DTK: 162 Tutsak Ölüm Sınırında

Demokratik Toplum Kongresi Engelliler Meclisi, hasta ve engelli tutsakların analarının gözyaşı dökmeye devam ettiğini söyledi.

DTK: 162 Tutsak Ölüm Sınırında

 Hasta ve engelli tutukluların durumlarıyla ilgili DTK Engelliler Meclisi yazılı açıklama yaptı. Hasta ve engelli tutsakların zaman kaybetmeden özgürlüklerine ve sağlıklarına kavuşturulması konusunda her türlü adımın bir an evvel atılmasının hayati önem arz ettiği kaydedilen açıklamada şöyle dendi:

"162'si ölüm sınırında olmak üzere ağır hastalıkları olan 544 tutsak cezaevlerinde Hükümetin antidemokratik politikaları yüzünden engelli durumuna düşmüşlerdir. Biz Engelli Meclisi olarak Engelsiz bir toplum ve engellilerin topluma katılımlarını sağlamaya yönelik çalışmalar yürütürken Türkiye'de demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesi yürüten hasta tutsakların engelli duruma getirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Tutsakların tüm yaşam haklarının devletçe güvence altına alınması gerekirken izlenen yanlış politikalar sonucu tutsaklar ölüme terk edilmektedir. Mevcut uygulamalar 12 Eylül cezaevi koşullarını aratmamaktadır. Demokratik çözüm süreci ile artık dağlardan cenazeler gelmezken, zindanlardan gelen cenazeler ile ölüm sınırında olan hasta ve engelli tutsakların Anaları gözyaşı dökmeye devam etmektedir. Demokratik barış sürecinin tam anlamıyla devam ettirilebilmesi için Engellenen hasta ve engelli tutsakların zaman kaybetmeden özgürlüklerine ve sağlıklarına kavuşturulması konusunda her türlü adımın bir an evvel atılması hayati önem arz etmektedir. Engelliler Meclisi olarak aramızdan eriyip gitmelerini ölüme adım adım yaklaşmalarını vicdanlarımız kabul etmemektedir"

Açıklamada, özellikle hasta ve engelli tutuklu ve hükümlülerin muayene ve tedavi işlemleri sırasında bazı doktorlar tarafından etnik kökenleri ve yargılandıkları davalara ilişkin sorulara maruz kaldıkları iddia edildi.

CEZAEVLERİNDE SON 13 YILDA 2300 MAHKÛM YAŞAMINI YİTİRDİ

Hasta ve engelli tutukluların adli tıp raporlarına rağmen keyfi uygulamalarla bırakılmadıkları iddia edilen açıklamada şöyle dendi:

"Uzun ve zorlu nakil, hastaneye sevk ve adli tıp incelemesi sonunda verilen, sağlık bakımından cezaevinde tutulmasının uygun olmadığı biçimindeki Adli Tıp raporlarına rağmen, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkındaki Kanununun 16. Maddesindeki "toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmaması" şartına dayanılarak kolluk ve savcılıkların keyfi kararlarıyla ölümcül hastaların bile infazı ertelenmemektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre; cezaevlerinde son 13 yılda 2300 mahkûmun yaşamını yitirdiği bildirilmiştir. 2000 yılında 193, 2001 yılında 158, 2002 yılında 89, 2003 yılında 163, 2004 yılında 54, 2005 yılında 59, 2006 yılında 157, 2007 yılında 176, 2008 yılında 211, 2009'da 196, 2010 yılında 252, 2011 yılında 268, 2012 yılında 260, 2013 yılında 68'dir.

ARTIK SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ

Bununla, yeni toplumsal travmaların yaratılacağı ve Türkiye'nin imzaladığı tüm uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak insan onur ve yaşamını tüketmeye yönelik insan haklarını ihlal ettiği tekrar gün yüzüne çıkmaktadır. Artık sözün bittiği yerdeyiz. İnsanca yaşam haklarının siyasete alet edilmeden bir an evvel yaşama geçmesi gerekmektedir. Buradan Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Hükümeti,Türkiye Büyük Millet Meclisini, Tüm siyasi partileri, gönlü insanca yaşamdan yana olan ilgili tüm kesimleri ve sivil toplum örgütlerini göreve çağırıyoruz"

Güncelleme Tarihi: 12 Şubat 2014, 11:59
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER