MAZLUMDER'den Yargı Paketi Açıklaması

MAZLUMDER, hükümetin çıkarmak istediği yargı paketine karşı uyarıda bulunarak "Paket, polisle halkı karşı karşıya getirir" çağrısı yaptı.

MAZLUMDER'den Yargı Paketi Açıklaması

MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi Başkanı Meral Dervişoğlu, yaptığı açıklamada, "Son günlerde kamuoyunda tartışılan yeni güvenlik paketi demokratikleşme ve çözüm sürecinin güçlenmesini bekleyen kesimleri ve biz insan hakları savunucularını hayal kırıklığına uğratmıştır. İçişleri Bakanlığınca yapılan çalışmaya göre Türk Ceza Yasası'nda gerçekleştirilecek birçok düzenleme ile polisin silah kullanabilmesinin sınırları genişletilecek. Buna göre molotof kullanan kişiye polisin doğrudan ateş edebilmesi, yüzünü gizleyen eylemciye daha fazla ceza verilmesi ve eylemde 'polise mukavemet' gösterenlerin tutuklu yargılanması gibi hususlar dikkat çekiyor." dedi.

'POLİS TERÖRÜNÜN ÖNÜ AÇILACAK'

Dervişoğlu, sıkıyönetim kanunlarından farkı olmadığını belirttiği bu düzenlemelerin Meclis'ten geçmemesini umduklarını kaydederek, "Mevcut kanunlarla dahi polisin toplumsal olaylarda ölümlü müdahale ve ateş ederek veya darp ederek öldürme ve benzeri yetkisini aşan suçlarda kamuoyunun yoğun baskısına rağmen ya ceza almadığı, ya aldığı cezanın ertelendiği veya alt dereceden ceza aldığı, korunduğu düşünüldüğünde, çıkacak bu yasayla polis terörünün önü açılacağı kesin gibi görünmektedir. Polisle vatandaşı birbirine karşı daha da sertleştirecek bu yasanın, polislere de bir yarar sağlamayacağı ortadadır. Polise, ihtar yapmadan, duraksamadan ateş etme yetkisini genişleten düzenlemenin polise yargısız infaz yetkisi vermekle aynı olduğu ortadadır. Temel insan haklarından olan, kişinin yaşam hakkını tehlikeye sokacağı ortadadır." diye konuştu.

'DARBELERE KARŞI ÇIKMANIN NE GEREĞİ VARDI'

Alman ve Amerikan polis modellerinden önce, müreffeh, hakları verilmiş vatandaş modelleriyle ilgili çalışmaların yapılması gerektiğine değinen Dervişoğlu, "Bu model Alman modeli de olsa, Avrupa tarafından hoş görülse de bize uymamakta, toplumun girdiği barış ve çözüm sürecine hizmet etmemektedir. Alman Modelini, Avrupa- Amerika' da uygulanan her modeli, 'onlar yapıyorsa itiraz etmeyin' mantığıyla topluma dayatmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu anlayışının topluma hakaret olduğunu ve toplumumuzun artık kendi modellerini üretebilecek özgüvene sahip olduğunu düşünüyoruz. MİTyasasıyla, MİT vesayetinin getirilişini, askeri vesayetten kurtulmak için sineye çeken halkın, yeni polis yasasıyla getirilecek polis vesayetini kaldırabileceği düşünülmemelidir. Bu yasanın demokratikleşme kazanımlarını tehlikeye düşürme ve toplumsal barışı tehdit etme riski büyüktür. Yine bu düzenleme, kamuoyuna yansıdığı biçimiyle yasalaşırsa, insanların, muhalif kurumların ifade özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, bireyin devleti eleştirme hakkını ortadan kaldıracağı ortadadır. Gösteri ve yürüyüş hakkını Demokratik bir biçimde kullanan, suça ve şiddete bulaşmayan kesimlerin haklarını engellemeyi amaçlayan bu çalışmanın derhal son bulmasını istiyoruz. Eğer baskıcı yönetim ve yöntemlerle sorunlara çözüm bulunabilseydi, vesayetleri kaldırmanın, darbelere karşı çıkmanın ne gereği vardı." şeklinde konuştu.

'NEDEN DİYARBAKIR'DAKİ OLAYLAR AYDINLATILMIYOR'

Kobani destek eylemlerinde çıkan olaylara ilişkin bir iddiayı da paylaşan Dervişoğlu, şöyle devam etti: "Diyarbakır' da iki grup arasında meydana gelen olayda polisi arayan gruba 'başınızın çaresine bakın' dendiği iddialarını vahim buluyor ciddiyetle araştırılmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanı' nın halen devam eden ve toplumun hassasiyetlerini hesaba katmadan sarf ettiği 'PYD ile PKK aynı şeydir' söylemlerini devam eden çözüm sürecine uygun değildir. Hükümet kanadı, Kobani' nin düşmesini istediğini izlenimi verdi, bunu açıkça belli etti. Bu açıklama gerginliğin artmasına sebebiyet vermiştir. Diyarbakır' da iki Kürt grubun doksanlardaki gibi yeniden çatışmaması için hükümet tedbir almamakta, gerekli hassasiyeti göstermemektedir. Elbette teröre ve Vandallığa karşıyız. Suç işleyenleri yirmi dört saatte ortaya çıkarabilecek donanımı var polisin. Ama vatandaşların arasına nifak sokmaya, onları çatıştırma üzerinden hesap yapmasına da karşıyız. Hükümet, mevcut yasaların uygulanması halinde birçok olayın önüne geçilebileceğini ve birçok olayın hüküm ete gizli olmadığını iyi biliyor. Öyle ise eldeki imkanlar kullanılarak neden halaDiyarbakır'daki olayların iç yüzünü aydınlatmıyor? Kobani gösterilerinde Diyarbakır'da iki Kürt grup arasında yaşanan olaylarda öldürülenlerin katillerini neden bulup yargı önüne çıkarmıyor. Öldürülen kırk kişinin sorumluları katilleri neden yargı önüne çıkarmıyor?"

'KİN ÖFKE VE ÖÇ ALMA ANLAYIŞI ACI GETİRİR'

MAZLUMDER olarak, her yerde, her grubun ve fikrin örgütlenebilmesinden ve fikir ve düşüncelerini açıkça yaymasından yana olduklarını ifade eden Dervişoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Suça şiddete karışmadığı sürece ister hükümetten, isterse diğer gruplardan olsun, bu konulardaki baskılara ve kısıtlamalara karşıyız. Ülkenin normalleşmesinin polisiye tedbirlerden değil, şeffaflıktan ve hukukun üstünlüğünden geçtiğine olan inancımız devam etmektedir. Buradan tekrar tüm halkımıza çağrımızdır yaşanan acıların büyüklüğünün farkındayız ancak barış ve kardeşlik çabasını birilerine inat dehada artırarak sahiplenelim kin öfke ve öç alma anlayışı bize acıdan başka bir şey getirmeyecektir. Hayatını kaybetmiş insanların yakınlarının acısını paylaşıyoruz başka acıların da yeniden yaşanmaması için intikam hırsıyla değil diyalog ve barış duygularının yeşermesi sağduyunun hakim olması gerekmektedir." (HABER MERKEZİ)

MAZLUMDER'İN ÖZELLİKLE RAHATSIZ OLDUĞU BAZI MADDELER: 
•Molotof kokteyli 'silah' olarak tanımlanacak ve kullananlara 12 yıla kadar hapis cezası verilebilecek, havai fişeklerin saldırı amacıyla kullanılmasına da 3 yıla kadar hapis cezası getirilecek.
•Molotofun ateşli silah olarak değerlendirilmesi durumunda polis, molotof kullanan göstericiye ateş edebilecek.
•Düzenlemeyle, polise direnme ve kamu malına zarar vermenin cezaları da artırılacak. Türk Ceza Yasası'nın "Mala zarar vermenin nitelikli halleri" başlıklı 152'nci maddesiyle, "Görevi yaptırmamak için direnme" başlıklı 265'inci maddesi yeniden düzenlenecek. Yeni düzenlemeyle toplumsal olaylar ve eylemler sırasında yüzün örtülmesi halinde de daha fazla ceza verilmesi planlanıyor. Pakete, ceza sınırı 2 yılın altında olan suçlarda tutuklama yapılamaması nedeniyle, suçun tekerrürü halinde tutuklamaya olanak sağlayacak hüküm konulacak ve böylelikle eylemlere katılanların tutuklu yargılanmaları sağlanacak.
•Yine başka bir yol ise, tutuklama ile ilgili süre sınırı aşağı çekilmeden Ceza Muhakemeleri Yasası'nın tutuklama için sayılan katalog suçlarının kapsamı genişletilecek.




(Kaynak: Gazeteipekyol)

Güncelleme Tarihi: 21 Ekim 2014, 17:54
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER