DİYARBEKİR VE KENTİN MARKASI GÜVERCİNLER

Dernek çatısı altında birleşen güvercin tutkunları,Diyarbekir’e has güvercinlerle ilgili kitap bile hazırlamış. Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın desteği ile hazırlanan kitapta bu güvercinlerin tüm özellikleri var,onlar artık Diyarbekir’in tescillenmiş ve marka patenti yapılmış güvercinleri.

DİYARBEKİR VE KENTİN MARKASI GÜVERCİNLER

 SAFFET AZBAY'IN KALEMİNDEN

Diyarbekir denilince akla Mezopotamya gelir. Mezopotamya denilince akla dünyada tarımın ve yerleşik hayatın yapıldığı ilk yer,dünyanın ilk üniversitesinin bulunduğu yer gelir. Diyarbakır denilince asırlardır işgal edilemediği için kurtuluş günü olmayan gizemli kent gelir.27 Mayıs 639 tarihinde yani peygamber efendimizin vefatından kısa bir süre sonra İslam orduları tarafından fethedilerek anadolunun ve yukarı mezopotamyanın kapılarını islama açan kutsal kent. 3 semavi din ve bir çok inancın izlerini barındıran 5 bin yıllık muazzam geçmişe sahip abideler diyarı. Yüzyıllar boyu bir çok ırktan,dinden ve mezhepten insanların sevgi içinde,barış içinde yaşadığı kadim kent. Binden fazla sahabe mezarı ve 7 peygamber mezarı bulunan peygamber ve sahabe duası almış bereketli şehir. Seyitler,şehitleri,evliyalar diyarı kent. İslamdan önceki dönemde de krallar ve imparatorlar çıkarmış tarih hazinesi şehir.Her gelen medeniyetin tarihi dokusuna katkı yaparak deyim yerindeyse kültür ve tarih arşivi haline getirdiği eşsiz kent. Dünyaya nam salmış gezginler ve tarihçilere,edebiyatçılara,aydınlara,alimlere ilham kaynağı olan kitabe şehir. Bağrından bir çok ünlü devlet,sanat,iş,edebiyat,bilim adamı çıkarmış olan destansı şehir. Dünya üzerinde tek başına devlet kurabilmiş ender şehirlerden olan biri olma özelliğine sahip kadim şehir. Aynı zamanda tarihin her döneminde üzerinde kanlı hesaplar yapılan taşı kara bahtı kara şehir. Kimi yerinde sevgi,kardeşlik ve merhamet kokar,kimi yerinden de acı,göz yaşı ve kan izleri vardır. Diyarbekir,sevinç ve üzüntünün bir arada barındığı,yoğrulduğu ender şehirlerdendir.

Ulu Cami’si,On Gözlü Köprüsü Dört Ayaklı Minaresi, Hz. Süleyman ve Şehit Sahabeler Türbesi,Hevsel Bahçeleri,tarihi surları,karpuzu,cigeri ve eşsiz lezzete sahip yemekleri,Dicle nehri,Kırklar Dağı,Meryem Ana kilisesi ve tarihi ibadet yerleri,Anzele’si,Çermik Kaplıcaları,Silvan Hilar Mağaraları ve Malabadi Köprüsü,Lice Ashabı Keyf Mağaraları,Kulp Kanikan Mağaraları,Ergani Makam Dağı ve Hilar Mağaraları,Eğil Peygamber Türbeleri,Çınar Zerzevan Kalesi,Çüngüş Şelaleri ve saymakla bitiremeyeceğimiz bir çok sembol ile bilinir Diyarbekir.

Diyarbekir’in bir de artık kendine has marka olan kuşları var. Bunların başında güvercinler geliyor. Diyarbekir’e ait olan ve dünyada başka yerde olmayan güvercinler. Her birinin ayrı bir özelliği var. Diyarbekir’de güvercin tutkusu bir başkadır. Belki de bu tutku başka yerde yoktur. Çocukluğumuzdan biliriz. Evlerin balkon ve damlarında güvercinler için özel yer yapılırdı. Şimdi bunların yerini modern dernekler ve özel yapılmış yerler almış. Kent içinde yapılan yarışmaların ünü Türkiye’ye yayılmış. Diyarbekirli güvercin tutkunlarının öncülük ettiği Türkiye geneli yarışmalar yapılıyor. Örneğin Diyarbakır’da başlayan,Malatya üzerinden devam eden ve İstanbul’da son bulacak ,şu an devam eden bir yarışma var. Güvercin tutkunlarının yarışma heyecanını kelimelere sığdırmak zor,yaşamak lazım. Emin olun onlar için futbol maçlarından farksız. Ama onların bir ayrıcalığı var,yüzde 90’ı bu işi maddi kaygı ve hesaplarla değil güvercinlere olan tutkularından dolayı yapıyor. Zaten öyle olmasa bu işi sürdürmek imkansız. Çünkü emek,sabır ve sevgi isteyen bir iş.

Güvercin tutkunlarından biri de Alipınar Ortaokulu’ndan sınıf arkadaşım Misbah İnce. Misbah’ın güvercin sevgisini ve tutkusunu o yaşlardan bilirim.Doğrusu bu kadar büyüteceğini,bu işi profesyonel hale getireceğini düşünmemiştim. Dernek çatısı altında birleşen güvercin tutkunları,Diyarbekir’e has güvercinlerle ilgili kitap bile hazırlamış. Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın desteği ile hazırlanan kitapta bu güvercinlerin tüm özellikleri var,onlar artık Diyarbekir’in tescillenmiş ve marka patenti yapılmış güvercinleri. Misbah,güvercinleri anlatırken kendinden geçiyor. Sanki ailesinden birilerini anlatıyor. Öyle ya güvercinler onlar için aile meselesi haline gelmiş. “Güvercinlere ayırdığın zaman kadar bize zaman ayırmıyorsun” diyen eşi kendisine sitem etmiş. Anlatırken hem tutkusunu dışa vuruyor,hem de “güvercinsiz yaşayamayız” diye ekliyor. Misbah’ın tabiri ile güvercin tutkusu hayatın stresinden uzaklaştırırken,aynı zamanda bağımlılık da yapıyor. Ama iyi bağımlılık,faydalı bağımlılık.Kötü alışkanlıklardan alıkoyuyor.

Güvercin tutkunlarının bir de şikayeti var. Avcılardan dert yanıyorlar. Bilinçsiz avcılar yüzünden büyük emek verdikleri güvercinleri kaybediyorlarmış. Yazık çok yazık. Bu güzelim hayvanlardan ne istiyorsunuz?.Doğanın rengi olan,doğal hayatı ve doğanın dengesini sağlayan bu canlıları öldürmekle elinize ne geçiyor?.İnsaf ve merhamet diyoruz. Güvercin tutkunlarının emeğine yazık etmeyin,doğal hayatı güzelleştiren canlılara kıymayın diyoruz.

SAFFET AZBAY

Güncelleme Tarihi: 02 Mayıs 2017, 11:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER