Diyarbakır Seçimi Yorumladı: Demokratik Çözüm

Diyarbakır'da seçim sonuçlarını halka, sivil toplum örgütlerine, politikacılara ve düşünce kuruluşlarına sorduk. Ortaya çıkan beklenti her kesimde de aynı.

Diyarbakır Seçimi Yorumladı: Demokratik Çözüm
 7 Haziran seçimlerinden sonra gerçekleştirilen 1 Kasım seçimlerinde, hiç kimsenin beklemediği bir şekilde AKP tek başına iktidar olanağı yakaladı. HDP ise Türkiyegenelinde 80 ilde çok büyük olmasa da kısmen düşüşler yaşadı.

Toplum katmanları şimdiden sonra neler olabileceğini tartışıyor, düşünüyor. AKPgerçekten bir tek adam yönetimini mi dayatacak yoksa demokratik bir yönde mi ilerleyecek. Peki ya Diyarbakır halkı, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, meslek örgütleri, düşünce kuruluşları, onlar bu konuda neler düşünüyor. AKP'ye verilen oylar,HDP'den kaçan seçmen ne anlama geliyor. Bu konuda birçok kesimin nabzını tuttuk:

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet KayaAKP'nin 7 Haziran seçimleri sonrasında çok iyi bir mühendislik örneği gösterdiğini belirtti. AKP'nin yasanın boşluklarından yararlanarak, yeniden seçim atmosferini üstelik de kendi istediği koşullarda sağladığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti:

Batıdaki saldırılar etkiledi

"HDP'nin 80 ilde oy kaybına uğramasında 5-7 Eylül'de ülkenin birçok noktasındaki saldırıların etkisi var. Bu saldırılara AKP'nin ve muhalefetin sessiz kalması, Kürtlere ve Kürtlere ait işyerlerine saldırılması, özellikle de batıdaki Kürt seçmenlerde yaşamlarına yönelik bir endişe oluşturdu. Batıdaki Kürtler ürktü ya sandığa gitmedi ya da kaotik ortamdan çekindiler. Gidenler de bu bağlamda tek başına iktidar için AKP'ye oyunu verdi.AKP bunu iyi yönetti. Bu durum da HDP'nin Türkiye genelinde oylarını düşürdü. Bölgede ise şiddetle yüzleşmek muhafazakar ve kent kimlikli orta sınıf Kürtlerin de ürkmesine ve bir yerde tek başına iktidar için AKP'ye yönelmesine neden oldu. Aynı zamandaTürkiye'deki milliyetçi oylar da AKP tarafından kendilerine kanalize edilmesi sağlandı.AKP'nin temel unsuru bu. HDP'nin bölgedeki başarısızlığının altında ise bölgedeki çatışmalar var. Bu süreç iyi okunamadı. PKK'nin çatışma baskısına yeterince direnmedi ve karşı koyamadı. AKP açısından Kürt sorunun çözümü için ikinci bir fırsat ele geçirilmiştir. Eğer 7 Haziran sonrasındaki gibi heba edilirse, Türkiye toplumu ağır yara alır. Bu nedenle çözüm süreci yeni bir şekliyle, yeni bir formatta ele alınmalıdır. BuradaHDP'nin de yapısal bir değişime gidilebileceğini de düşünüyorum"


Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, silahların yeniden devreye girmesi ve şiddetin bu dönemde şehir merkezlerinde yayılıp sokaklara kadar inmesinin ve ayrıca da ekonomik olarak istikrarsızlık korkusunun bu seçimin sonuçlarında belirleyici olduğunu ifade etti. Kürt siyasi hareketi bakımından (HDP), silahların yeniden devreye girmesinin ve çatışmaların, Kürt toplumu üzerinde negatif etkisinin olduğunu da anlaması gerektiği mesajının da verildiğini vurgulayan, Elçi şöyle dedi:

Ütopik taleplerden vazgeçilmeli

"Kürt siyasi harekete artık şunu görmeli. Kürt toplumunun silah ve şiddete açtığı bir krediartık yok. Bu çok önemlidir. Artık silah ve şiddet Kürt toplumunda heyecan yaratmıyor, Kürt toplumu aksine demokratik süreçlerden heyecan duyuyor. Demokratik çözüme prim veriyor. Buna destek sunuyor. Bir önceki dönemdeki çatışmasızlık sürecinin ve Kürt sorunun demokratik yollarla çözümü meselesine Kürtlerin büyük kesiminden destek geldi. Silahların devreye girmesiyle ise ciddi bir ama ortaya çıktı. Dolayısıyla Kürt siyasi hareketi bunu görmeli. Tabir caiz ise bir milyonluk oy kaybı, Kürt siyasetçilere bir sarı kart gösterilmesi olarak değerlendirilmeli. Kürtler silahlı süreçten mutlu olmadığını gösterdi. Kürt siyasi hareketi ve AKP de elbette bunu okumalı. AKP'nin de artık korkularını geride bırakması gerekli. Bir takım Gezi gibi, 17/ 25 Aralık, Suriye'deki gelişmeler gibi, AKP'nin bir önceki seçimde bu bölgeden silinmesi gibi faktörler AKP'yi ciddi bir korkuya sevk etmişti. AKP'yi bu korkulan zayıf bir kişiliğin panik davranışlarına yönelmişti. ArtıkAKP'nin, Türkiye toplumunun tanıdığı bu destekle daha rahat, korku ve endişeden uzak ve serin kanlı kararlar verebileceğini düşünüyorum. Bu kez daha çözüm sürecinin, barışçı çözüm yöntemlerinin, demokratik çözüm sürecinin devreye girmesi gerekiyor. Kürt siyesi hareketinin de hendek kazılması, öz yönetim ilanları, silahlı grupların yaşam alanlarında ortaya çıkması gibi ütopik bazı taleplerden vazgeçmesi gerekir. Daha gerçekçi, daha çok elindeki kazanımları sahiplenip, bunları demokratik yollardan pek ala kaybedebileceğini de akıldan çıkarmayarak, toplumun kaygılarını gözden ırak tutmayarak, Türkiyetoplumunun tamamının beklentisini dikkate alan bir gerçekçi siyaset yürütmelidir.Diyarbakır Barosu olarak üç aydan bu yana sürekli olarak silahların yeniden girmesiyle, hendek, barikat ve sokak çatışmaları biçiminde ortaya çıkan yeni süreçten toplumun rahatsız olduğunu söylüyorduk ve bunun nef2atif sonuçlar doğurabileceğini söylemiştik. Öyle de olduğu anlaşıldı."

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, sonuçların toplumda beklenildiği gibi çıkmadığını en azından koalisyonun çıkması beklentisinin hakim olduğunu söyledi. Bilici şöyle devam etti.

Şiddet sarmalına girebiliriz

"Bu sonucu Türkiye ve AKP iyi değerlendirirse, birçok süreçler bakımından olumlu sonuçlar alınabilir. HDP'nin bu nedenle yüzde 10'luk barajı aşması çok çok önemlidir. Bence Türkiye halkları seçimde şu mesajı vermiştir. Demokratikleşme ve çözüm sürecinden yana tavır ortaya konulmuş, bunun için de AKP'ye tek başına iktidarı vermişHDP'yi de meclise göndermiştir. Kuşkusuz çatışmaları ve güvensizlik ortamına prim verilmemiştir. Her iki tarafında bundan sonra üzerine düşenleri yapmaları gerekir. AKP'nin savaşı tırmandırma eğilimine girmesi çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Herkes bu sonuçtan ders çıkarmalıdır. Türkiye'nin bundan sonraki yol haritası çok iyi hazırlanmalıdır. AKP'nin seçimden önce kullandığı dille buna dönmesi zor görünmekle birlikte AKP bunu değiştirebilir. Eğer bu eski poliitika sürdürülürse çok farklı sonuçlarla karşı karşıya kalınabilir, şiddet sarmalına girilebilir. Bu nedenle AKP'ye verilen oylar çözüm sürecinde fabrika ayarlarına dönülmesi ayarıdır. AKP bu mesajı çok biçimde açık görmelidir"


Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, 7 Haziran'da ortaya konulan koalisyon iradesine, partilerin uzlaşmama şeklinde yaklaştığını, bunun da bu seçimlerde cezalandırıldığını belirterek şöyle dedi:


Bölge için çözüm süreci

"AKP'nin yüzde 41'den tekrar yüzde 49'a yükselmesi, seçmenin bu partilerde ülkeyi yönetecek iradeyi görmemesinden kaynaklanıyor. AKP'den bundan sonraki süreçte kutuplaşan toplumu kucaklayarak, AKP'yi daha önceki dönemde başlayan çözüm sürecinin yeniden başlatılması ve diyalog ve müzakerelerin başlatmasını bekliyoruz. Yeniden bu sürece dönülür ve kucaklayıcı bir siyaset yürütülür ise temel hak ve özgürlüklerin yanında, demokratik anlamda da reformlar yapılırsa, ülkedeki gerilim ve belirsizlik ortadan kaldırılabilir. Bölge açısından en büyük beklenti çözüm sürecine dönülmesidir. Bunlar olmaz ise gerilim de sürecektir. HDP'nin görünürde oy kaybı yaşadığı görülse de barajı sadece Kürt oyları ile aşmıştır. Emanet oy tartışması böylece bitmiştir. AKP karşıtlığı üzerinden, bir önceki seçimlerde HDP'ye oy verenler bu seçimde oy vermemiştir. HDP'nin beyaz Türklerden aydığı oylar bitmiştir. Bu bakımdan sadece Kürt oyları ile barajı geçmesi nedeniyle HDP başarılıdır. Meclisin dört siyasi partiden oluşması da olumludur. Bizim beklentimiz Dolmabahçe Mutabakatı zeminine yeniden dönülmesidir. AKP bunu böyle değerlendirip Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözmeyi gündemine almalıdır"

Demokratikleşme ve kalkınma hamlesi bekliyoruz

Diyarbakır Organize Sanayi Sitesi İşadamları Derneği (DOSİAD) Başkanı A. Aziz Özkılıç, seçimlerde halkın her kesime ve siyasi partilere mesaj verdiğini söyledi. AKP'nin tek başına iktidarıyla ekonomik olarak bir kalkınma hamlesi beklediklerini dile getiren Özkılıç, bölgeye özel yatırım ve teşvik modellerinin yanında, ülke genelinde de bir kalkınma hamlesi başlatılmasını umut ettiklerini kaydetti. Demokratikleşme bakımından da AKP'nin tek başına iktidarıyla özellikle de çözüm sürecinin yeniden başlayacağını düşündüğünü anlatan Özkılıç "Dileğimiz çözüm sürecinde yine Dolmabahçe Mutabakatı'nda varılan noktaya geri dönülmesidir. HDP de bu noktada seçmende aldığı destek ve mesajın ışığında daha yapıcı bir rol üstlenmelidir. Seçimler toplum için iyi bir sonuç vermiştir. CHP ve MHP'yi de uzlaşmaz olmaları nedeniyle ceza vermiştir" diye konuştu.

Gizlemeden diyalog kurulsun

Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Yıldırım Aslan, seçimlerde büyük resimde kilit sorunların çözümü için AKP'ye yetki verildiğini, mikro düzeyde ise HDP'nin oy oranını koruyarak emanet oy tartışmasına da noktayı koyduğunu söyledi. Aslan Şöyle dedi: "Hem CHP hem de MHP'ye AKP'ye dönük politika ve tartışmalarından ötürü seçmen kırmızı kart gösterdi. Bölgede bazı AKP'liler de küskünlükten vazgeçip geri döndü. Kürt seçmenin oyunun da paket oy olduğu ortaya çıktı. Bu tablo çözüm süreci ile ilgili bir tartışma,Rojava ile ilgili bir tartışma, eğitim ve anadil ile ilgili bir gelişme, emekçilerin haklarının iyileştirilmesi gibi beklentiler öne çıktı. Artım ateşkes süreci ile ilgili de AKP'nin bir girişimde bunması gerekliliği de ortaya çıktı. Barış, demokrasi ve özgürlük gibi talepler artık daha çok öne çıkacak ve AKP'nin de bunları karşılaması gerekecek. Bölgede son dönemde dile getirilen özerklik öz yönetim ile ilgili de AKP'nin bölge halkını dinlemesi gerekli. Her şeyin ötesinde çözüm süreci ile ilgili olarak artık AKP tek başına iktidar olduğundan, hiç hedef saptırmadan, gizlemeden ve açıkça İmralı ile diyalog kurarak,HDP'yi de içine katarak yeniden başlatması gerekecek. En azından bölge halkı bunu istiyor ve bekliyor. Çünkü artık onun kendilerine engel olduğunu söyleyebileceği muhalefeti de kalmadı"

Demirel: Adil ve demokratik bir seçim yapılmadı

HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel, adil ve demokratik bir seçimin yapılmadığını belirterek, "Bun seçimde tamamen bir devlet terörü uygulandı. Adil ve demokratik bir seçim yapılmadı. Başından beri demokratik bir seçim gerçekleştiremedik. Bir kampanya yürütüp halkla buluşamadık. Böyle bir süreçte seçime gittik. Bir sürü hukuksuz uygulamalar yaşandı. Bunları birebir yaşadık. Birçok korucu polis, asker, sandıklara görevli olarak yazdılar ve görevli oldukları sandıklarda oy kullanmalarını sağladılar. Daha önce hiç seçim kaygıları olmayan insanları bu şekilde oy kullandırtmaya zorladılar ve gönderdikleri köylerde orada bir baskı oluşturmaya çalıştılar. Yani tüm ilçelerimizde tanklar zırhlı araçlar konumlandırıldı. Bir korku zinciri oluşturmaya çalıştılar ve bununla birlikte seçim sonuçları çok erken sonuçlandı. Seçim sonuçları daha netleşmeden açıklamalar yapıldı. Ben daha Kulp'tayken orası açıklanmamışken Türkiye geneli yüzde 87'si gerçeklemiş oldu. Bunların hepsi kafa karıştırıcı şeyler. Bunu Adana'da da yaşadık. Birçok yerde aynı şeyler yaşandı" şeklinde konuştu.

'Birçok belge daha önceden imzalatılarak verildi'

"Birçok belge daha önceden imzalatılarak verildi" diyen Demirel şunları söyledi: "Muhtarlar, korucular hepsi tehdit edildi. Köylerde insanların HDP'ye oy vermesin diye büyük tehditler savruldu, devlet tarafından kaymakam tarafından, asker ve valilikler tarafından. Direk AKP'ye çalışma yürütüldü. Bizim esas kaybedeceğimiz ve göçün yaşanacağı alanlarda yani direnişin olduğu yerlerde biz oy kaybetmedik. Çünkü orada insanlar korku zincirini kırmışlardı. Yaşadıklarının farkındalardı. Çünkü devlet terörünü orada çok net gördüler ve korku zincirini kırdılar. Diğer yerlerde bu korku yaygınlaştırıldı ve devlet terörü korkusu vardı. İnsanların sandığa gitmeme etkisi vardı ve giden insanların devlet terörünü bilmelerine rağmen sırf onların yaptığı 'kazansak sorunlar çözülür' etkileri insanlardaki o korku zincirini kıramadı. İnsanlar 'evet benimsemiyoruz, kabul etmiyoruz ama oy verirsek kurtuluruz' diye düşündü."

