Bilinmeyen Diyarbekir..

BİLİNMEYEN DİYARBEKİR

Diyarbekir’ın daima mübarek bir şehir olduğuna inananlardanım. Her ne kadar talihi yeni yeni dönmeye başlıyor gibi olsada..
Sürekli farklı haberlerle gündeme gelen Diyarbekir’ın bu defa dini yönünü ele almak istedim. Farklı kaynaklardan yararlanarak yazacaklarımı güçlendirdim. Amacım, bazı şeyleri artık ezberletebilmek. Bu yüzden 27 Mayıs’a haftalar kala yazmak istedim ki Diyarbekirlilere 27 Mayıs’ın önemini hatırlatmak..

Diyarbekir, kutsal bir şehirdir. Bir çok rivayet vardır şehir hakkında.. Bunlar arasında hesabımıza gelenleri kaleme alır, gelmeyeni sözlü eser belleriz..
Diyarbekir hakkında ki sahabe bilgisinin bir çok kişi için ‘Mekke ve Medine’den sonra en fazla sahabe Diyarbekir’dedir’ cümlesinden fazla bir bilginin olduğunu düşünmüyorum bizim neslimiz ile alakalı..

Bu yazıda Diyarbekir’in fethediliş gününe özel o anlamlı ve kutsal günü kaleme alacağım..

DİYARBEKİR’İN FETHİ

O dönemde Diyarbakır’ı ‘ Dara’ adında bir kadının yönetimindeydi. Diyarbakır’ı önemli kılan ise, Anadolu’ya açılan kapı olmasıydı. Sekiz bin kişilik ordu ki bunların içerisinde bine yakını sahabe olması bu fethi daha da anlamlı kılıyordu. İyaz b. Ganem, Tell (şimdiki Mardin Kapı), Said b. Zeyd Rum (Urfa Kapısına), Muaz b. Cebel, Ermen (Harput-dağ kapısını), Halid b Velid Babul-ma (Su-Dicle-Yeni kapı) tarafını kuşattılar. Uzun süren kuşatmalar muhteşem surlar karşısında neticesiz kalıyordu. 5 Ay kadar Müslümanlar surların çevresinde sabır ile bekledi.
Nihayet, Halin Bin Velid’in yaptığı keşiflerden birinde surların Doğu yönünde (Dicle Vadisi – Fiskaya Şelalesinin civarında) içeriye girecek bir yer buldu. Surların içerisine açılan delikten genişletilerek içeriye girilebileceğini İyaz b. Ganem’e anlattı. Ve bir gece çoğunluğunu sahabelerin oluşturduğu iyi savaşan bir erleri alarak bu delikten içeri girdi. İçeri giren savaşçılardan kapıyı açmak için 24 ile 40 kişi arasında şehit verildiği bilinir. Kapıların açılması ile Diyarbekir’in fethi tamamladı.

Halid Bin Velid’in içeri girdikleri yeri bulması ise bambaşka bir rivayete göre ekmek sayesinde... Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kenan Haspolat’tan alınan bilgilere göre; “Amid’in sarılışı sırasında çadırını su kapısı civarında (bu günkü Kıtırbil ve Yeni köyde karargah yeri olmuş) kurmuş olan Halid b. Velid her gün yanındaki askerlerle şehrin o yanlarında gözcülük yapıyordu. Human adında bir kölesi vardı. Bu köle her gün arpa unundan yapılma olan birkaç ekmeği iftar için Halid b. Velid’in çadırına bırakırdı. İki üç gün ekmek bulamayan Halid b. Velid ‘azık mı tükendi nedir üç akşamdır ekmek yok’ diye sordu. Köleside her akşam ekmeği bıraktığını söyledi ve çadırı gözetlemeye koyuldu. Kale duvarının dibinde bir köpek gelerek çadırına girip ekmeği kaçırdığını gördü. Köpeği takip etti, köpeğin kale duvarı dibindeki bir sel çukuru yolundan içeri girdiğini tespit etti. Koşup Halid b. Velid’e haber verdi. Halid b. Velid gidip baktı ve sevindi. ‘Mahiyetimde suyolundan şehre girmek için Allah uğruna kendimi kodum. Benimle içeri girmek için sizden yüz kişi isterim.’dedi. Çıkan yüz kişiyle doğruca Iyaz b. Ganem’in yanına gidip keyfiyeti bildirdi. 0 da ordusuna kale içinden tekbir sedaları işitir işitmez hemen harekete geçmelerini teklif etti. Halid b. Velid gece yarısı yüz kişiyi alıp suyoluna gitti. İlkin Halid b. Velid, ikinci Amr b. Avsah, üçüncü Huzeyfe b. Sabit, dördüncü Amr b. Beşir ve diğerleri içeri girdiler. Doğru şehrin orta yerine vardılar ve orada yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Uykuda olanlar uyandı uyanık olanlar da korkudan titremeye başladılar. Halid b. Velid, icab eden yerleri tutturdu ve on çeri gönderip surun kapısını açtırdı. Meryem, İslam askerlerinin şehre girdiğini anlayınca kıymetli eşyaları ve maiyeti ile birlikte kendi sarayında bulunan azim ve gizli yolla Ermen kapısından taşraya çıkıp Bilad-ı Ruma gitti.
Yer altından giden bu gizli yolun Seyrantepe’ye çıkmakta olduğu bu gün bile halk arasında söylenmekte ve bazı izlerine rastlanmaktadır”
deniliyor.

Böylelikle Anadolu İslamiyet ile tanışmış oluyor. Buradan çok kolay neticeler çıkarabiliriz ki bunlar çok fazla bilinip ama dillendirilmeyen ifadeler. Anadolu’ya Müslümanlar ilk olarak Diyarbakır’dan giriş yaptıkları için ilk Müslüman yer Diyabakır’dır. İslamiyeti kabul eden ilk topluluk. Tekbir seslerinin yankılandığı sur içinde namaz kılmak için camiiye ihtiyaç vardır. Yeni bir camii inşaatı zor olacağından mevcut yapıları camiiye dönüştürmüşlerdir ki bu da eskiden kilise, medrese olan Ulu Camii’dir. Böylelikle Anadolu’daki ilk Müslümanlar, Anadolu’daki ilk camiiyi yapmış oldular. Ulu Camii, Anadolu’daki ilk camiidir. Diyarbakır’ın fethinde rol alan birçok savaşçıya Diyarbakır’a yerleşmiş, birçok sahabe şehrin idaresinde yer almıştır. Bu nedenle Diyarbakır’da özellikle sur içi dediğimiz yerde 500’den fazla sahabe mezarı vardır. Bunların bazıları bilinmekte bazıları ise bilinmemektedir..

HANGİSİ PEYGAMBERLER ŞEHRİDİR?

Diyarbakır’ın kutsallığı sadece fethinde yer alan sahabelerden gelmiyor. Barındırdığı Peygamberlerden de gelmektedir. Ancak şehrimiz, dini özelliklerinden ziyade siyasi durumu ile gündeme geldiği için bunlar tam anlamıyla bilinmemektedir. Yine yapılan araştırma ve ulaşılan kesin bulgulara göre;“ Peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da farklı zamanlarda Hz. İbrahim, Hz. Eyüp, Hz. Elyesa, Hz. Şuayb ve Hz. Lut’un yaşadığı; Hz. Eyüp ve Hz. İbrahim’in makamlarının bulunduğu biliniyor. Diyarbakır’da ise Hz. Zülküf, Hz. Elyesa, Hz. Asaf bin Behriya, Hz. Enüş, Hz. Melak, Hz. Rüveym, Hz. Harut peygamberlerin kabirlerinin, Hz. Zülküf, Hz. Yunus ve Hz. İlyas peygamberlerin makamlarının bulunduğu tescillendi. Yani; Ş. Urfa’da 5 Peygamber yaşamış, ikisinin makamı var. Diyarbakır’da 7 Peygamberin kabri, 3ünün makamı var şeklinde bir sonuç ortaya çıkıyor. 500’den fazla sahabeyide barından şehrimize zamanında sahip çıkabilseydik, belki de bugün ‘Peygamberler şehri Diyarbakır’ diye anılıyordu.. Üstelik bu bilgiler benden değil, Diyarbakır Valiliği ve Dicle Üniversitesinin gerçekleştirmiş olduğu çalışmada tescilli olan bilgiler.. Bir dipnot ekleyeyim, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen Peygamber sayısı 25, bunlardan 2’sinin kabri Diyarbakır’da ! Onlarda aşağıda ki resimde!

 


YORUM EKLE
YORUMLAR
doğukan soylu
doğukan soylu - 11 yıl Önce

çok bilgilendirici, aydınlatıcı, zengin içerikli bir yazı olmuş tebrikler..

Murat AYDIN
Murat AYDIN - 11 yıl Önce

bu konunun ilk defa bu kadar ayrıntılı ve anlaşılır şekilde ele alındığını gördüm,tebrikler!

Murat Çelen
Murat Çelen - 11 yıl Önce

keşke diyarbakır'ı hep böyle bilsek. keşke diyarbakırı herkes boyle tanısa keşke diyarbakırı herkes böyle tanıtsa..ağzına yüreğine sağlık

zana yaruk
zana yaruk - 11 yıl Önce

diyarbakır bılınclı planlı olarak kent kimliginden uzaklaştırmak istendın yıllarca diyarbakır yerı geldıgınde bakanını valisini beledıye başkanını eleştıren kenttı ama son 30 yıllık sürecte bu yok oldu bu bılınclı bır projeydı amaaaaaaaaaaaaaaaaaa diyarbakır kent kimligine yavaş da olsa tekrar dönüyor onun ıcın ben bu yazını cok beyendım elıne saglık umut

İsmail AYBAL
İsmail AYBAL - 11 yıl Önce

yazdiğin konunun önemi ve hassasiyeti nedeniyle alnından öpüyorum ve takipçinim.. kalemine yüreğine sağlik.

halil ibrahim aksoy
halil ibrahim aksoy - 11 yıl Önce

sevgili kardeşim yapmış olduğun çalışmadan dolayı sana ve ekibine teşekkür ederim.

Omer Ergün
Omer Ergün - 11 yıl Önce

değerli yazar sizde bir cevher var, daha iyilerinide yazabilecek kapasitedesiniz. beyaz bir sayfa açmış görünüyorsunuz allah devamınıda getirsin. amin

Uğur İNAN
Uğur İNAN - 11 yıl Önce

değerli arkadaşım; yaptığımız sohbetlerde beni hep kendine hayran bırakırdın ama bu kez yazılarınla da şahsiyetini ve kaliteni gerçek anlamda ortaya koymuşsun. bu kalemi, bu fikri ve bu doğruculuğu bizlerden esirgememen dileğiyle. diğer yazılarını da merakla bekliyorum.