Efkan Âlâ…

İsrail'in, Filistinli çocukların üzerine misket bombası attığı günlerden biriydi.
Her insan gibi ben de öfke doluydum.
Akşam evimin terasında gökyüzünü hüzünle seyre daldım.
O duyguyla İsrail'in devlet terörünü lanetleyen bir şiir yazdım…

Şiir hem anlamlıydı hem de ritmik bir güzellik taşıyordu.
O zaman, şimdiki gibi amatörce köşe yazıları yazmıyordum.
Parasını vererek yerel gazetelerde ilan şeklinde şiiri yayınlattım.
Çok kişi aradı, duygularıma ortak oldu.
Bunlardan biri de dönemin il valisi Sayın Efkan Âlâ'ydı.
Davet etti, makamına gittim.
Yaklaşımından dolayı kendisiyle 'imanda kardeş' olduğumuzu anladım…

Diyarbakır'da yaşanan olaylar esnasında takındığı insanî tavırlarından dolayı takdir edildi.
Bir sözü ise çok konuşuldu.
'Cana değil, cama gelsin' demişti.
İnsanî yönüyle öne çıktı.
Halk da onu sevdi…

Daha sonra Başbakanlık Müsteşarı görevine getirildi.
Zaten iyi bir bürokrattı, burada da büyük tecrübeler kazandı.
Ülkemizin geçtiği bu zor dönemde İçişleri Bakanı olarak atandı.
İnşallah hayırlı işler yapacaktır…

İman kardeşliğimiz dışında kendisiyle kişisel bir hukukum yoktur.
Fakat çok okuyan, çok düşünen ve olaylara vakıf birisi olduğunu biliyorum.
Bu vasıflarıyla sorunların çözümünde kendisine tarihi bir görev düştü.
İyi şeyler yapacağını düşünüyorum; dün yaptığı gibi, bugünde 'cam kırılırsa telafisi vardır, kalp kırılırsa telafisi zordur' hassasiyetiyle olaylara yaklaşarak…

Son söz olarak; iman kardeşlerinin daha fazla birbirini üzmemesi adına, ATV-Sabah, Zaman- STV ve bunların paralelinde yayın yapan kuruluşların bu dönemde belgesel dışında hiçbir tartışma programı, haber veya benzeri yayınlar yapmamasını öneririm.
Zira bu medya grupları içerisinde bazı kişiler, meseleler üzerinden karizma yapmaya çalışıyor…

Asr Suresi (1-3 ayet): ''Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.''

Mücahit Can
YORUM EKLE