KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULMUŞTU

HABER ÖZEL: AHMET BEŞENK Birçok ilde doktor-hasta mahremiyetinin ihlal edilmemesi için oda içine sekreter dahi verilmezken bölgemizde ve Diyarbakır’da birçok hekim kapısını ardına kadar açık bırakarak Doktor – Hasta mahremiyetini hiçe sayıyor. Başta aile hekimlikleri başta olmakta polikliniklerde de yaşanan bu vurdumduymazlık birçok hastanın sıkıntısını anlatmadan, derdine derman bulmadan hekim odasından çıkmasına zemin oluşturuyor. Oysaki Doktor / Hasta mahremiyeti ile ilgili Sağlık Bakanlığının ağır bir açıklaması ve yaptırımlarının olduğu herkes tarafından da biliniyor.

KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULMUŞTU

 Diyarbakır’da devlet hastanelerinin çoğunluğunda doktor – hasta mahremiyeti neredeyse yok. Doktorların odasını işgal eden mümessillerden tutun görevlilerin kapıları açık bırakması hastaları ve hasta yakınlarını fazlasıyla rahatsız ediyor. Önceki gün 9 yaşındaki çocuğunu hastaneye götüren bir anne kızının hormonsal dengesizliğinden kaynaklı özel sorununu doktora anlatmakta çok zorlandığını, birçok özel sorunu ise utandıkları için dile getiremediklerine vurgu yapıyor. Gerekçe ise doktorların muayene esnasında kapılarını ardına kadar açık bırakması ve hasta mahremiyetine saygı göstermeyen ilaç, medikal mümessillerin bulunması. Duydukları rahatsızlıkları ilgililerine iletmemiz noktasında not düşen hasta ve yakınlarının mantık dolu şikayet talebini bizlerde ilin sağlık yetkililerine iletiyoruz.  2016 Yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile Doktor / Hasta mahremiyetine uyulmamasına ağır yaptırımların getirildiği de kamuoyu saygıyla duyurulmuştu.

 

Adeta sorunlar yumağı haline gelen Diyarbakır’da ki sağlık sektörü yaşadığı ve yaşattığı travmalar yetmezmiş gibi birde doktor – hasta mahremiyetini de ortadan kaldırır olmuş.

Özellikle devlet hastanelerinde ve aile hekimliklerinde hastalarla doktorlar arasında gizlilik kavramı neredeyse ortadan kalkmış durumda.

Mesai mefhumu, hastanın varlığı gibi önemli konuları görmezden gelen İlaç ve Medikal Malzemeleri tanıtımı yapan, rutin gezilerini yapan mümessillerin kural tanımaz muayenehanelere dalışları, kapılarını ardına kadar açık bırakan doktorlar veya otomasyon görevlileri, kapı çalmadan içeri dalan hastalar ve yakınları Doktor / Hasta mahremiyetine büyük saygısızlıklar yapıyorlar.

Bu saygısız, vurdumduymaz, sorumsuz ve kayıtsız davranışlara karşı ilgililerinin önlem alması gerektiğini dile getiren Çiğdem B. Adındaki anne 9 yaşındaki kız çocuğu ile birlikte yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Kızım 9 yaşında ve bazı rahatsızlıkları oluştu zaman içinde. Bizde bu rahatsızlıkları en iyisi ilgili bir doktor ile görüşmek istedik ve randevulaştık. Çocuğumu bir kez doktora götürdüm teşhis ve tahlilleri için. Kimi doktorlarımız son derece saygılı ve doktor –hasta mahremiyetine oldukça saygılıydılar. Bazı doktorlarımızın kapıları ise adeta kahvehane kapısı gibi ağzına kadar açık, içeride mümessiller, sohbet arası neyiniz var deniliyor ve küçük kızımın hormonsal, bayan rahatsızlığını elin yabancısının yanında, açık kapı vasıtası ile canlı yayın yapmamı bekliyorlar. Belki kendiler bunu doğal karşılayabilir fakat benim için bu hiçte doğal bir davranış değil. Benim bildiğim Doktor / Hasta mahremiyeti denilen bir şeyin olduğudur. Yanılıyor isem bütün doktorlar kapılarını açsınlar, bir mikrofon ile hastaların sorunlarını hoparlörler aracılığı ile hastaneye duyursunlar o zaman. Böyle bir sorumsuzluk ve keşmekeşlik olabilir mi? Demek ki hastanelerimiz bu kadar başıboş bırakılmış durumda. Bir hastanın özeli, sırları vardır. İnsanların içinde, açık kapılar önünde ve üstelik yabancılarında bulunduğu ortamda dile getirilmesini istemek bence büyük saygısızlıktır. Hadi sağlık sağlıksız anladık ta bazı doktorlar niye bu kadar ilgisiz onu kavramış değilim.” Diyerek sıkıntılarını dile getirerek ilgililerine mesaj olarak iletti. 

 

‘KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR’

Öte yandan 24.10.2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan bir basın açıklaması ile Doktor / Hasta mahremiyeti ile ilgili şu açıklama yapılmıştı: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan “özel ve aile hayatına saygı” ilkesi ve Bakanlığımızca yayınlanan yönetmeliklerle pekiştirilen “Hasta mahremiyetine saygı” kuralı, kaliteli, güvenilir, ileri teknolojik ve bilimsel yöntemlerle desteklenen sağlık hizmet sunumu hedefimizin en önemli ve vazgeçilemez temel kuralıdır. Bilinmelidir ki, her kim tarafından, hangi yöntem veya araçla olursa olsun, hasta mahremiyeti ilkesine aykırı her türlü davranış ve eylem, T.C. Sağlık Bakanlığınca en ağır şekilde cezalandırılacaktır.

Bakanımız Prof. Dr. Recep Akdağ’ın, bu konudaki hassasiyeti de herkesçe malumdur ve bu konuda Sayın Bakanımızın talimatı ile mevcut genelgeler ve mevzuata ek olarak, 15 Temmuz 2016 tarihinde, her koşul ve zeminde, tüm sağlık hizmet sunucularının ve kurumların hasta mahremiyetine tam uyumunu isteyen, ihlali halinde de gerekli cezai işlemlerin uygulanacağına dair yeni bir genelge yayınlanmıştır.

Bütün bunlara rağmen, son günlerde basına da yansıdığı üzere, biri kamu hastanesinde, biri de özel bir kurumda olmak üzere, bir hemşire ve bir hemşire adayının, hasta hakları ve mahremiyetini açıkça ihlal eden fiilleri olmuştur. Bakanlığımız tarafından derhal bu kişi ve kurumlar hakkında inceleme başlatılmış ve sorumlu kişi ve kurumlar hakkında da Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuştur.

Hasta mahremiyetine saygı konusu, bundan sonra da Bakanlığımızın hassasiyetle takipçisi olduğu bir konu olmaya devam edecek ve hasta mahremiyetini ihlal eden kurum ve kuruluşlar hakkında da, mevcut hukuki hükümler çerçevesinde en ağır cezaları almaları konusunda gerekli işlemler yapılacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Kurucu Başkanı Profesör Doktor. Ayşegül D. Erdemir ise yazdığı makalede şunlara yer vermiştir: “Hastanın en yakını bazen hekimi olabilir. Hasta hiç kimseye anlatmadığı sır veya dertlerini hekimine söyleyebilir. Bu bağlamda hekim, hastanın bir sır arkadaşı ya da dert ortağıdır. İşte, bu dert ortağına derman olmak da yine tıp mensuplarının görevidir. Burada, mahremiyete saygının bu teknoloji dünyasında daha da önem kazandığı apaçık ortadadır. Ancak, özellikle internet ortamında bu konulara hiç dikkat edilmemekte ve bir hayli hasta mahremiyetini zedeleyici reklamlar ve programlar olmaktadır.

Bu konuda Sağlık Bakanlığının çıkardığı yönetmelik de bu konuyu kapsar. 2016 tarihli genelgede şu konulara değinilir:

“Sahada yapılan incelemelerde; muayene, tetkik ve tedaviler ile özellikle cerrahi işlemler sırasında ve yoğun bakım ünitelerinde hasta mahremiyetine yeterince riayet edilmediği görülmüş ve bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Hasta mahremiyetini teminen mer’i mevzuata titizlikle riayet edilmesi ve özellikle;

1. Yoğun bakım üniteleri ile girişimsel işlemler ve görüntüleme gibi hastanın bedeni üzerinde yapılan tüm uygulamalarda hasta mahremiyetini sağlayacak tedbirlerin alınması, hastayı hazırlama işlemleri sırasında mahremiyet esaslarına azami ölçüde dikkat edilmesi (mahremiyeti sağlayacak şekilde bedenin mahrem yerlerini örten önlük ve bone kullanılması gibi),

