Elhakan, Diyarbakır’ın kent olarak gerek siyasi temsil ve toplumsal olarak gerekse imaj anlamında hak ettiği yerde olmadığına da dikkat çekerek birkaç proje ile bunları değiştirmenin mümkün olabileceğini ifade etti.

İşte Elhakan’ın adaylık süreci ile ilgili çarpıcı sözleri 

Neden aday oldum?. Az önce ifade ettiğim üzere 15 yıldır avukatlık yapmam nedeniyle birçok vatandaşımızın sorununa şahit oldum. Bu hakkına kavuşamayan bir işçi, iş bulamayan bir genç, şiddet mağduru bir kadın, terör mağduru bir vatandaş, elektrik borcu nedeniyle tarımsal desteklemesi ödenmeyen bir çiftçi olabilir.Tabi bir kısmının hukuki olarak çözülmesi mümkün olarak bir kısmının da idari yollardan veya yasama organı olan meclis tarafından çözülmesi gerektiğini gördüm. Siyasete atılarak, mecliste temsil yetkisine sahip olarak bu sorunların çözümüne katkı sunabileceğime inandığım için aday dayı oldum. Bunun yanında yaklaşık 22 yıldır siyaseti takip ediyorum. İnandığım değerler doğrultusunda memleketimizi temsil hakkını elde eden vekillerden maalesef pek azı Ankara’da söz sahibi olabildi. Temsil kabiliyeti olmayan, etkin siyaset yapamayan, memleketimizin sorunlarına eğilmeyen veya eğilemeyen, çözüm üretemeyen vekilleri gördükçe pek çok vatandaşımız gibi ben de kahroldum.

 “Yeter Artık Söz Söyleme Zamanı”

Bu nedenle “yeter artık, söz söyleme zamanı” düsturu ile yola çıktım.Neden AK Parti ; milli değerlerimizle, inançlarımızla örtüşen, halkla bütünleşmiş bir parti olması, ülkemizin sorunlarına reel çözümler üretme yeteneğine sahip olması, ülkemizi küresel bir aktör olma yönünde her geçen gün daha ileri taşıması, kürt, türk, zaza, çerkez hangi etnik kimliğe sahip olursak olalım güçlü bir millet olduğumuzu yeniden hepimize hatırlatmış olması gibi gibi pek çok neden sayabilirim. Ancak kimi kesimler kabullenmeseler de bana göre dünya tarihin en güçlü, en önemli liderlerinden birinin yani sayın Cumhurbaşkanımızın genel başkanı olması Ak Partiyi tercih etmemin en önemli faktörü olmuştur.

 “Diyarbakır, değerlerine rağmen hak ettiği yerde değil” 

Bana göre kentimizin en önemli sorunu; terördür. Terör sorunu demek güvenlik sorunu demektir. Güvenliğin olmadığı yerde sermaye, sermayenin olmadığı yerde istihdam, istihdamın olmadığı yerde de refah olamaz. Devlet eliyle ne kadar desteklerseniz destekleyin bu desteğin yaratacağı etki kısıtlı ve geçici olacaktır. Nitekim hükümetin yılladır ciddi bütçe ve projelerle desteklediği ilimizde, maalesef önemli mesafeler kat edilememiştir. Bir düşünsenize medeniyetlerin yükselişine çöküşüne tanıklık eden mezopotamyanın, tarihin kalbi olan memleketimizde turizmin hak ettiği yerde olmadığını görüyoruz. Çözüm sürecinin verdiği güvenle 220.000 dolaylarında olan yıllık turist sayısı 2015-2016 döneminde %60 oranında azalmış, 2017 yılında tekrar önceki seviyeye yükselmiştir. Mardin turizmde önemli bir kent olarak görülüp geleceğin turizm şehri olarak anılırken, sayısız tarihi yapısı, UNESCO kültür mirası kapsamındaki alanlarına rağmen kentimiz turizmde de hak ettiği yere maalesef gelememiştir. Sermaye ne kadar önemli ise bacasız sanayi turizm de işsiz gençlerimiz için halkımızın refah seviyesi için o kadarda önemlidir.

“Diyarbakır parlayan yıldız olmalıdır”

Bölge ile ilgili sorunlar çözüldükten sonar hükümetimizin destekleri ile Diyarbakır’ımız, tırnak içinde söylüyorum sorun olarak değil, ülkemizin parlayan yıldızı olarak görülecektir. Şimdi gelelim en önemli kısma terör sorunu nasıl çözülecek? Denenen her türlü yola rağmen terör sorunu kalıcı olarak çözülemedi maalesef…Sınırımızdaki savaş ortamı, terör yapılanmaları ve bunları destekleyen küresel aktörler olması çözümü oldukça zorlaştırmakta kuşkusuz. Ancak ülkemiz ve vatandaşlarımız yönünden sorunu ele alacak olursak, nasıl ki 90’lı yıllarda derin devlet eliyle yapılan zulümlerle Kürt halkı küstürülüp, dindar gençleri Marksist Leninist kesimin, sözde eğitimcilerin kucağına itildiyse, şimdi her bir Kürt vatandaşın gönlüne dokunulmalı, tüm samimi duygular ile kucaklanmalı, benliklerini kültürlerini geliştirebilmeleri halis niyetli özel teşebbüsler yardımı ile desteklenmelidir. Kürt milleti, Türk milleti ile kardeşlik, akrabalık bağı ile bağlıdır. Bin yılı aşkın kardeşlik bağı, terörden nemalanan şer odaklarının ellerine bırakılmamalıdır. Tüm halkımızı her türlü etnik, dini,mezhepsel ve sair sıfatlarından ari, sadece ve sadece “insan” olmaları nedeniyle kucaklamak, hizmet etmek için tüm kararlılığımla ben de varım diyorum.

“Gençlerin yoğun Teveccühü var”

Aslına bakarsanız 40 yaşındayım ilk defa aday adaylığı başvurumu yaptığım tarihin ertesi günü olan 28 Nisan tarihinde bir sosyal medya hesabım oldu. Hizmete ve temsile talip olduğumu buradan deklare ettim ve üç günde üç bin beşyüz dolaylarında destek ve yüzlerce olumlu mesaj aldım. Bu denli bir reaksiyon beklemiyordum. İnsanların bana inanması güvenmesi teveccüh göstermesi tarifsiz bir onur yaşattı. Çıktığım bu yolda şimdilik muvaffak olur muyum bilmiyorum kısmet diyelim. Ancak bu teveccüh bana birde misyon yükledi. Bu misyon doğrultusunda mücadelemi sürdüreceğimi özellikle gençlerimize her konuda gücümün yettiğince destek olacağımı ifade etmek istiyorum.

Kaynak: Tigris Haber Gazetesi