Aslında açıklamadan çok soru yolu ile irdeleme dürtüsünü harekete geçirmekti maksadı diye düşünüyorum. Zira, Darbenin yapılmak istendiği akşam Ak Partiden hangi milletvekillerinin ve üst düzey bürokratların yerlerinin tespit edilmesini istedi ilk önce. Sanırım kendisi yerlerini zaten çok iyi biliyordu, kim bilir belki darbenin ağababalarıylaydılar mesajını vermek istiyordu ki bana göre de aynı adresi verdi.
27 ay önce gerçekleştirdiği ana konunun Dicle Üniversitesi olduğu basın toplantısında söylediklerinin ardından hükümet yetkililerinin üzerine uyguladıkları mobingi ve baskıyı da aktarmadan geçmedi ve Bülent Arınç’a üstü kapalı da olsa bir mesaj gönderdi. Özrün işe yaramaz anlamında. Mustafa Tuna’ya da senin olduğun yer belli ben ise buradayım mesajını vermeyi de ihmal etmedi.
27 ay boyunca sadece kendisi değil tüm aile bireylerinin baskı altında bırakıldığını aktarırken kendisine inananın sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu oldukça duygulu bir atmosferde dile getirdi ve kendisi gibi onunda yalnız olduğunu, Erdoğan’ın FETÖ ile mücadele ettiğini ama Ak Parti birçok kişinin kendisine ihanet ettiğini apaçık dile getirdi.
Açıklaması böyle sürpriz atraksiyonlarla sürüp giderken dikkatimi çeken en önemli hususlardan biri de Ak Partiden bazı il başkanlarının ve vekillerin ihale alıp almadıklarının sorgulanması dikkatimi çekti. Zira, bu iddianın dayanağı olur ise aslında darbenin mimarlarının sadece FETÖ olmadığına asıl tehlikenin Ak Partinin içindeki AKP’lilerin olduğuna daha çok inanacağım.
Kim bilir belki oturup sohbet ettiğimiz insanlar aslında bu yapının ağababalarıdır. Olamaz mı? Nihayetinde onca haber yapmamıza rağmen siyasetçilerin bunu görmemesi veya işlem yapılmaması bunun kanıtı olacaktır ki temizlik ilk olarak içerden yapılmalı diye inancım daha kuvvet kazanacaktır.
En azından işin en kolayı olan ve şipşak çözülecek olan ihtimal telefon sinyallerinin yeri mevzusu hayata geçirilsin. Bunu da yapamazlar ise tehlike çok daha büyük derim. Ya sizce?
Saygılarımla