci bir bölük vardır, bu da kadın devrimi ve özgürlüğü bölüğüdür. Kadın en önde yürümeye başlamıştır ve devam edecektir. Toplumsal özgürleşmeyi kadın devrimi belirleyecektir. Başta Kobanê direnişi olmak üzere artık bizim kuşağımızda bir zaferler çizgisi bloku da oluşuyor. Bütün Türkiye toplumu ya yenilgi, ya zafer arasında bir tercih yapmak zorundadır. Tercihlerin bu kadar net olduğu bir aşamaya gelmiştir. Ya yenilgiye boyun eğilecek, yada baş gösteren zaferler çizgisine sarılacak." 

'Yarattığımız şansı daha ileriye taşımak zorundayız'

Yüksekdağ, sarf ettiği bu cümlelerin ardından gelinen sıçrama aşamasının, ancak kadının öz gücü ve örgütlülüğüyle sağlanabileceği üzerinde durdu. 

Kadın iradesinin, büyük bir toplumsal sıçramaya öncülük edecek bilinç ve duruşa sahip olduğunu ifade eden Yüksekdağ, "Bizim bu bilince inancımız tamdır. Kritik siyasi aşamalar döşenmiş durumda. Yarattığımız şansı daha ileriye taşımak zorundayız. Bütün dünya halklarının zaferidir Kobanê zaferi. Bu dönemde açığa çıkan olanakları bu günkü mevzilenmemizle iyi değerlendirmeyi başarmamız gerekiyor. Kazanılan zafer aynı zamanda bütün kadınların zaferidir ve kazanımıdır. Kuzey Kürdistan'da ve Türkiye siyasetinde bize kazandırdığı şansı iyi değerlendirmek durumundayız. Ortadoğu'dan Balkanlara kadar, Yunanistan'a kadar zaferler hattı oluşmaya başladı. Bu bütün dünya halklarına kadınlarına da güç ve güven vermek bakımından çok önemli bir şanstır. Çok iyi değerlendirmek gibi bir sorumluluğumuz var" dedi. 

'Birikimlerimizle geleceğimizi buluşturmanın tam zamanıdır'

Yüksekdağ, konuşmasının son bölümünde, parti olarak girme kararı aldıkları 2015 genel seçimleri üzerinde durdu. 
Türkiye'deki siyasi dengeyi belirleyecek yeni bir odağın tarihsel olarak meydana gelmeye başladığını gördüklerini dile getiren Yüksekdağ, daha seçimler yapılmadan HDP'nin, Türkiye siyasetinin gündemini belirlemeye başladığına dikkat çekti. Gündem belirleme üstünlüğünü elde edip, bugün de makro siyasi bir zemini ve ihtiyaçları tartışmak için bir araya geldiklerini belirten Yüksekdağ, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: 

"Tarihsel bir dönemece doğru yürürken bugün burada ortaya çıkacak olan kadın iradesi, bütün bir toplumun ve tarihin yapısını ve yüzünü değiştirme olanağına sahiptir. Bugün yapılacak tartışmaların çok yararlı sonuçlar ortaya çıkaracağına inanıyorum. Bütün örgütsel yaşamın her bir hücresine kadar kadın görüş açısıyla nüfuz etmiş bir kadın siyaseti ve kadın örgütlenmesi yaratabilme sorumluluğu önümüzde duruyor. Bu görevin hakkıyla yerine getirileceğine inancım tamdır. Birikimlerimizle geleceğimizi buluşturmanın tam zamanıdır. Kongrenizi saygıyla selamlıyorum yolunuz açık olsun." 

Yüksekdağ'ın konuşmasının ardından kongre, konuşmalar ve mesajların okunmasıyla devam ediyor.