Çözüm-Der Genel Başkanı Ercan Ezgin, ziyarette yaptığı konuşmada derneklerinin ne zaman, niçin kurulduğu, ne gibi çalışmalar yürüttüğü üzerine bilgi vererek, çözüm süreci hakkında düşüncelerini ifade etti. ’90 yıllardaki devlet anlayışının kalktığını, artık Kürtlerin muhatap alındığını, görüşmelerin yapıldığını, reformlar yapıldığını savunan Ezgin, ama bunların yeterli olmadığını söyledi.

İstiklal Savaşı ve Çanakkale’deki kardeşlik ruhunun yeniden tesis edilmesi, çözüm sürecine katkı sunulması, batıdaki halka çözüm sürecinin anlatılması ve toplumun taleplerinin de gerekli mercilere iletilmesi amacıyla çalışma yürüttüklerini anlatan Ezgin, Anayasa’nın 66. Maddesi, 42. Maddesi konusundaki düşüncelerini Eş Başkanımız Kışanak’la paylaştı. Hasta tutsaklar konusuna da değinen Ezgin, hastalıklar söz konusu olduğunda takdir hakkının söz konusu olmaması gerektiğini, adli tıptan ziyade heyet raporlarının geçerli olması gerektiğini kaydetti.

Bölgede çözüm sürecinde, muhataplık konusunda toplumun ve örgütün Öcalan’ın ya da HDP’nin muhatap alınmasına sesini çıkarmadığını, ancak silah bırakma konusundaki diğer sosyal, kültürel, siyasal konularda İslami camianın kendilerinin de doğal olarak düşüncelerinin alınmasını istediğini söyleyen Ezgin, kendilerinin de bunu haklı bir talep olarak gördüklerini belirtti.  Bölgede çözüm sürecine desteği yüzde 100 olarak gördüklerini, ancak kaygıların devam ettiğini, son dönemlerde yaşanan bazı olaylarla çözüm sürecinin kesilmesi ya da sekteye uğratılması tehlikesi olduğunu kaydeden Ezgin, “ Çözüm süreci bizim gözbebeğimizdir. Emniyet amirlerine atanan kişilerin toplumu bilen toplumun dilinden anlayan kimselerdir. Bahar geliyor bizde bahar havasında bir çözüm süreci yaşamak istiyoruz.” dedi.

Eş Başkanımız Gültan Kışanak ise çözüm ve barış konusunda çaba sarf eden herkese teşekkür ederek, konuşmasına başladı. Kürt Sorunu’nun toplumsal bir sorun ya da farklı kimliklere sahip insanlar arasındaki bir sorun olmadığını vurgulayan Kışanak, “Çok şükür ki halklarımız arasında, bu topraklarda yaşayan insanlarımız arasında karşılıklı bir düşmanlık duygusu yoktur, kin ve nefret duygusu yoktur. Belki yeterince birbirimizi anlayabilme, sesini duyma, birbirimizin yaşadığı sıkıntılardan haberdar olma konusunda eksikliklerimiz var. “ dedi.

Bu nedenle sivil toplum örgütlerinin gayret göstermesinin önemli olduğunu ifade eden Kışanak, toplumun birbirini anlaması, bilmesi, destek olması ve empati kurmasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Kışanak, toplumun Sinop’uyla, Diyarbakır’ıyla, Samsun’uyla, Hakkari’siyle, Trabzon’uyla, Mardin’iyle birbirine dokunmasının ve duyabilmesinin sağlanması gerektiğini, Çözüm-Der’in bu konudaki gayretinin önemli olduğunu kaydetti.

“Bizim asıl sorunumuz aslında devlet yapılanmasıyladır. Bu topraklarda yaşayan herkes, demokratik olmayan devlet yapılanmasından muzdariptir.  Bunu dindar kardeşlerimiz de Kürtler de Ermeniler de yaşamıştır. Bir cumhuriyet kurmuşuz, fakat bu cumhuriyeti demokratik bir niteliğe kavuşturamamışız. Herkesin hakkına saygılı olan bir devlet yerine herkesi korkutan bir devletle karşı karşıya kalmışız. Kürt sorunu dediğimiz sorunda budur.” diyen Eş Başkan Kışanak, şunları söyledi: “Kürtlerin Türklerle ya da başka kimliklerle bir sorunu yoktur. Kendisini yok sayan, inkar eden, asimile etmek isteyen ve asimile olmadığı zamanda üzerine şiddetle gelen bu devlet yapılanması ile sorunu vardır. Kısmen değişiyor, ama biz de yüz elli yıldır yaşadıklarımızdan dolayı bir an önce çözülmesini istiyoruz. Artık karınca adımları ile işlenen süreç bizi tatmin etmiyor. Bir an önce daha büyük adımlar atmak ve bu ülkeyi demokrasi ile buluşturmak, halklarımızı, kimlikleri, inançları, özgürlükle tanıştırmak ve sorunları çözmek gerekiyor.  Artık ayak diremenin bir faydası yoktur. Ayak direyenler bu toplumsal beklenti karşısında kendileri zor duruma düşeceklerdir. Çünkü sadece Diyarbakır’da değil Türkiye’nin tamamında güçlü bir çözüm iradesi var. Bir önce atılması gereken adımlar atılmalıdır.”