KORUYUCU YAŞAM (ORTOPEDİ UZMANI OPR. DR. MUSTAFA KARA)

      Diz ağrılarından toplumun çok büyük kesiminin muzdarip olduğunu önceki yazımda paylaşmış ve özellikle ileri yaş kadınlarda görülen diz ağrılarını sebepleriyle anlatmıştım. Yazımın sonunda da diz ağrılarını azaltabilecek durumlardan bahsetmiştim. Bugün de biraz daha genelleyerek yeniden diz ağrılarından bahsetmek ve bu ağrıları önleyebilmek için neler yapabileceğimizi tekrar konuşmak istiyorum. 

KORUYUCU YAŞAM (ORTOPEDİ UZMANI OPR. DR. MUSTAFA KARA)


      Diz ağrılarından toplumun çok büyük kesiminin muzdarip olduğunu önceki yazımda paylaşmış ve özellikle ileri yaş kadınlarda görülen diz ağrılarını sebepleriyle anlatmıştım. Yazımın sonunda da diz ağrılarını azaltabilecek durumlardan bahsetmiştim. Bugün de biraz daha genelleyerek yeniden diz ağrılarından bahsetmek ve bu ağrıları önleyebilmek için neler yapabileceğimizi tekrar konuşmak istiyorum. 
      Koruyucu hekimlik biz hekimler için çok önemlidir. Bir hastalığın meydana geldikten sonra tedavisini yapmak çok  zordur. Aslolan hastalığın oluşumunu önlemektir. Birçoğunuzun hatırlayacağı gibi pandemi döneminde Sağlık Bakanımız, korona ile ilgili tedavide en etkin tedavinin yakalanmamak olduğunu söylemiş, hatta bu cümle alay konusu olup skeçlerde kullanılmıştı. Aslında Bakanımız çok güzel bir noktadan duruma yaklaşmış, hasta olmadan önce önlem almaktan bahsetmişti. 
     Aynı şekilde ben de diz ağrılarında asıl tedavinin diz ağrılarının oluşmasını önlemekten geçtiğini düşünüyorum ve koruyucu hekimlikten ziyade koruyucu yaşam gerekliliğini anlatmak istiyorum...
    Ama öncelikle diz ağrılarının oluşum şeklini anlayıp kavramamız gerekiyor... 
     Diz bölgesi vücudun ağırlığını taşıyan en önemli bölgelerdendir ve günlük hayatımızda neredeyse her an diz eklemimizi kullanırız. Yürürken, oturup kalkarken, merdiven inip çıkarken her an dizlerimiz hareket halindedir. Dolayısıyla sürekli bir işleyiş ve çalışma içerisindedir.
     Bir kıyafeti veya ayakkabıyı aldığımızda nasıl bir kullanım ömrü varsa dizlerimizin de kullanım ömrü vardır. Genç yaşlarımızda bunu önemsemeyiz ve dizlerimize gereğinden fazla yük bindiriririz. Kâh ağır işlerde çalışarak yorarız, kâh evlerde temizlik yaparken umursamadan zorlarız, kâh düzensiz ve yük bindiren sporlar yaparak yıpratırız. Dizlerimiz bu süreçlerde bize ufak uyarılar verir ve biz bu uyarıları önemsemeyiz. Çünkü genç, sağlıklı ve kuvvetli olduğumuzu düşünürüz... 
        Aslında bu dönemlerde dizlerimiz yıpranmaya başlar. Dizleri koruyan menisküs yapıları zorlanır, bağlar yıpranır, kıkırdaklar hasar görmeye başlar... 
     Yıllar ilerledikçe dizlerimiz bizlere ağrı yoluyla uyarılarını arttırır ve bize adeta beni zorlama, dinlendir, koru beni der. Biz yine umursamayız ve süreç bu şekilde ilerler... 
   Bağ yapıları tamamen yıpranır, kıkırdakların hasarı iyice ilerler, ağrılar artar da artar ve artık geri dönüşümü tamamen imkansız olan kireçlenme evresi başlar. 
    Hastalar da bize genellikle bu geri dönüşümü olmayan dönemde, ilerleyen yaşlarda gelir ve biz de bu durumu tedavi etmeye çalışırız...
    Tüm bunları uzun uzun neden yazdım?
    Aslında çoğu diz ağrısının kısa süreli, anlık sebeplerden değil de, hayatımız boyunca onlara yeterli özeni göstermediğimizden oluştuğunu anlatabilmek için... 
    Yazımın başında koruyucu hekimlik ve koruyucu yaşam gerekliliğinden bahsetmemin sebebi de buydu... Ben diz ağrıları özelinde yazıyorum, siz bunu bütün hastalıklar için ve tüm vucudunuz için uyarlayın... 
    Peki koruyucu yaşam derken neler yapalım da dizlerimizi koruyalım? 
    Birçok hastalığın düşmanı olan kilo, dizlerin de düşmanı. Dizlere binen yük ne kadar fazla olursa, dizler o kadar erken yıpranır. Bu sebeple kilomuza mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor... 
    Bacak ve uyluk kaslarımız, dizlerin taşıdığı yükü azaltır ve yıpranma sürecini yavaşlatır. Kaslarımız ne kadar kuvvetli olursa dizlerimiz o kadar rahatlar. Yani, kaslarımız kuvvetlendirelim, güçlü tutalım... 
    Dize binen yükü, dolayısıyla da diz bölgesi hasarını arttıracak hareketlerden kaçınalım. Uzun süreli bağdaş kurmak, dizleri katlayarak yerde oturmak, sürekli merdiven inip çıkmak, yokuş aşağı ve yokuş yukarı yürümek, ağrılar varken ağrıları arttıracak şekilde zorlamaya devam etmek bu hareketlerden bazıları... 
    Ve tabii ki ağrılarımızı hafife almayalım, nasılsa geçer demeyelim, dikkate alalım ve gecikmeden işin uzmanına başvuralım...
     Koruyucu yaşamı benimseyelim, hayatımızın bir parçası haline getirelim... 
     Kalın sağlıcakla...

HABERYİRMİBİR ÖZEL HABERİDİR

YORUM EKLE
YORUMLAR
Vedat karagöz
Vedat karagöz - 12 ay Önce

Hocam boş ver yaşamayı en güzel yaşam masterlar Ligi'nde akşam 10-11 DSİ de oynamaktır

SIRADAKİ HABER