'Mücadelemize devam edeceğiz'

Demirel mücadelelerine yılmadan devam edeceklerini ifade ederek, "Bu süreci hem kendi açımızdan nerde eksiklik yaptık bunu da değerlendireceğiz ama demokrasi ve özgürlüklerin olduğu bir ülkede seçime gitmedik. Her şeyin devlet erkinde olduğu ve devlet terörünün yaşam bulduğu bir ülkede seçim yapmaya çalıştık. Kaybettiğimiz yerler çok az farkla kaybettik. Bunarlın hukuki süreci devam edecek. Tüm devlet gücünün kendisinin kullandığı ve karşı tarafı sindirme politikalarının uygulandığı ortamda bir seçime gittik. Biz değerlendirmelerimizi yapacağız. HDP'nin ilkeleri çok nettir. Yolumuza mücadelemize devam edeceğiz. Hep direnerek bu aşamaya geldik bundan sonra da direnerek mücadelemize devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"Anayasa toplumsal uzlaşıyla değişmeli"

Çözüm İçin Sivil İnisiyatif Derneği (Çözüm-Der) Genel Başkanı avukat Ercan Ezgin; "1 Kasım seçimleri siyasi hayatımızın en keskin en kritik virajıydı. Gerçekten bu geçmiş 5 ayda ciddi bir istikrarsızlık ve güven bunalımı yaşanıyordu. Çünkü insanlar istikrara ve ekonomik gelişmelere ve büyümeye alışmıştı. AKP tek başına iktidar olamayınca koalisyonlarda kurulamayınca Türkiye'de siyasi anlamda ciddi sıkıntılar yaşandı. Şimdi 1 Kasım seçimlerinde halk gerçekten istikrara evet dedi. Şiddet, kavga, gürültüye hayır dedi. Çünkü Türkiye gerek içte gerek dışta ciddi sorun ve sıkıntılarla boğuşuyor. Bunları aşabilecek ancak ve ancak güçlü bir yönetim güçlü bir devlet olması lazım. Tabi AKPhalletmesi gereken sorunlar var verdiği vaatler var ekonomik yönden, sorunların başında özellikle 1982 darbe anayasasının ilerici bir demokrasi ile değiştirilmesi beklentisidir. Tabi bunu tek başına değiştirme gücü yoktur. Halk o gücü tek başına ona vermemiştir. Orada da bir nevi balans ayarı çekilmiştir. Anayasayı toplumsal uzlaşıyla değiştirme konusunda bir uzlaşı iradesi ortaya koymuştur. Avrupa Birliği uyum yasaları devam etmesi, demokratik adımlarının devam etme beklentisi var.

"Çözüm süreci daha ciddi devam etmeli"

Özellikle bölge halkının en büyük beklentisi bırakılan buzdolabından çıkarılıp kaldığı yerden artık yeni bir haliyle yeni bir şekliyle daha ciddi istismar, suiistimal edilmeyecek, silahların gündemden çıktığı bir şekilde devam etmesi noktasında beklentisi var. Toplumun çözüm sürecine muhataplık noktasında daha geniş bir yelpazeye alınması gerekir. Demokratikleşme konusunda halk muhatap alınır ve halkın tamamını ilgilendirir. Yani bu sadece Kürtlerle ilgili olacak bir şey değil. Reformlar halkın yaşam ve demokratik standardını değiştirecektir. Bu noktada iyi bir sınav verdi halk. Demokrasi noktasında ciddi bir şölen gibi geçti. Kavgasız gürültüsüz, kazasız-belasız hayırlı olsun herkese.

Halk HDP'nin mecliste olmasını istiyor

HDP'de 7 Haziran'da kendisine verilen şansı iyi değerlendiremedi. Halkın beklentisi şuydu: Silahlar sussun. Kavga gürültü olmasın, sorunlar mecliste çözülsün. Silahsız bir şekilde devam etsin. Ancak maalesef bölgemizde gerek kazılan hendekler, gerek patlayan bombalar, yola döşenen mayınlar, öz yönetim, özerk yönetim siyasetleri halkın gündeminde değildi ve tasvip etmediği bir durumdu. Ancak kıl payı da olsa baraj üstünde bırakarak kendisine son bir şans tanıdı. Bölge halkı HDP'ye oy verenler 7 Haziran'da da şunu istiyordu. Neydi bu; Türkiye sorunlarını ancak güçlü bir yönetim güçlü bir iktidar ile çözer. Bu ancak AKP ile olur. AKP'nin tek başına iktidar olmasını istemiyordu halk bölgede oy verenler de dahil. Ancak çözüm süreci, siyasi muhataplık, yani silahla muhatap olmak yerine ortada siyasi parti ile muhatap olması konusundaki olumlu havanın devam etmesi noktasında o iradenin mecliste olması için HDP'nin mecliste kalmasını istiyordu. HDP için 80 veya 60 milletvekili çok ta büyük bir anlam ifade etmiyordu. Koalisyon kurma iradesi isteği de yoktu. Sadece grup kurulsun, mecliste bir ses olsun. Siyasi temsil noktasında HDP halk yine şans verdi bu şansı değerlendirip ve geçmişte yapılan hatalarına artık düşmesin.

Mahzun ve mağdur halkların gözü umudu Türkiye'dir

Burada şunu özellikle belirtmek isterim: önemli bir seçimde sadece Türkiye değil, Ortadoğu'daki, Suriye'deki, Filistin'deki, BosnaÇeçenistan'daki mahzun ve mağdur halkların kaderiydi bu seçim. Hepsinin gözü umudu yüreği Türkiye'dedir. GerçektenTürkiye ümmetin son kalesidir. Ortadoğu'da yayılan bu fitnenin arasında ayakta kalmaya çalışan, umut olmaya, son kale olmaya çalışan tek ülke Türkiye'dir. Türkiye'de bu ciddi sonuç ile kalesini sapasağlam ayakta tutmuş ve umut olmaya devam edecektir"


"Kimse kaybetmedi, Türkiye kazandı"

Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen; "Seçim sathı mahallinden çıktık. 5 ay süren bir fetret devrinden sonra AKP'nin tek başına yeniden iktidar olması ve HDP'nin de barajı geçmiş olması olumlu bir sonuçtur. Kimsenin kaybetmediği, aksine Türkiye'nin kazandığı bir seçim olması hasebiyle bu seçim sonuçları olumlu olmuştur. Seçimleri kavga ve ayrışma vesilesi olarak görmek yerine, toplumu olgunlaştıran yönleriyle görmek zorundayız. Sonuçta savaşa değil seçime gidiliyordu. Demokrasilerde iktidarlar seçimle gelir seçimle giderler. Bugün millet galip gelmiştir. Herkes istediğini almış, millet istikrar, barış ve huzura oy vermiştir. Halk çatışma istemediğini, huzur istediğini net bir şekilde dile getirmiştir. Özerlik ilanlarının, hendek siyasetinin kazandırmadığını bilakis ters teptiğini bir daha gördük. Halkın huzur isteğini sandığa yansıttığını herkes görmek zorundadır.

"Siyaset artık sorun üretmek yerine çözüm bulmak zorundadır"

Siyasiler sorun üretmek yerine çözüm bulmak zorundadırlar. Siyaset çözüm makamıdır. Bu saatten sonra yeni bir Anayasa ve demokratik hakların geliştirilmesi noktasında Siyasilere çalışma görevi verilmiştir. Siyasilerde toplumsal istekleri göz önüne alarak, geleceğe yönelik çalışmalar yapmalıdır. Sandık bize göstermiştir ki millet siyasilere görev vermekte, gerektiğinde görevi geri almaktadır veya uyarmaktadır. Sandık en iyi sonuçlar üretir. Seçimler tekrar hayırlı olsun, Türkiye'ye Barış, huzur ve mutluluk getirsin"

"Birlik, beraberlik ve kardeşlikle el ele verilmeli"

Hakan Altındağ/ Optisyen: "Öncelikle bu seçimin ülkemize ve halkımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum. Katılım oranı gayet yüksek ve sakin bir seçim oldu. 7 Haziran'da beklediğim sonuç, 1 Kasım'da nihayetine ulaştı. Yaşanan bunca olayların ve can kayıplarının olmaması gerekiyordu. Şimdi milletin iradesine herkesin saygı göstermesi,huzur ve sükunet yeniden şehrimize gelmesini temenni ediyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonra HDP'yi tebrik etmiş, ama bu oyların kendilerine emanet olarak verildiğini belirtmiştim. Gelinen noktada ne kadar yerinde bir ön görü ortaya koyduğum 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıktı. Şimdi bundan sonra ne olmalı diyecek olursanız? Bu seçimden sonra artık hepimizin birlik, beraberlik, barış ve de kardeşlik için el ele verip çalışmamız gerekiyor."

"HDP 7 Haziran'dan sonraki politikasını gözden geçirmeli"

Mehmet Zülküf Yakşi/ Kasap: "Ben bu seçim sonucuna bir Diyarbakır bir de Türkiyegeneli gözüyle bakıyorum. Halk, 7 Haziran'da HDP ve MHP'ye verdiği krediyi geri çekti. Dolayısıyla ortaya böyle bir sonuç çıktı. Ben milletin bu seçimde gereğini yerine getirdiğine inanıyorum. Bu sonuçla halkın ülke genelinde şiddet istemediği ortaya çıktı. Kimse milletin aklını hafife almasın. Diyarbakır'a gelince; Diyarbakır'da HDP'nin 7 Haziran'daki seçimlere oranla oy kaybettiğini görüyoruz. Buna rağmen Diyarbakır'da kullanılan oy oranı Türkiye genelinin altında kaldı. Yani sandığa gitmeyenler var. Bence DHP'nin 7 Hazirandan sonraki politikasını gözden geçirmesi gerektiğine inanıyorum."


"HDP şapkasını önüne koyup düşünmeli"

Bayram Kanak/ Terzi: "Bu sonuçla kitlelerin istikrardan yana seçim yaptığına inanıyorum. Aynı zamanda kaygısı olan halkın tercihlerini tek bir partinin hükümet olması yolunda kullandığını görüyoruz. HDP'nin oy kaybı da 7 Haziran sonrasındaki politikalarına bağlıyorum. Bu nedenle HDP'nin şapkasını önüne koyup, 'Biz nerede hata yaptık' diye düşünmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tek hükümetin olmasıyla Türkiye'de ekonomik anlamda bir canlanmanın yaşanacağına ve bunun da dövizlerin düşmesine kadar gideceğini düşünüyorum."

"Barış süreci hızlanarak devam etmeli"

Bedevi Tırak/ Dönerci: "Ben bu sonucu olumlu buluyorum. HDP Barajı aştı ve şimdi ortada tek bir hükümet var. Artık bir vatandaş olarak barış sürecinin hızlanarak devam etmesini bekliyorum. Bu sürecin barışla sonuçlanmasını umut ediyorum. Barış insanlık adına huzur ve güven demektir diye düşünüyorum. Barış sürecinin kalıcı bir barışla noktalanmasını baştaki büyüklerimizden bekliyorum."

KAYNAK: ÖZGÜR HABER GAZETESİ

Güncelleme Tarihi: 03 Kasım 2015, 13:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER