Sezon Başlarken

24 Haziran 1968 tarihinde kentin amatör ligdeki iki ezeli rakibi Diclespor ve Yıldızspor’un birleşmesiyle kurulduktan sonra 1968-1969 sezonundan itibaren 45 yıl boyunca Türkiye profesyonel liglerinde mücadele eden Diyarbakırspor artık bu liglerde yok.

45 yıllık efsanenin neden bu hale geldiğini, kimler tarafından yıkıma uğratıldığını defalarca yazdık. Spor kamuoyu son 4 yılda yaşananları biliyor. Bu yüzden yeniden aynı konulara girmeye gerek görmüyoruz. Diyarbakırspor’un yokluğu elbette üzüntü verici ve doğal olarak şehirde spora karşı bir küskünlük var. Fakat şunu unutmamak lazım ki hayat devam ediyor. Bu acı sonu yaşayan ne ilk ne de son takım Diyarbakırspor olmayacaktır. Türkiye futboluna damga vurmuş tarihi kulüpler aynı kaderi yaşadı ,ya yok oldular,ya da dibe vurarak tekrar ayağa kalktılar. Bundan sonra yapılması gereken şey ;Diyarbakırspor’un misyonunu devam ettirerek bu boşluğu doldurmak olmalıdır. Tabi bunu yaparken Diyarbakırspor’daki yıkım ve imha politikasından da dersler çıkarmak şart. Aksi takdirde Diyarbakırspor’un boşluğunu doldurma amacıyla yola çıkanların sonu bundan farklı olmayacaktır.

Şu an için Diyarbakır’ın tesellisi ve umudu olacak iki kulüp var;Büyükşehir Belediyespor ve Yeni Diyarbakırspor. Hangisi bu boşluğu doldurarak Diyarbakırspor’un misyonunu dolduracak?.Bu tartışmaları yapmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Gereksiz yere polemik ve çekişmelere yol açar,sonra iş karşılıklı olarak birbirlerini yıpratmaya neden olur ve bu da kentin faydasına olmaz. Bunu yapmaya çalışanlar var,bunlara karşı iki kulübü yönetenlerin de uyanık olması ve kentin çıkarlarını gözetmesi lazım. Zaman her şeyin ilacı olacak. İki kulüp de başarılı olsun,hep beraber ayrım yapmaksızın destek verelim ve başarılarını alkışlayarak gurur duyalım. Aynı zamanda eksiklerini gidermeleri için yol gösterici olalım,yapıcı ve birleştirici olalım. Diyarbakırspor’u koruyamadık,hiç olmazsa aynı ihaneti ve kötülüğü bu kulüplere yapmayalım diyorum.

İki takım bu sezon liglerinde ne yapar?.Her şeyden önce iki takımın da şampiyonluğu hedeflemesi önemli ve sevindiricidir. Baştan hedef koymak ve ona şartlanmak başarıya giden yolda önemli bir ayrıntıdır. Ama bu hedefe ulaşmak öyle kolay olmayacak. İki takımın gruplarında iddialı ve güçlü takımlar var. Rakiplerin ciddi avantajları var gibi görünebilir ama bizim temsil ettiğimiz kentin Diyarbakır olduğunu unutmayalım. Takımlarımızın en önemli dezavantajı bana göre stattır. Devlet,yeni stat yapacak diye mevcüt stadı gözden çıkarmış. Bir başka ifadeyle TOKİ’ye devredilen ancak yeni stat yapılana kadar kullanım hakkı Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ne verilen Atatürk Stadı’nın hali kent adına utanılacak durumda. Geçen hafta haberimizde vardı; zemininden tribünlerine kadar her taraf dökülüyor. Çok yakında harabeye dönecek. Sanırım devletin Diyarbakır’daki temsilcileri, her şey takımlar burada maç yapmasın anlayışı üzerine kurgulamış. Ne bir bakım,ne bir hazırlık ne de küçük yatırımlar adına hiçbir şey yapılmıyor. Yeni stadın ihalesi bile yapılmamışken koca bir stadın gözden çıkarılması sadece Diyarbakır’a özgü olsa gerek. Çünkü benzer durumda olan çevre illerdeki statlara bakım yapılıyorken , Diyarbakır için ödenek yok (!) Diyarbakırspor’un imha edilmesine seyirci kalan devlet aklı ,daha net ifadeyle hükümet erki galiba Diyarbakır’daki diğer kulüplere de engeller çıkararak pes ettirmek istiyor.
Anayasada ‘devletin görevi vatandaşa spor yaptırmak’ yazıyor ama Diyarbakır’da bu iş ‘devletin amacı vatandaşın spor yapmasını engellemek ve spor kulüplerinin kapanmasını sağlamak’ haline getirilmiş. Çok acı bir tablo.Kentin sahipsizliğini ortaya koyuyor. Öte yandan TFF’ninkriterleri var. Buna uygun saha ne yazık ki sadece Atatürk Stadı ve orada da maç yapmak imkansız. Seyrantepe’deki sahalara tribün yapmak isterseniz ona da devlet ‘benim malımdır’ diyerek izin vermiyor. Bunun bariz örneğini Büyükşehir Belediyespor yaşadı. ‘Sahayı kullanabilirsin ama tribün kapasitesini artıramazsın.’Bu nasıl anlayıştır?.

Stat olayından dolayı iki takımı da bu sezon zor günler bekliyor. Atatürk Stadı’nın zemini berbat,diğer bölümler dökülüyor,Seyrantepe’de de tribün sorunu var. Kulüpler zaten ekonomik olarak zor durumda ve özellikle Yeni Diyarbakırspor bir insanın sırtında yürüyor. Devlet komik nedenlerle stat olayını çözemiyorsa bu memlekette sporun geleceği nasıl olacak?. Türkiye’de devletin spor kulüplerine destek vermediği tek kent Diyarbakır’dır. Siyasetçiler zaten spora düşman kesilmiş,hiç olmazsa bu açığı vali bey kapatmalıdır. Sporu sevdiğini bildiğim Vali Cahit Kıraç’tan beklenti;kronik hale gelen bu sorunlara el atması ve takımların maçlarına gelerek yaşananları kendi gözüyle görmesidir. Stat olayından dolayı takımlarımız sezon boyunca puanlar kaybedip hedeflerinden uzaklaşırsa,saha ve tribünlerdeki eksiklerden dolayı TFF düzeyinde ağır cezalar alırsa bunun vebali kime ait olacak?

Son olarak iki takımın transferlerini değerlendirelim.

Büyükşehir Belediyespor,şampiyon kadroda Emrah Metoğlu dışında ciddi kayıp yaşamadı. İskelet kadroyu korurken,son 2 sezonda takımı önce Play-Off’a,ardından 2.Lig’e çıkaran teknik heyetle devam etti. Yönetimde kilit isimler kaldı ve bunlara deneyimli isimler takviye edildi. Dış transferde deneyimli futbolcular tercih edildi. Bir yandan iç transferde geçen sezon başarılı olmuş isimler,diğer yandan dış transferde tecrübeli futbolcular. Bana göre dengeli bir kadro kuruldu. Bu aşı ligde tutar mı?.Tabi onu şimdiden kestirmek zor. Bu konuda biraz sabır gerekebilir.

Yeni Diyarbakırspor yönetim hariç sıfır kulüp diyebiliriz. Yeni bir lig,yeni bir kadro. Kısa sürede önemli hamleler yapıldı. Bunların başında 5 yıldızlı otel haline getirilen kulüp binası ve modern kulüp otobüsü geliyor. Takımın başına Namık Altunsoy gibi çalıştırdığı tüm takımlarda başarılı olmuş,şampiyonluklar yaşamış bir teknik adamın getirilmesi önemli bir avantaj. Nitekim Namık hoca transferde menajerlerin önerdiklerini değil kendisi ve yardımcılarının bildiği isimleri tercih etti. Gelen futbolcuların önemli bir bölümü PTT 1.Lig ve 2.Lig deneyimine sahip,diğerleri de 3.Lig takımlarında direkt oynamış ve hakkında olumlu intiba bırakan futbolcular. Kampa erken başlayan Yeni Diyarbakırspor’un bu dönemi iyi geçirdiğini ve hazırlık maçlarında iyi görüntü çizdiğini söylemek mümkün. Yine de ilk haftalarda sıkıntı yaşanabilir. Sabır gösterilmesi ve 2 forvet transferi yapılması halinde takım ilerleyen haftalarda ligin flaş ekibi olacaktır düşüncesindeyim.Vedat Tanrıverdi gibi deneyimli bir yöneticinin yanı sıra Diyarbakırspor’un deneyimli malzemeci ve masörlerinin kulüp bünyesine alınmasını da kulüp adına artı olarak görüyorum. Bir diğer olumlu gelişme bana göre kulübün şirketleşmesidir. 40-50 yıl önceki Dernekler Kanunu ile kulüplerin yönetilmesi günümüz futbolunda en büyük handikaplardandır. Şirketleşme olduğu zaman kulüplerde denetim mekanizması daha kolay olur ve borçlanma olmaz. Kulüp kendine gelir kaynakları da yaratabilir. Bu yüzden Yeni Diyarbakırspor doğru bir adım atmıştır. AŞ’nin başına getirilen İhsan Yapıcı’nın kulüp binasının inşa edilmesinde ve modernizasyonunun yapılmasında çok önemli bir emeği olduğunu da ifade etmeliyim. Kısacası;kimseden para istemeyen,her şeyi kendi imkanlarıyla yapan bir başkan tarafından yönetilen Yeni Diyarbakırspor kısa sürede kurumlaşma ve lige hazırlık bakımında önemli bir aşama kaydetti. Lige de istediği gibi başlarsa ve devamını getirebilirse geleceğin onlar adına çok daha güzel olacağını söyleyebilirim.
Sonuç olarak ;
şampiyonluk hedefiyle sezona başlayacak olan Büyükşehir Belediyespor ve Yeni Diyarbakırspor’a başarılar dilerken,bilakis taraftar desteği konusunda halkın bu iki takıma da sahip çıkması gerektiğinin altını çizerek yazımızı tamamlayalım.
YORUM EKLE