2. Poliklinik, acil servis, gözlem ve hasta odaları ile kan alma gibi birden çok hastanın bir arada bulunduğu mahallerin, hasta mahremiyetini koruyacak şekilde düzenlenmesi (perde, paravanla ayırma gibi),

3. Klinik görüşmeler, muayene, işlem/tedavi, görüntüleme ve hasta transferi işlemlerinde, Hasta Hakları Yönetmeliği’nde öngörülen ilkelere uygun davranılması,

4. Hasta ve tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin (sağlık personeli dâhil), tıbbi müdahale sırasında mahalde bulunmaması ve hastanın sağlığı ile ilgili bilgilerin gizliliğinin sağlanması,

5. Ölüm olayı sonrasında da mahremiyet hakkına riayete devam edilmesi.”

Ülkemizde, 1 Ağustos 1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği’nde de bu konu 4. bölümde Hasta Haklarının Korunması başlığı altında ele alınmaktadır. 21. maddeye göre hastanın mahremiyetine saygı esastır.

Aynı Yönetmelik’in Bilgilerin Gizli Tutulması başlığını taşıyan 23. maddesine göre de sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen durumlar dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz. Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkasına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hâllerde, bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.

Günümüzde ayrıca bilgisayar kullanımı, modern teknolojinin çağdaş tıbba getirdiği önemli bir yeniliktir. Bilgisayarlar, tanı, tedavi planlaması, laboratuvar analizleri, hastane yönetimi vb. alanlarda kullanılmaktadır. Tıbbın bazı alanlarında, klasik yöntemleriyle hastalığın tanı ve tedavisi, bazı yanlış sonuçları da beraberinde getirebilir.

Ancak bilgisayarları yetkili olmayan kişiler de kullanabilir ve buradan aldığı verilerle tanı koymaya kalkabilir. Bu sorumluluk ise tamamen o bilgisayarın bulunduğu klinikteki hekime ait olup, hekim ya da onun yanında çalışanlar bilgisayara yüklenmiş olan hasta ile ilgili bilgileri saklı tutmalı ve tıbbi gizlilik ilkesine uymalıdırlar. Tıbbi verilerin bilgisayarlara doğru olarak yüklenmesi de çok önemlidir.

Bu konuda bilgisayarların tıpta kullanımına ait 1983 tarihli Dünya Tabipler Birliği duyurusunda da aynı konu işlenir.

Bu bağlamda şu konulara etik açıdan dikkat etmek gerekir:

1. Bilgisayara hastalarla ilgili bilgiler doğru yüklenmelidir.

2. Bilgisayardan hasta ile ilgili bilgileri yalnız hekim almalıdır.

3. Hasta ile ilgili bilgiler her isteyen kişi veya kuruma verilmemeli ve tıbbi gizlilik ilkesine uyulmalıdır.

4. Bu konuda yasal düzenleme yapılması önemlidir.

Konunun önemini iyice vurgulamak bâbında sosyal medyada da bu konulara hiç dikkat edilmemesi üzerine Türk Tabipleri Birliği de 22 maddelik bir kılavuz hazırladı: Buna göre, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış bilgilere yer verilemez. Yine hastaların sır kapsamındaki bilgileri paylaşılmamalıdır. Hastaların tedavi öncesi veya sonrasına ait görüntülerine yer verilemez. Bu arada internet ortamında hasta bizzat muayene edilmeden, yöneltilen soruların cevaplanması suretiyle tedavi önerilerinde bulunulamaz.

Ancak günümüzde bütün bunlara tamamen uyulmamakta ve mahremiyete saygı zedelenmektedir.

Bilindiği gibi gizliliğe saygı ilkesi önce hastayı korur. Gerçekten hekim tarafından hasta sırlarının açıklanması ile hasta zarar görür. Nitekim sırrın açıklanması, hastanın menfaatlerini zedeler. Ayrıca sırrın açıklanmaması, toplum açısından bazı yararlar sağlar. Bundan başka hekimlik sırrının açıklanması, tıp mensuplarına duyulan güveni sarsar. Bu da dürüstlük ilkesinin çiğnenmesine neden olur.”

 

Güncelleme Tarihi: 05 Kasım 2018, 14:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER