Yaşayan Kültürel Miras: Dengbejler

Kürt sözlü edebiyatında yüzyıllardan beri süregelen bir gelenek; dengbejlik. Yaşanan olayları müzik aleti kullanmadan, ezgiler eşliğinde aktarıyorlar.

Yaşayan Kültürel Miras: Dengbejler
 

Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki eski bir ev. İçeriden yükselen bir ezgi sesi... Müzik enstrümanı yok. Bir ses, Kürtler arasında ünlü 'Suwaro' adlı destanı söylüyor. Bir kadının uzun zaman önce askere giden kocası için yaktığı ağıtı...

ÖZETLE

Dengbejlerin eserleri son yıllarda kayıt altına alınmaya başladı.

Seslendirilen eser "klam", söyleyen kişi ise "dengbej" yani "sese biçim, hayat, renk veren kişi". Denbejlerin işi; çevrelerinde yaşanan olayları müzik aleti kullanmadan, ezgiler eşliğinde gelecek nesillere aktarmak. Bu bazen bir aşk, bazen kavga, bazen kan davası ya da toplumsal olay olabiliyor.

Diyarbakırlı Seyithan Şimşek de, 73 yıldır bunu yapıyor. Denbejliğe başlaması yaşadığı sıkıntılardan dolayı olmuş.

"Dengbejlik ana dilimizdir, tarihimizdir kültürümüzüdür. Aşktır; eğer aşk olmasa söylemezdim. Ben dertten söyledim. Anne ve babam ölmüştü, Diyarbakır sokaklarında bir başıma kaldım, kıtlık zamanıydı buralara geldim. Geldiğimde 20 yaşlarındaydım."

Şimşek ya da bilinen adıyla Boyacı Seyithan'ın ünü Diyarbakır sınırlarını aşmış.İstanbul'dan Van'a kadar değişik kentlerde de sahne almış. En büyük üzüntüsü ise çocuklarının denbejliğe ilgi göstermemeleri.

7 yaşında başlayan macera

Daha küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden Şimşek, amcası tarafından büyütülmüş. Amcası küçük Seyithan'ı köyde, denbejlerin biraraya gelerek hünerlerini sergilediği divan adı verilen toplantılara götürmeye başlamış.

"Ben 7 yaşında başladım, dert, kimsesizlik, sahipsizlik yoksulluk nedeniyle söylüyordum. Ben çevremdeki dengbejlerden esinleniyordum, onlardan eser alıp söylüyordum.  Benim kendi yazdığımı eserler de var, 20'ye yakın eserim var, aşkla ilgili söylüyorum, kavgalarla ilgili söylüyorum, toplumun dertleriyle ilgili söylüyorum. Ben ilk başladığımda çocuktum, benimle alay ediyorlardı, bazen hayret ediyorlardı. 'Bu çocuk bunu nasıl biliyor' diye hayret ediyorlardı. Çok ünlü dengbejlerle söyledim. Hüseyne Fari, Şakiro, Hüseyin, Zaharo Abdulhadi, Cemil Paşaların dengbejiydi birlikte söyledik. Üzerimden en çok etkisi olan Karayazılı Şakiro oldu. Karşılıklı atıştık, bana baktı ve 'Boyun sinek gibi, sesin camız gibi'dedi."

Hem yetişti hem yetiştirdi

Yaşı 80 olan Şimşek, şimdiye kadar kaç kaset doldurduğunu hatırlamıyor bile.

Asıl mesleği ayakkabı boyacılığı olan Şimşek, lakabını da mesleğinden almış. Bölgenin ünlü isimlerinden sanatı öğrenen Şimşek, öğrenci yetiştirmeyi de ihmal etmemiş:

"İlk kasetimi 50 yıl önce doldurdum, son olarak geçenlerde bir kaset çıkardım. Dediler 'öleceksin bir eserin kalsın geriye'. Kaç kasetim olduğunu bilmiyorum, 4-5 tane vardır. Ben Hüseyni Fari'den öğrendim ama ben de dengbej yetiştirdim. Kendilerine göre söylüyorlar. "

Şimşek ve kentteki çok sayıda dengbej her gün Büyükşehir Belediyesi tarafından, bu kültürün yaşatılması için kurulan Dengbej evinde toplanarak, gelenlere eserlerini söylüyor.

Şimşek mesleği bırakmak istemiyor, gücü yettikçe söylemeyi düşünüyor. 

Hatta bölgenin çok bilinen bir aşk destanı olan 'Telli'yi söyleyerek son nefesini vermek istiyor.Diyarbakırlı_dengbejlerBu geleneğin genç temsilcilerinden Ramazan Demirel, divana kabul edilmek için birçok aşamadan geçti.[Fotoğraf: Faruk Yüce/Al Jazeera Türk)

Divanın yazısız kuralları

Denbejliğin yazılı eserleri olmadığı gibi kuralları da yazılı değil.

Dengbej divanının da kendi için kuralları var. Bu kuralları da yeni dengbejlerden Ramazan Demirel anlatıyor:

"Eğer iyi olmasa yanımdaki beni uyarır. Divanın kendi kuralları var. Divanda kimse konuşmaz, sigara içmez, ses çıkarılmaz, eğer doğru bilip söylersen kabul edilirsin, eğer yanlış olursa uyarırlar,'düzelt gel' derler"

Kaynak:  Al Jazeera

aljazeeraturk

Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2014, 20:12
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER