‘Kürt Olduğu İçin Bediuzzaman’la Görüşmediler’

AK Parti Eski Milletvekili Cuma İçten’den Bediuzzaman Said’i Nursi’nin vefatının 58.yılında çarpıcı değerlendirme. İçten,Kürt olduğu için Nursi’yi dışlayanların vefatından sonra ismini ve eserlerini kullanarak saltanat kurduğunu söyledi.

‘Kürt Olduğu İçin Bediuzzaman’la Görüşmediler’
 AK Parti Eski Milletvekili Cuma İçten’den Bediuzzaman Said’i Nursi’nin vefatının 58.yılında çarpıcı değerlendirme. İçten,Kürt olduğu için Nursi’yi dışlayanların vefatından sonra ismini ve eserlerini kullanarak saltanat kurduğunu söyledi.
‘Fetö Kendi Gazetesinde İtiraf Etti’

Diyarbakır 24. Dönem Milletvekili Cuma İçten, vefatının 58. Yıl dönümü nedeni ile  İslam Alimi Bediüzzaman Said-i Nursi’yi andı. Bediüzzaman’ın yaşadığı çağa damgasını vurduğunu, eserleri ile milyonların hidayete ermesine vesilen olduğunu belirten İçten, Bediüzzaman’ın adını ve davasını kullanarak saltanat sahibi olanların olduğuna dikkat çekerek FETÖ liderinin  kendi yayın organı Zaman gazetesine verdiği röportajı hatırlattı. “Zaman gazetesindeki röportajda, 'Allah böyle bir dehayı niçin İslam'ın Kılıcı olmuş Türklerin içinden değil de, Kürtlerden çıkarttı' diye düşündüm. Türklük gururum Said-i Nursi'nin ziyaretine gidip elini öpmeme engel oldu' demişti. Kürt olduğu için Bediüzzaman ile görüşmeyi içine sindirmeyen sözde hocalar, bugün onun adını ve davasını kullanarak saltanat sahibi oldular” diye konuştu.

İslam Coğrafyasındaki Birliği Önde Tutmaya Gayret Gösterdi
Bediüzzaman Said-i Nursi’nin eserleri ve fikirleri ile kaybolan İslam birliğini yeniden tesis etmek için mücadele ettiğini belirten İçten, şu tespiti yaptı: “Bir Müslümana silah doğrultulamayacağını, hiçbir şekilde kardeşkanını akıtılamayacağını her seferinde vurgulayan Bediüzzaman’ın bu perspektifi, bu gün İslam coğrafyasındaki tefrikaların önüne geçmek için en gerekli yoldur. İslam bayraktarlığını yapan kardeşlerin birbirlerine karşı merhametli olmaları ve birbirlerine muhabbet beslemeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Alimler hiçbir zaman etnik kimliklerini ön plana taşımamışlardır. Bediüzzaman ’da daima etnik kökenini değil alimliğini ve İslam’ın emrettiği şekilde yaşamayı seçtiyse de kendisine etrafındaki insanlar ve talebeleri tarafından Bediüzzaman Said-i Kürdi denilmiştir.”

İsmini Kendi İdeolojilerine Alet Ettiler

Son zamanlarda yaşanan bazı gelişmelerin, Bediüzzaman Said-i Kürdi’nin davasına olan samimiyeti, inancı ve teslimiyeti yeniden hatırlattığını belirten İçten, Bediüzzaman Hazretlerinin her hangi bir hareket ya da ideoloji ile sınırlamanın mümkün olmayacağının altını çizdi. Bugün onun yolunda gittiğini iddia eden bazı yapılanmaların hıyanet içinde olduğunu vurgulayan İçten, “Eserlerini tahrif edecek kadar ileri giden bu yapılar onun adını bazı ideolojilere alet etmeye çalışmaktadır. Oysaki onun gayreti İslam coğrafyasında birliği temin ve İslam’ı yüceltmekti. Din kisvesi adı altında yaklaşık 30 yıldır milletin manevi duygularının sömürenlerin himmet adı altında topladıkları paralar ile yurt içinde vatandaşın tankını, topunu, uçağını millete yöneltti. Yurtdışında Türkiye aleyhine kampanya yapıyorlar. Onlar ki ‘bir Kürt âlimin ayağına gitmem’ diyerek su katılmamış ırkçılığını ortaya koyarken, Bediüzzaman daima etnik kökenine değil, her âlimin yapmasını gerekeni yaparak toparlayıcı ve birleştirici bir söylem ve inanç içerisinde olmuştur. Alim bir Kürt olarak vatanı, milleti, bayrağı için bir Ruslara karşı cephede savaşan Bediüzzaman’ın bu hareketi, bu gün görmemiz gereken en önemli detaydır. İslam’ın ırkçılık ve ayrımcılığa karşı duruşu net bir şekilde ortada iken kendisini İslam’ın alimlerinden sayan o zatın yapmış olduğu bu hareket onun İslam kimliğinden ne kadar uzakta durduğunun bir kanıtı olarak ortada durmakta ve gün geldiğinde hem bu dünyada hem de mahkeme-i Kübra’da yaptıklarının hesabını verecektir” şeklinde konuştu.

Kendisini Ondan Üstün Görenler Evvela Onun Neleri Göze Alabildiğine Baksın

Büyük İslam Âlimi Bediüzzaman’dan kendisini üstün görenlerin yaşadıkları hayat ile Bediüzzaman’ın yaşadığı hayatı karşılaştıran İçten, “Birileri yurtdışında milletten, milletin sorunlarından uzak, her türlü refah ve bolluk içinde, küffarla işbirliği yaparak milletine namlu doğrulturken, Bediüzzaman millet ve vatan sevgisi hatırlandığında bugün bile yüreklere heyecan, bedenlere ferahlık veriyor. Zira o milletinin imanı ve selameti için cehennem ateşlerinde yanmaya razıdır. O kardeşkanı dökülmesi diye ülkenin dört bir tarafına sürgüne gitmeye razıdır. Milletinin dünyada söz sahibi olabilmesi için cephede çatışmaya, yaralanmaya hatta esir düşmeye bile razıdır. ‘Bugün namus günüdür, vurun kardaşlar’ deyip, bir tarafta cephede düşmana karşı destan yazarken diğer taraftan ise Kuran’dan süzülen nurları telif etmeyi ihmal etmemiştir. Ruslara esir düştüğünde bile davasından ve teslimiyetinden zerre kadar taviz vermeyen Bediüzzaman’ın bu onurlu duruşu düşmanların dahi ona saygı göstermeye sevk etmiştir” ifadelerini kullandı. Bediüzzaman’ın birileri gibi kuş tüyü yataklarda, villalarda yaşamadığına vurgu yapan İçten şunları söyledi: “Said-i Kürdi, ömrünün yarısını zindanlarda ve sürgünlerde geçirmiş, ve bütün tehditlere rağmen ‘Zalimler için yaşasın cehennem’ diyecek kadar cesur bir din âlimiydi. Bediüzzaman; ‘milletimin imanını selamette görürsem cehennem alevlerinde yanmaya razıyım’ diyecek kadar da asildir”

Kürtçe Düşünüp, Arapçanın Bütün Ruhuyla Türkçe Yazmıştır

Bediüzzaman’ın zalimlere karşı duruşu ile bütün İslam Âlemini cesaretlendirdiğini ifade eden İçten, şunları kaydetti: “Said-i Kürdi, Kürtçe düşünüp, Arapçanın bütün ruhuyla Türkçe yazarak, bir çığır açmıştır. Yazdığı eserler onlarca dile çevrilerek, insanların hidayete ermesine vesile olmuştur. Anadolu insanın hem maddi hem de manevi anlamda refaha kavuşabilmesi, birlik ve beraberliğin yeniden tesis edilebilmesi için eğitimin şart olduğunu her seferinde altını çizmiştir.”
Güncelleme Tarihi: 23 Mart 2018, 14:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER