KÜLTÜR ELÇİSİNDEN İNCE DOKUNUŞLAR

HABER ÖZEL: AHMET BEŞENK Bağrından yüzlerce şair, sanatçı çıkarmış, medeniyetin ilk yeşerdiği Diyarbakır yöremiz insanı kendi tarihini, kültürünü, anane, gelen ve göreneklerini ne kadar iyi biliyor? Bu süreci kültürel anlamda geniş halk kitlelerine duyurmak adına faaliyet gösteren basın, yayın kuruluşları ne kadar samimi? Diyarbakır’ın tanıtımını ve olumlu propagandasını yapmak isteyen sanatçılarımız nasıl bir yol izliyor? Bazı tv kanalları bu işe ne kadar ciddi yaklaşıyor? Yılların deneyimli sanatçısı ve Diyarbakır’ın kültür elçilerinden Ali Aktaş, tüm bu soruların yanıtını samimi olarak dillendirdi.

KÜLTÜR ELÇİSİNDEN İNCE DOKUNUŞLAR

 İşte O röportajdan bazı başlıklar:

 

BEŞENK: Önce sizi tanımayan vatandaşlarımıza kendinizi tanıtırmısınız? Zira, Diyarbakır’ın tanıtımı kuzu ve keçi evliliği ile bilinir oldu. 

AKTAŞ: Adım Ali Aktaş, Halk müziği sanatçısıyım, 25 yıldan beridir Diyarbakır'da yani 90’lı yıllardan bu yana TRT'nin açmış olduğu bir sınavla müzik hayatına atıldım. 1990 yılında Halk müziği korosu sınavına girdim, kazandım. 1993 yılında da Kültür Bakanlığı'nda 13 yıl koro şefliği yaptım. Şu anda müzik faaliyetlerine devam ediyorum.

 

BEŞENK: Diyarbakır’da Kültürel aktiviteler denince aklınıza ne geliyor?

AKTAŞ: Her zaman söylenen klasik bir laf vardır, ‘Bir millet bugüne kadar gelmişse kendi kültürü ile gelmiştir, kültürü olmayan bir millet her zaman yok olmaya mahkumdur.’ Diyarbakır yöremizin kültürü hakikaten de güzel ve kendine has farklı bir yapıya sahiptir. Anlatmaya kalkarsak ne saatler ne de günler yetmez, sadece müzik kültürüne değineceğim kısaca.  Şehrimizin kültürünü yaymak adına yaptığım çok çalışma var aslında ve çok fazla da emek sarf ediyorum. Örneğin bugün kadar yapmış olduğum çalışmaların tümünü kendi bütçemle karşıladım, çoluk, çocuğuma götürmem gereken maaş ile şehrimin tanıtımını yapmaya çalıştım hep. En son 3 albüm çıkardım ki tüm masraflarını kimseden katkı almadan kendim karşıladım. Tüm sahnelerinde Diyarbakır buram, buram kokuyor. Memleketimi çok sevdiğim için yüreğimi ortaya koydum, biz kendi memleketimizin kültürüne sahip çıkmaz isek işte böyle unutulur gider. Memleketimiz Koyunu keçi ile evlendirenlerin saçmalıkları ile anılır. Tarih boyunca bu bölgede Koyun ile keçinin evlendirilerek düğünlerinin yapıldığını gören bir insan var mı? Bunun adı kültürümüzü sabote etmek, alay konusu haline getirmektir. Bu tür olayları izleyenlere sunan kanallar da bölgemize ihanet etmektedir.  Bazı televizyonlar saçma, sapan programlar için büyük paralar harcarken veya hemen yanıbaşımızda ki Şanlıurfa bile kültürel zenginliklerini teşhir etmek isteyenlere uygun zeminleri hazırlarken Diyarbakır’da ölü taklidi yapılması çok acı aslında. Diyarbakır evladı bir birey olarak bana ne düşüyorsa fazlasıyla üzerime düşeni yapmaya devam edeceğim, memleketimin kültürünü alay konusu olarak göstermeye çalışanlara karşı Diyarbakır Surları gibi dimdik durarak karşı olacağım.

