'Ateşi düşsün diye çocuğu buzdolabına koydular'

Nusaybin kaymakamlığı Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde Cuma akşamı ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bugün sokağa çıkma yasağının altıncı günü.

'Ateşi düşsün diye çocuğu buzdolabına koydular'
 BBC Türkçe sokağa çıkma yasağını yaşayanların kaleminden aktarıyor. Bugün Nusaybin'de bir hastaneden bir doktorun bize telefonda anlattıklarını aktarıyoruz.

17 Kasım günü ve 18 Kasım gündüzü

Ramazan Kaya, doktor, 47 yaşında (Mardin Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi)

7 yıldır Nusaybin'deyim. Dahiliye uzmanıyım. 22 yıllık hekimim. Nusaybin Devlet Hastanesi'nde çalışıyorum.

Cuma gününden beri hastanedeyim. Normalde burada bizi icap edince çağırırlar. Bu kez sokağa çıkma yasağı olunca, icap edilince gelemem diye hastanede kaldım.

Dün sokağa çıkma yasağının dördüncü günüydü. Normalde köylerle birlikte nüfus 130 bin Nusaybin'de. Merkezde de kronik hastalar var. Böbrek hastaları var. Bunların sürekli tedavi olması gerek. Dün hastaneye gelenler oldu. Üç-dört gün bunlar ilaçsız kalmış. Stres ve sıkıntıdan, çatışma sesleri malum, içeride havasız kalmaktan, susuzluktan ve elektrik olmamasından sıkıntılar olmuş. Hastaların yakınları 112'ye başvurdular çoğu kez. Bu hastalar hastaneye geldiler. Dün burada bir yığılma oldu.

Biri geldi. Kalp krizi geçirmişti. Ona müdahale ettik. Buraya gelmeleri zor oluyor. Nusaybin'de dört beş büyük mahallede hendekler var. Ambulanslar oraya yakın yere kadar girebiliyorlar. Hasta yakınları ambulansın girebildiği yere kadar gidiyor. Ambulansa teslim ediyor hastayı.

Dün biri aradı. Yakını beyin kanaması geçiriyormuş. Ambulansa söyledim. Ambulans oraya kadar gelemiyor dediler. Hastayı, ambulansın oraya gidebileceği en yakın noktaya götürmesini istediler. Yaşlı bir hastaydı. Buraya getirdiler, biz de sevk ettik.

İnsanların rahatsızlıklarını top ve silah sesleri bile tetikliyor.

Hastanede elektrik var. Su da var. Hastanede malzeme ihtiyacı yok. Ama eczaneler kapalı olduğu için ilaç alınamıyor.

Bir guatr hastası geldi. Yenice ameliyat olmuştu. Bundan dolayı bir rahatsızlığı vardı. Vücudu kaskatı kesilmiş halde, nöbet geçirirken geldi hastaneye. İlk müdahale hastanede yapıldı. Sürekli ilaç alması gerekiyordu aslında ama eczaneler kapalı olduğu için alamadı. Diyarbakır'dan ilaç sipariş edildi. Şu an Diyarbakır'dan ilaç bekliyor.

"Sessiz ölümler"

Dün 6-7 yaralı geldi. Çoğu kurşun veya şarapnel parçalarıyla yaralanmış. En kötü olay, genç bir çocuk getirildi gece 10'da. 18 yaşında daha. Boynundan kurşun yemiş çocuk. Arkadaşlar röntgenini çekti. Kurşun boğazda duruyordu. Atardamarı patlamıştı. Anestezi uzmanı, herkes canla başla çalıştı. Ama hastanın kanaması durdurulamadı. Damar cerrahı olmadığı için ameliyatını burada yapamadık. Mardin'e sevk ettik. Yanılmıyorsam vefat etti.

Nusaybin merkezinde büyük su sıkıntısı var. Elektrik ve gıda sıkıntısı var. İlaç alınması lazım. Şu an böbrek, tansiyon, şeker hastası bu ilaçları almazsa büyük bir sıkıntı yaşanacak. Biz bunlara sessiz ölüm diyoruz. Kimsenin haberi olmayacak ve evlerinde ölecekler.

Çocuklar için de durum aynı. Dün bir yakınım aradı, çocuğun ateşi düşsün diye buzdolabına koyuyorum dedi. Durum budur.

Daha önce böylesini hiç görmedim. 12 Eylül'de sokağa çıkma yasağı vardı ama 1 veya 2 gün olurdu ve çatışma yoktu. Fırınlar açık olurdu. Burada günde 10-12 saat çatışma var.

Yaşlılar ve çocuklar için durum çok zor.

(Dr. Ramazan Kaya, 18 Kasım'da akşam saatlerinde yeniden arayarak, 'Az önce 35 yaşında bir kişi patlama sonucu öldü' dedi.)

15 Kasım gecesi- 16 Kasım gündüzü, Nusaybin, Zeynep, üniversite öğrencisi

İlk yazı bir üniversite öğrencisinden. İşletme okuyor. Nusaybin'e iki haftalık bir tatil için ailesinin yanına dönmüştü. Tatilinin birinci haftasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Gerçek adını vermek istemeyen Zeynep 25 yaşında ve Nusaybinli. İnterneti kesik olduğu için kağıda yazdığı yazıyı telefonda bize okudu. Etrafında neler olduğunu, sokağı anlatmasını istediğimizde dışarı bakmaya korktuğunu söyledi.Aynen aktarıyoruz.

Evdeyiz annem, babam ve ben ve liseye giden küçük kardeşim.

İlk gün telefon şebekesi kesildiğinden yakınlarımızdan haber alamadık. Bunun üstüne elektrikler gidip gelmeye başladı. Gidip geldiği için sobayı yakıp ısınamadık. Normalde kaloriferli bir apartman burası. Ama kapıcı korkudan gelemiyor. Elektrik olmadığı için ne klima ne sobayı kullanabiliyoruz.

Dün gece dışarıdan gelen silah ve patlama sesleriyle uyuyamaz olduk.

Dışarıya bakamıyoruz korkudan. Patlama seslerinden uyuyamıyoruz. Uyuyunca da irkilerek uyanıyoruz.

Dün akşam yoğun bir şekilde silah sesleri vardı. O sırada bir de sular kesildi. Bu sefer de su ihtiyacımızı karşılayamaz olduk. Elektrik geldi ama internete bağlanamıyoruz. Telefon şebekeleri de gidip geliyor.

Erzakın önemli bir kısmı balkonda. Ama korkudan balkona çıkıp alamıyoruz. Çünkü bir önceki sokağa çıkma yasağında balkondan mermi girmişti. Pencerelerimizi bile aralayamaz hale geldik. Ekmeğimiz bittiği için annem akşamları bulgur pilavı yapıyor.

Su hâlâ yok. Annemin daha önceden koyduğu suyu kullanıyoruz. Dün akşamdan beri suyumuz olmadığı için ne bulaşık yıkayabiliyoruz ne yıkanabiliyoruz ne elbise yıkayabiliyoruz ne abdest alabiliyoruz. Hiçbirini yapamıyoruz. Bütün bu yaşananlar beni ve ailemi psikolojik olarak çok kötü etkiledi.

Bazen bomba sesi geliyor. Çok yakındaymış gibi duyuluyor. Silah sesleri hep var. Nerden geldiğini göremiyoruz.

Artık elektrik var. Ama gidip geliyor. Dün su kesildi, elektrik geldi. Ama silah sesleri hep var.BBCTÜRKÇE

Güncelleme Tarihi: 19 Kasım 2015, 11:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER