“SADECE BİR KURUŞ GİBİSİN, İKİYÜZLÜ VE DEĞERSİZ”

 Kısa bir dipnot düşerek manşetime uygun örneklerle devam edelim isterseniz: 15 Temmuz darbe girişimini ve sonrasındaki gelişmeleri hatırlayanınız var mı? O dönem sahnede rol alan ve konuşanlardan kaçının şu sıralar sesi çıkıyor? Onlarca insanın ölmesine, yüzlercesinin yaralanmasına neden olmuştu o hain girişim. Var mı bu aralar bir söylem? Bu ihanet unutulup, unutturulup gidiyor mu? Can alıcı konu ise neden unutturuluyor sorusu ve o bangır, bangır mikrofon karşısında bağıranlar, boy gösterenler, sinsice bayrak sallayarak ‘Bakın meydandayım bende’ der gibi şirinlik yapanlar şimdilerde neredeler? soruyorum…

 

Öncelikle bu gün sizlerle paylaşmak istediğim ana tema meslek yaşantım boyunca yaşadığım tecrübelerin bir kısmı. Mesela, çocuklara şefkat gösteriyor, yardım ediyor gibi görünen, iyilik timsali timsahlardan söz etmek istiyorum. Ayrıca bu timsahları bir anda fark etmek mümkün değil. – Bertrand Russell’in dediği gibi: “İçimizde iki çeşit ahlak vardır; bunlardan biri konuştuğumuz ama uygulamadığımız, diğeri ise uyguladığımız ama nadiren konuştuğumuzdur.”

 

İşte bu çok anlatan ama gerçek olmayan varlıkları tanımak için işlerinin bitmesini beklemeniz lazım. Zira, sizi bir şizofren gibi her saniye ararlar ve işleri bitince de sanki hiç tanışmamışsınız gibi yaparlar. Ta ki bir başka kendilerini popüler yapma dönemine kadar ki bu zamanlar genelde vekil listesine girmek veya bürokraside isimlerini duyurmak için yırtınırken gerçekleşir.


Önce bu mahlukatları size bir tarif edeyim; İnsan görünümlü, 2 eli ve iki ayağı olan, ağzından bal damlayan ama kıçında iğnesi olan, normal görünen bir ağzı olmasına rağmen, ağzını açtığı zaman zehrini fışkırtan, çatal dilleri vardır. Bunlara 20 yıl boyunca baktığınızda insan gibi görürsünüz, öyle davranıp, öyle bakarlar.


Ağızlarından vatan, millet, Sakarya cümlelerini düşürmezler ama aslında ne vatan, ne millet nede Sakarya umurlarında değildir. Bir de çok güzel yalan atar, fena derecede insanları kullanırlar. Birde yalakalığın yanlarında bir sınırı da yoktur.

 

İnsanları, canlıları, cansız varlıkları, hatta havayı, suyu kullanarak nasıl nemalanırız diyerek yaratıcı fikirleri ile insanları cezbeden bu ahlak yoksunu mahlukatlar işgal ettikleri yerlerin önemi ile birer ahlak abidesi olarak karşımıza çıkarlar hep.

 

Ruhunu şeytana satmış bu mahlukatlar, insanları kandırma noktasında adeta bir aldatma şaheseridir. Küçük bir çocuğun bile başını okşadıklarında getirisini düşünürler, varın gerisini siz düşünün. İşte böyle mahlukatlarla çepeçevreli çevremiz.

 

İşte bunlar bu kadar kıvrak, bu kadar zekidirler. Emin olun yolu açık olanlarda onlardır. Biz hep yerimizde sayacağız, çünkü bu bukalemun tipli mahlukatlar şimdilerde güzel yerdeler.

 

Yazımın başında dedim ya 15 Temmuz Darbe girişimi diye. Yukarıda tarif ettiğim mahlukatlardan bazıları da o kürsüye çıkıp yırtınmıştı, sözde kınamıştı o alçak darbe girişimini. Belki sesimiz bir yerlere gider de palazlanırız diye. Darbe mitingine hiç gitmeyip bir misafir konuşmacı geldiği için giden ve kendisinin fetöcü olmadığını lanse etmek için konuklardan birinin kuyruğuna takılan ve Ankara’ya giderek kendine referans ettiren kimlikleri de bilirim. Ne oldu? Takıldı misafir konuşmacının kuyruğuna, gitti Ankara’ya, bir anda Ak, Pak, oldu. Bunlar bu kadar temiz ise demek ki bize çok fazla omo gerek.

 

Anlamakta güçlük çekiyorum, neler oluyor? Tıpkı faili belli olmayan bu söz gibi: “Sadece bir kuruş gibisin, ikiyüzlü ve değersiz”. Evet, sizi biliyorum, değersizsiniz, sizi tanıyorum, sizi izliyorum ve size soracağım günü geldiğinde…

 

Saygılarımla

[email protected]

YORUM EKLE