 

AHMET BEŞENK: Koyun ile keçinin evlendirilmesinin mizahi yolla ele alınması çok mu kötü?

 

AKTAŞ: Elbette ki çok kötü. Siz bir bölgenin, tarihin, geçmişin, yaşanmışlıkların anlatımını yapıyorsunuz. Örneğin siz yörede geçmişte yapılan evlilikleri canlandırırken koyuna gelinlik, keçiye damatlık giydirerek, insanları da oynatarak ne tür bir kültürel katkı sunmuş olabilirsiniz? Ya da o yörenin yaşanmışlıklarını bu kadar ağır bir şekilde aşağılama hakkını kendinizde nasıl görebilirsiniz? Şimdi ben buna sadece yazıklar olsun derim. Hayır, yani bu yörenin bir sanatçı, bir evladı, bir hayranı olarak büyüklerimize buradan sesleniyorum; bu yörenin kültürünü daha düzgün insanlarla kitlelerle paylaşın. Eminim ki daha güzel olacaktır, Diyarbakır'da kalkıp kendinden haberi olmayan birlerini memlekete getirirseniz ortaya saçmalıklar çıkacaktır. Tıpkı Koyun ve keçi evliliği gibi.

 

AHMET BEŞENK: sanatçılar neden duyarsız PEKİ?

 

AKTAŞ: 33 Medeniyet, 13 Uygarlık ve 7 uygarlığın başkenti olmuş olan Kadim şehir Diyarbakır Celal Güzelses’leri, Ahmed Arif’leri, Ayşe Şan’ları, Mehmet Arif Cizravi gibi sayısız kıymetli sanatçı çıkardı. Hangi yönden bakarsan bak 3 insandan bir insanı sanatla ilgili.  Eğer bir insan televizyonlara çıkarak memleketimi Koyun ve keçilere kadar indirgiyor, alay ediyorsa, bu kişi aynı zamanda kent meydanında adam niyetine sahneye çıkartılıyor ise söyleyecek söz bulamamam da gayet doğal olur. Sanatçıların bu manzaralar karşısında ölü taklidi yapmalarına ise hiçbir anlam veremiyorum.

AHMET BEŞENK: Ortada bir alay ediliş durumu var. Neden yapılıyor bu tür şeyler?

 

 

AKTAŞ: Aslına bakarsanız bölge insanımız kendi kültürünü artık bilmiyor. 7 Kardeşler burcu dediğiniz de Diyarbakırlılar efsanesini bilirdi veya Suzan Suzi şarkısının geçmişini. Gelin görün ki kendi özünü bilmeyen, hatta bunu merak dahi etmeyen, koyunlara gelinlik, keçilere damatlık giydirildiğinde bunu kahkahayla karşılayan bir nesil var önümüzde. Kimse yumurta topuğu, beldeki puşuyu, köşeli şapkayı hatırlamaz oldu. Bu bir kültür kırılmasıdır, bu bir neslin geçmişini unutarak asilime olmasıdır. Devlet yetkililerimiz bu bölgenin geçmişinin yaşatılması için çaba sarf etse de kendini bu işlerin elçisi olarak gösteren bazı zihniyetler aslında bu memleketin geçmişinin ayarını bozuyorlar. Ben buradan bir Diyarbakır müzik geleneği ile ilgili bir soru sorsam acaba kaç kişi hatırlar! Örneğin, Velime ne demektir desem eminim ki birçok kişi bilmeyecektir. Ya da Kültürümüzde müzik hangi makam ile başlayıp, hangi makam ile biter desem kaç kişi cevap verebilir? Aslına bakarsanız yöremizin kültürel çalışmaları da incelendiğinde büyük bir fiyaskodur. 

Güncelleme Tarihi: 05 Ağustos 2018, 14:53
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER